Geçen hafta Eskişehir’de bir hafta arayla iki üniversiteli gencin intihar etmesinin ardından bu kez de Çanakkale’de bir üniversiteli genç yaşamına son verdi.
Çanakkale Olay’dan Damla Yeltekin’in haberine göre Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Okul Öncesi Öğretmenliği 1. sınıf öğrencisi Samet Taş, dün gece kaldığı yurtta yaşamına son verdi. Ailesine bir not bırakan gencin hem okuyup hem çalıştığı, dün gece de işten geldikten sonra intihar ettiği öğrenildi.
Üniversiteli genç Samet Taş’ın intiharı ardından ÇOMÜ de bir taziye mesajı yayınladı. Üniversitenin resmi internet sitesine konulan taziye mesajında olayın detaylarına değinilmezken, “Üniversitemiz Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü birinci sınıf öğrencimiz Samet Taş vefat etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz” dendi.
ESKİŞEHİR’DE İKİ ÖĞRENCİ YAŞAMINA SON VERMİŞTİ!
15 Ekim'de Eskişehir'de, Anadolu Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Resul Alan, kampüs yemekhanesinde yaşamına son vermişti.
Bu olaydan bir hafta sonra da Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğrencisi S.N.R, kaldığı Mükrime Hatun KYK Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşamına son vermişti.
Her iki öğrencinin de geçim sıkıntısı çektiği belirtilmişti.
ESKİŞEHİR EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU’NDAN BASIN AÇIKLAMASI
Yaşanan bu iki intihar olayının ardından Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu, Anadolu Üniversitesi önünde basın açıklaması yaptı.
Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan Avukat Mert Yedek, "Kentimizde bir hafta içinde iki gencimizi kaybettik. Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğrencisi S.N.R ve Anadolu Üniversitesinin merkez yemekhanesinde R.A. adlı öğrenci arkalarında çektikleri sıkıntıları ifade eden notlar bırakarak intihar etti. Bugün yüreğimiz kanıyor. Üzgün ve öfkeliyiz!” dedi.
Gazete Cemre’den Meltem Karakaş’ın haberine göre, Mert Yedek’in yaptığı açıklamada gençlerin sorunlarına değinilirken şu ifadeler kullanıldı:
“Hükümetin yaratmış olduğu ekonomik koşullarda dar gelirli ailelerin çocukları geldikleri okullara ilk olarak barınma sorunuyla karşılaşarak en güzel zamanları umutsuzluk ve gelecek kaygısıyla geçirmek zorunda kalıyorlar. Fahiş fiyatlarda ev kiralayamayan gençler devlet yurtlarının sağlıksız ve yetersiz koşullarına razı ediliyor. Tabi devlet yurdu da çıkarsa. İnsanın en temel hakkı olan barınma ihtiyacını karşılayamayan birçok genç ya okulu bırakıp memleketlerine geri dönüyor ya da bir iş bulup çalışmak zorunda kalıyor. Karınlarını doyurmak için bile harçlığı kalmayan gençlerin yetersiz ve sağlıksız beslenmeleri ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Kültürel ve sanatsal faaliyetlerin yanından bile geçemiyorlar. Özgür ve bilimsel bir akademik hayatın üniversitelerde yaşanmadığını gören gençlerin yaşadıkları hayal kırıklıkları daha da büyüyor. Gençler bizim geleceğimizdir diyerek büyük büyük laflar eden hükümet gençlerin temel ihtiyaçlarını bile karşılamıyor. Kaybettiğimiz gençler ve yaşanan sorunlarla ilgili hükümet ve emir eri üniversite yönetimleri ne yapıyor?
"ÜNİVERSİTELİLER YALNIZLIĞA VE UMUTSUZLUĞA İTİLİYOR"
Barınma sorununa kalıcı çözümler üretmeyip yoksul çocukları tarikat ev ve yurtlarına mahkum bırakıyorlar. Üniversiteler bilim yuvası olması gerekirken, KHK ile atılan üniversite hocalarının yerine liyakatsiz, bilim insanı vasıflarına uymayan yandaş ve tarikat referanslı kişiler getiriliyor. Üniversite yönetimlerinin disiplin soruşturmaları, üniversite sonrası işe alımlarda özel güvenlik soruşturması ve mülakat sistemi nedeniyle öğrencilerin mezun olduktan sonra eğitimini aldıkları alanda çalışmaları engelleniyor. Bu tehditlerle ve baskıyla gençliğin söz ve eylem hakkı ellerinden alınıyor. Üniversitelerde şenlik, şehirlerde festival yasaklarıyla gençliğin bir arada olması engelleniyor. Buna karşı direnen gençlik, uzaklaştırmalarla, yurttan atmalarla, gözaltı ve tutuklamalarla yıldırılmaya çalışılıyor. Irkçı-gerici gruplara üniversitelerde faaliyet alanları açılırken üniversiteli kadın, LGBTİ+ ve iktidarın muhalif gördüğü kulüp ve topluluklar üniversite yönetimleri tarafından kapatılıyor baskı ve tacize maruz kalıyorlar. Üniversiteleri üniversite yapan sosyal -kültürel alan ve etkinlikler engelleniyor üniversiteliler yalnızlığa ve umutsuzluğa itiliyor.
"GENÇLERİN SORUNLARI GÖRMEZDEN GELİNİYOR"
Üniversite eğitimi alan gençlerin çoğu mezun olduklarında alanlarında iş bulamayacaklarını görüyor ve biliyor. Üniversite sonrası iş bulamayan gençler, vasıfsız işlerde çalışıyor. Haberlerde her gün atanamayan bir öğretmen dramı görüyoruz. Gencecik doktorlar, tecrübeli hekimler, mühendisler oluşturulan bu baskı ortamından ve yoksulluktan kurtulmak için yurtdışına gitmek zorunda kalıyor. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en gerici hükümeti, gençlerin sorunlarını görmezden geldiği gibi Eskişehir’de de uygulaması başlayan okullarımıza öğretmen atamak yerine Değerler Eğitimi adı altında imamlar gönderiyor. Bilimden, sanattan, insanlığın bugüne kadar getirdiği tüm zenginliklerden uzaklaştırılmak istenen çocuk ve gençlerimizi karanlığa mahkûm etmeye çalışılıyor. Gençler yalnız değildir. İntiharlarla sarsılıyoruz ve gençlere seslenmek istiyoruz; sizi asla yalnız bırakmayacağız. Biz Emek ve Demokrasi Platformu olarak örgütlülüğümüzden gelen gücümüzle yanınızda olacak ve karanlıktan aydınlığa çıkana kadar, gençlerimiz mutlu, gelecekten umutlu hale gelinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz."