Özel Haber

15 Yıl Önce Bugün Münevver Karabulut Öldü

Türkiye, 2009 yılında lise öğrencisi Münevver Karabulut'un vahşice öldürülmesinin üzerinden 15 yıl geçti. Peki, Münevver Karabulut nasıl öldürüldü, Cem Garipoğlu hakkında deliller nelerdi, süreçte neler yaşandı? Cem Garipoğlu kimdir, öldü mü?

Abone Ol

Cem Garipoğlu tarafından katledilen Münevver Karabulut'un cesedi, bir çöp konteynerinde parçalanmış halde bulunmuştu.

Bu korkunç olay, Türkiye genelinde büyük infial yaratmış ve adaletin yerini bulması için geniş çaplı bir kampanya başlatılmıştı.

Münevver Karabulut Kimdir ?

Münevver Karabulut, İstanbul'da 7 Mart 1991 tarihinde, aslen Bolu, Mengenli bir ailenin ilk çocuğu olarak doğdu. Babası Süreyya Karabulut aşçı, annesi Nagihan Karabulut ev hanımıydı. Beşiktaş Bingül Erdem Lisesi son sınıf öğrencisi olan Karabulut, aynı zamanda üniversite hazırlık dershanesine de gidiyordu. Dershane döneminde Cem Garipoğlu ile tanıştı ve arkadaşlıkları başladı.

Lise öğrencisi Münevver Karabulut, 3 Mart 2009 tarihinde Cem Garipoğlu tarafından öldürüldü.

 Cinayet duyulduktan sonra Türkiye kamuoyunda dikkat çekmiş ve büyük tepki oluşmuştur. Katil zanlısı Cem Garipoğlu cinayetten 197 gün sonra teslim olmuştur. Yargılama süreci 18 Kasım 2011 tarihinde mahkûmiyet kararının verilmesiyle sona ermiştir.

Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde Silivri'de cezasını çektiği 5 No'lu L Tipi Kapalı Cezaevi'nde kendini asarak intihar etmiştir.

Cinayetin Detayları Ve Deliller 

Cinayetin ardından kaçan ve yaklaşık altı ay boyunca aranan katil zanlısı Cem Garipoğlu, 17 Eylül 2009 tarihinde teslim oldu. Olayın ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü, zanlının yakalanması için özel bir ekip kurdu ve içişleri bakanı Beşir Atalay, zanlının bulunması için polise talimat verdi.

Cinayetle ilgili soruşturma sırasında, Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı otopsi raporunun hatalı olduğu anlaşıldı. Başka cenazelerin DNA örneklerinin karıştırılmasının ardından ikinci bir otopsi raporu hazırlandı.

Ayrıca, cinayet günü villadaki güvenlik kameralarının kayıtlarının silindiği ve villada bulunan 700 bin doların tutanaklara geçmediği tespit edildi. Bu durum üzerine, olay yeri incelemesinde görev alan 6 polise ve kamera kayıtlarını silen 3 site güvenlikçisine hapis cezası talep edildi.

Cinayet sonrası yapılan mali araştırmalarda, Garipoğlu'nun annesinin banka hesaplarında külçe altınlar bulunduğu ve amcası Hayyam Garipoğlu'nun Sümerbank'ın eski sahibi olduğu ortaya çıktı.

Dava Süreci

Dava sürecinde, Cem Garipoğlu ve babası Nida Garipoğlu'nun yargılandığı davalar birleştirildi ve 26 Şubat 2010'da duruşmaya başlandı.

Münevver Karabulut'un ailesi, katil zanlısının ailesi aleyhine 2 milyon TL'lik manevi tazminat davası açtı. Mahkeme heyeti başkanı Mevlüt Bayraktaroğlu'nun davadan çekilmesi talebi, reddi hakim talebinin kabulüyle sonuçlandı.

Davanın sonucunda, Cem Garipoğlu 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Annesi ve amcasına 3'er yıl hapis cezası verilirken, babası beraat etti. Adli tıp kurumunda yaşanan ihmal nedeniyle açılan davada, iki doktor beraat ederken, bir otopsi teknisyeni "görevi ihmal" suçlamasıyla 5 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İntihar Yalanmıydı ?

Ancak, Garipoğlu'nun 2014 yılında cezaevindeki intiharı, hikayeye yeni bir boyut ekledi. Varlıklı bir aileden gelmesi ve uzun süre yakalanamaması, olayla ilgili komplo teorilerine ve söylentilere yol açtı.

Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut başta olmak üzere pek çok kişi, Garipoğlu'nun intihar ettiğine inanmadı ve intihar süsü verilerek yurt dışına kaçırıldığı iddiaları ortaya atıldı.

DNA Talebi Reddedildi

Bu iddialar, son yıllarda Garipoğlu ailesinin mutlu pozlar verdiği fotoğrafların ve Garipoğlu'na benzetilen bazı kişilerin fotoğraflarının ortaya çıkmasıyla alevlendi. Karabulut ailesinin, Garipoğlu'nun mezarının açılması ve DNA örneği alınması yönündeki talepleri ise mahkeme tarafından reddedildi.

Garipoğlu ailesinin diğer üyeleri de olayla ilgili yargılandı ve Cem Garipoğlu'nun annesi ile amcası hapis cezasına çarptırıldı. Baba Mehmet Nida Garipoğlu ise beraat etti. Olay, Türkiye'nin hukuk ve adalet sistemine olan güvenini sarsarken, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve güvenlik konularında derin tartışmaları da beraberinde getirdi.

Münevver Karabulut'un anısının yaşatıldığı ve adaletin tam anlamıyla tecelli etmesi beklenen bu davada, her yeni gelişme Türkiye'de yankı uyandırmaya devam ediyor.