1917 DEVRİMİ VE GEÇİCİ HÜKÜMET (I)

Abone Ol

      Eski rejimin sona erişi bir süredir öngörülen bir şeydi. Ama yine de aniden ve çok az kişinin tahmin edebildiği bir anda oldu. Yaklaşmakta olan yiyecek sıkıntısına dair söylentiler, 1917 Şubat’ının sonlarına doğru, 1914’ten beri Petrograd olarak çağrılmaya başlanan başkente ulaştı. Dükkanların önünde gergin bir şekilde kuyrukta bekleyen kadınlardan oluşan gruplardan bazıları, aralarında isyanların çıktığı Putilov işletmelerinden gelen işçilerinde yer aldığı öfkeli işçi gruplarıyla birleştiler. Bunun sonucunda protestolar, genel bir greve dönüştü ve savaşın sona ermesini, otokrasinin devrilmesini talep eden pankartlar ortaya çıktı. Kalabalıkları yatıştırmak için gönderilen Kossaklar gönülsüzce başladıkları bu işi tamamen bıraktılar. İsyancılar cephanelikleri yağmaladılar ve polis güvenlik merkezlerini ateşe verdiler.

  Stavka’da başkentle bağlantısı kesilmiş ve çelişkili raporlarla kuşatılmış bir halde bulunan Nikolay başlangıçta Duma’yı feshetti ve askeri sıkıyönetim ilan etme yoluna gitti. Fakat kısa sürede bu seçeneğin doğru olmadığı konusunda ikna oldu ve generallerin tavsiyesi doğrultusunda savaşı devam ettirmek hatırına iç barışı sağlamak için tahttan çekilmeye karar verdi. Bu feragat, başlangıçta büyük Prens Mihail lehineydi. Fakat Mihail, Petrograd’daki kitlelerin monarşi karşıtı hislerinin ne kadar güçlü olduğunu gördüğünden, tahta geçmeyi reddetti. İmparatorluğun çift başlı kartalı, kamu binalarından söküldü. Duma’daki Tauride Sarayı’nın duvarlarında asılı, Repin resmettiği II. Nikolay portesi indirildi. Rus halkı, sadece bir çardan yoksun kalmadı; çarlık rejimini de sona erdirdi. Duma çarın feshetme kararına uydu. Fakat liderleri acil reformları gerçekleştirmek ve yetişkin erkekler tarafından seçilecek bir Kurucu Meclis tarafından Rusya’nın yeni anayasası yapılıncaya kadar düzeni korumak için geçici bir hükümet kurdu. Bu hükümetin geçici başbakanlığına Prens Georgi Lvov getirilirken, kabinesindeki bakanların çoğunluğunu kadetler oluşturdu.

      Bu şekilde 1917 Mart ayının başında Rusya, nihayet uzun süredir beklenen devrime sürüklendi. Bu devrim, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar tahrip edici bir biçimde gerçekleşti. Rejim, 1905-1907 arasında ayakta kalmayı başararak, hukuk ve düzeni bir şekilde restore etmeyi becerebilmişti. Fakat 1917’de büyük bir savaşın baskısı altında bulunan geçici bir hükümetin aynı şeyi başarabilmesi zordu. Önceki rejimin savunucusu ordu, şimdi kontrolsüz, önlerine gelen her şeyi ele geçirmeye veya köylerine geri dönmeyi amaçlayan silahlı çetelere bölünmüştü. Geleneksel sosyal bağlar ve bu bağlarla ilgisi olabilecek ortak değerler tamamen dağılmıştı. 1905 Devrimi’ndeki durum ile karşılaştırıldığında, 1917 Devrimi’nde göze çarpan ayırt edici özellik sadece eski rejimin güçsüz olması değildi. Diğer önemli bir fark da, 1917 de gücü ele geçirebilecek ve bunu toplumun nasıl organize edilmesi gerektiğine ilişkin vizyonlarını desteklemek için kullanacak düzeyde örgütlenmiş, siyasi bir parti ve liderin varlığıydı. Lenin sosyalistlerin 1905’teki başarısızlıklarından çok şey öğrenmişti. Her şeyden önce, köylülerin devrimin hayati bir parçası olduğunu çok daha iyi anlamıştı. Bir Marksist olarak bunu kabullenmekte bir hayli isteksizdi fakat toprak işgalleri ve malikanelerin yakılmasına dair deliller, köylülerin devrimin bir parçası olabileceğini düşünmesine yol açmıştı. İşçilerin ve köylülerin devrimci demokratik diktatörlüğü hakkında konuşmaya başlamıştı. Lenin ayrıca ne kendisinin ne de partisinin her şeyi kontrol edebileceğini; eski rejimin tasfiyesi için işçilerin, köylülerin ve askerlerin oluşturduğu örgütlerin yapabilecekleri ne varsa yapmalarına izin verilmesi gerektiğini anlamıştı. Lenin’in Nisan 1917’de yaptığı ve destekçilerin çoğunu şaşkına çeviren ‘‘ Bütün iktidar Sovyetlere ! ’’ şeklindeki açıklamasının gerisindeki temel neden buydu.

      Kitle spontanlığına dönüşleriyle Bolşevikler, monarşinin çöküşünden sonra politikaya hakim olan ve geçici hükümeti oluşturan politik partilerden ayrıldılar. Bu partiler, diğer bir ifadeyle Kadetler, Menşevikler ve Sosyalist Devrimciler, Çarlık politikalarının solunda hatta aşırı solundaydılar: Ve hiçbirisi yasal olarak kabul edilmemişlerdir. Ancak şimdi beklenmedik bir şekilde iktidara yükselen bu partiler, Rusya’yı bir arada tutmak onu Alman işgaline karşı savunmak, ayrılıkçılıkları sınırlamak ve etraflarındaki uygarlığın çöküşünü engellemek sorumluluğunu üstlendiler. Birkaç ay önce hiç tahmin edemeyecekleri biçimde imparatorluğun mirasçısı ve burjuva toplumunun garantörleri haline geldiler.