27 Aralık’ta Tarsus’un 5 Ocak’ta Çukurova’nın kurtuluşu nasıl gerçekleşti? (II)

Abone Ol

(Geçen haftadan devam) 20 Ekim 1921 Tarihli Ankara Antlaşmasının 4. Maddesine göre, işgali sona erdirecek bir “Karma Komisyon” kurulması gerekiyordu. Genelkurmay Başkanlığı 3 Kasım 1921 tarihli emirle bu Karma Komisyonun (teslim tesellüm komisyonu) kurulmasını bildirdi. Adana ve Havalisi Komutanı Muhittin Paşa, Mersin Bölge Komutanı Albay Şükrü Naili başkanlığında, yöreyi teslim alacak bir komisyon oluşturdu. Osmaniye Bölge Komutanı Albay Sıtkı, Yarbay Selim Cevat, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Hamit Bey (Deli Hamit) ve daha başka bazı kimseler bu komisyona üye olarak atandılar. Komisyonun görevi süresince 16 Kasım 1921 tarihli emirle Mersin Bölge Komutanlığı görevine Binbaşı İsmail Ferahim (Şalvuz) atanmıştır. Fransız tarafı ise yöreyi teslim edecek komisyonun başkanlığına Albay Pettelar’yı getirmiştir. Adana ve Havalisi Komutanı Muhittin Paşa ile teslim alma komisyonu üyeleri 17 Kasım 1921’de bölgeyi teslim alma işlemlerini yönetmek üzere Adana Cephesi’nin Merkez Bölge Karargâhı’nın bulunduğu Kelebek beldesine gitmişlerledir. 1921 Ankara Antlaşması’ndan sonra, Fransızlarla normal diplomatik ilişkilere geçilmesi dolayısıyla Paris elçiliğine atanan Ferit Bey, trenle (özel bir vagonla) Yenice üzerinden geldiği Tarsus’ta, Fransız Yarbayı Sarrou tarafından karşılanmıştır. İkisi birlikte Mersin’e gitmişlerdir. Ferit Bey ve yanındakiler 15 Kasım 1921 günü Mersin’de, General Bordeaux, hükümet ileri gelenleri, cemaat temsilcileri ve Mersin halkının coşkun gösterileri ile karşılanmışlardır. Yörenin tahliyesi protokolünün ayrıntılarını birlikte hazırlamışlardır. Toplantıların ardından General Bordeaux, konuğu olan Ferit Bey onuruna bir ziyafet vermiştir. Mersin’de yaşayan gayrı Müslim azınlıklar devir teslimin gerçekleşmesinden sonra kendilerine kötü davranılacağından endişe ediyorlardı. Bu nedenle ziyafet sırasında burada bulunan Ermeni temsilcisi Manolyan, Ferit Bey ile bir görüşme yapmıştır. Bu esnada Fransız Yarbayı Sarrou da “TBMM Hükümeti’nin çok adil davranacağından şüphe etmediğini, yörenin Fransızlar tarafından tahliyesinden sonra, huzur ve güvenliği bozacak hareketlerle karşılaşanların Ankara Hükümeti’ne teslim edileceklerini” söylemiştir. 16 Kasım 1921’de, Ferit Bey ve maiyeti, Beyrut üzerinden Paris’e gitmek üzere bir vapurla yola çıktılar. General Bordeaux ve Mersin halkı Ferit Beyi iskeleden uğurladılar. Yörede, Fransız işgali altındaki yerlerin boşaltılması için Adana’da görüşmeler yapan Türk-Fransız Karma Komisyonu, tahliyenin esasları üzerinde anlaşarak bir protokol imzaladılar. Bu protokole göre; 30 Kasım’da Adana’ya gelmek üzere yola çıkacak olan, sivil Türk yöneticiler, 1 Aralık 1921 tarihinde Adana’daki Hükümet Binalarını teslim alarak yerleşecek ve binalara Türk bayrağı çekeceklerdi. 20 Aralık 1921’de Adana, 27 Aralık 1921’de Tarsus ve 4 Ocak 1922 tarihinde de Mersin Garnizonunda, askeri törenle Fransız bayrağı indirilecek ve yerine Türk bayrağı çekilecekti. Her şehirdeki bu bayrak töreninden sonra, o şehirdeki son Fransız askerleri ayrılacak ve bu günler, işgalin de son günü olacaktı. Böylece tüm yöre, 5 Ocak 1922’de tamamen Fransız askerleri tarafından tahliye edilmiş olacaktı. Bu tahliye planı hemen hemen aynen uygulandı. 19 Aralık 1921’de Yenice İstasyonu ve Sarıibrahimli Köyü, 30. Alayın 2. Taburu tarafından teslim alındı. 27 Aralık 1921 günü saat 13’de, Adana Muhafız Taburu’ndan alınan bando takımı ve bir bölük askerle birlikte özel bir trene binen Adana Mebusları Safa Muhtar ve Zamir (Damar), Kayseri Mebusları Rifat ve Sabit beylerle Kars Mebusu Cavit Bey ve Muhittin Paşa trene binerek, Tarsus’a hareket ettiler. Yenice’de civar köyler halkı ve mücahitler tarafından bayraklarla ve coşkuyla karşılandılar. Muhittin Paşa, halka; “Şimdi Tarsus’a şanlı bayrağımızı çekmeye gidiyorum” diye seslendi. Bu heyet, Yenice İstasyonundan Tarsus’a doğru hareket etti. Geceden başlayan şiddetli yağış altında, Tarsus İstasyonuna ulaştılar. 1. Alayın 1. Taburu ile Fevzi Kâmil (Serdengeçti) Komutasındaki bir süvari bölüğü de Tarsus’a gelmişti. Tarsus halkı, kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuklar elleri bayraklı halde sevinç ve coşkuyla, Müftü Hilmi efendinin ve herkesin dualarıyla bu heyeti karşıladılar. 250’den fazla kurban kesildi. Muhittin Paşa, bir subayın elindeki sancağı alarak, üç kez saygıyla öptü ve bu şanlı bayrak göndere çekildi. Üç yıldır emperyalist işgal altında yaşayan halk, bağımsızlık bayrağının Tarsus semalarında dalgalandığını görünce bir alkış tufanı koparttı. Bu alkış tufanı uzun süre dinmeden devam etti. Tarsus halkı muhittin Paşa’ya doğru koşmaya, kimileri ise ellerine sarılarak öpmeye başladılar. Askerler, selam vaziyetinde duruyorlardı. Bando ve mızıka çeşitli marşlar ve kahramanlık türküleri çalarak halkı daha da coşturuyordu. Muhittin Paşa, kahraman askerleri teftişe başladı. Bu arada iki kahraman ere sarılarak yüzlerini öptü. Yaya olarak yavaş yavaş şehir merkezine doğru yürümeye başladı. Tarsus halkı da onu izleyerek topluca bu yürüyüşe katıldılar. İşte, sahip olduğu kadim ve köklü toplumsal kültür, tarihi deneyim ve birikimleri nedeniyle özgürlük ve bağımsızlık tutkunu olan ve tarihi, emperyalizme karşı verilen şanlı destanlarla yazılmış bulunan Tarsus’un düşman işgalinden kurtuluşu bu şekilde gerçekleşti. 1970 Yılına kadar Tarsus’un kurtuluş günü 5 Ocak’ta kutlanıyordu. Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi kayıtlarında yapılan araştırmada kurtuluşun 27 Aralık 1921 tarihinde gerçekleştiği tespit edildi. Bu uygulamalarda herhangi bir yanılgı ya da çelişki söz konusu değildir. Çünkü yukarıda da özetle değinildiği gibi 27 Aralık gibi değişik günler değişik belde ve şehirlerin kurtuluş günü 5 Ocak ise tüm Çukurova’nın kurtuluş günüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen tarihin ilk anti-emperyalist ulusal kurtuluş savaşını büyük bir özveriyle desteklemiş olan Kahraman Tarsus Halkının 27 Aralık Düşman İşgalinden Kurtuluş Günü’nün 103’üncü Yıldönümü kutlu olsun.