Ahmak nedir?
TDK sözlüğüne göre ahmak: Aklını gereği gibi kullanamayan, anlama ve kavrama yetenekleri gelişmemiş (kimse) olarak tanımlanmaktadır.
Yani ahmağa bir şeyler anlatabilmeyi gerçekten ustalık gerektiren bir durum olarak belirtebiliriz. Ahmak olarak nitelendirilen bir kimseye bir konuyu kavratabilmek için eğitimin temel prensibi olan çokça tekrar etmek şarttır. Çok ve sık sık yapılan tekrarlar öğrenmeyi pekiştirir ve öğrenilen bilginin beynimizin uzun süreli saklama alanında yer etmesini sağlar. Böylece en öğrenemez dediğiniz, zeka seviyesi çok düşük olan, idiot olarak nitelendirilen kişiler bile bazı bilgileri öğrenebilirler, bazı becerileri kazanabilirler.
Ancak bazı kimseler vardır ki işlerine gelmediği için öğrenmezler. Bunlar tehlikeli ve karmaşık düşünce yapılarına sahip olan kimselerdir. Örnek verecek olursak: 100 yılı aşkın süredir tekrar edilen anayasa maddeleri vardır. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli olan değişmez anayasa maddelerinden bahsediyorum. Bu kimseler bu maddelerin değişmez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez madde olduğunu binlerce kez tekrar edilmesine karşın öğrenememektedirler.
Son günlerde medya organlarında siyasi bir figür olarak fikirleri sorulan bir kişiden bahsetmek istiyorum. Bu kişi cümlelerine ‘ağmağa anlatır gibi…’ sözcükleri ile başlıyor ve anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerinin değiştirilmesinden bahsediyor. O cümleler arasında en çok dikkatimi çekeni ise ‘ 4. maddeyi gelecek nesillerin iradesine ipotek koymak’ olarak nitelendirilmesidir.
Şimdi sizlere soruyorum. Bu şahıs ve temsil ettiği zihniyet, gelecek nesillerin iradesine ipotek koyulması ifadesiyle birlikte anayasanın hangi maddelerinden rahatsız? Bu şahıs kameralar önünde açıkça anayasal suç işlemiyor mu?
Anayasamızın ilk 4 maddesini sizlere hatırlatmak istiyorum:
I. Devletin şekli
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu maddelere karşı olmak açıkça ‘Devlete, Cumhuriyete, Atatürk İlkelerine, Bayrağımıza, İstiklal Marşımıza, Başkentimize, Türkçemize’ karşı olmak değil midir?
Bu maddelere karşı olduğunu belirten kişi bir milletvekili ise ona ettiği yemini hatırlatmak isterim:
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
Görüldüğü üzere, milletvekili yemininde ‘anayasamıza sadakat ilkesi’ üstüne basa basa vurgulanıyor. Anayasanın 4. Maddesi başta olmak üzere ilk üç maddeyi hedef gösteren milletvekilinin ise ettiği namus ve şeref yeminine sadık kalmadığı açıkça görülüyor. Ülkemiz için zehirli ve bölücü düşüncelere sahip her kim olursa olsun hak ettiği cezayı bulmalıdır. Anayasal hakları kullanarak hak elde eden ancak devletin ve milletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan şahısların ise yine yasalar karşısında hesap vermesi gerektiğini de vurgulamak isterim.
Son söz olarak ağmağa hatırlatır gibi hatırlatmak istiyorum:
‘Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ (M.Kemal ATATÜRK)