Alata’yı Değersizleştirip, Tarımın Hafızasını Yok Edecekler

Abone Ol

Bir süredir büyük bir hareketlenme var. Biri gelip, diğeri gidiyor. Kesin Korunacak Hassas Alan ve Nitelikli Doğal Koruma Alanı vasfı sorgulanıyor. Raporlar düzenleniyor, komisyon kararları alınıyor.
Güçlü bir inşaat lobisi Alata’nın fütursuzca, turizme ve inşaata kazandırılması gerektiğini söylüyor. Park, bahçe ve plaj uygulaması ile başlayıp, “yoksulları da yararlandıracağız” vurgusunu da yapınca, olayın nasıl bir yağmaya dönüşeceğini hemen anlaşılıyor. Mersin’den, Tisan’a kadar uzanan bölgede, o anlamsız, ruhsuz, estetik yoksunu binlerce siteyi yapanlar arsız arsız “iyi şeyler olacak” deyip sırıtıyor.
Sinsice işine geleni görüp, işine gelmeyeni gizleyen paylaşımlar hızla artıyor. Ne gerek varmış bu kadar araziye? 200 Dekarlık arazi araştırma için yeterliymiş. Müthiş bir turizm bölgesinde işlevsiz ve verimsiz üretimin ne anlamı varmış. Tarım’ın ihtiyaç duyduğu bilgi zaten varmış. Tahsis edilen arazinin büyük bölümü de ormanmış. Mevcut üretim alanında tarım yapılamazmış.
Alata’nın hangi amaçlara hizmet ettiğini bilenleri, önemini anlatabilecekleri bağlamışlar, seslerini kesmişler, diğerlerini salmışlar. Sürekli saldırıyorlar. Sürekli yok etmek istiyorlar.


İşte gizledikleri:
ALATA’nın güney deniz tarafında kalan bölümde, “Ağaç Kavunu, Altıntop, Kaba Limon, Kamkat, Laym, Limon, Mandarin, Portakal, Sitranj, Sitrumelo, Taiwanica, Tangelo, Turunç, Üç yapraklı, Yuzu, Zeytin, Pikan, Keçiboynuzu, Yenidünya, Muz, Nar, Kayısı, Badem, Asma’dan oluşan 3612 Çeşit GEN türü var. 35 çeşit avokado çeşidi ile yeni bir GEN Bahçesi oluşturulmuş. Sadece Turunçgil Genetik Kaynakları 116 Dekarlık bir alanda muhafaza ediliyor. Alata’nı yok edilmesi halinde, ıslah yada melezleme için bekletilen gen kaynakları da yok edileceğinden, başta Turunçgiller olmak üzere çok sayıda meyve varlığının hafızası da geri dönüştürülemeyecek biçimde ortadan kaldırılacak.
ALATA hiçbir şey üretmedi diyorlar ya, Alata tarafından geliştirilen “Alata Azman” çeşidi, Türkiye’de üretilen muzun % 25’ini oluşturmaktadır. Yani her 4 muzdan 1’tanesi Azman çeşitten oluşurken, tat ve görüntüsü itibariyle marketlerde İTHAL muz diye satılıyor.
ALATA’da 2 Doçent, 26 Doktora görevlisi, 17 Doktora öğrencisi, 30 yüksek Lisans, 1 Yüksek Lisans Öğrencisi, 6 Lisanslı Toplam 82 Araştırmacı personel bulunmaktadır. 23 Tekniker, 8 Teknisyen, 4 Laborant, 35 Memur, 101 işçi olmak üzere 171 Yardımcı elemanla görev yapıyorlar.
Daha önce, 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebeler Hakkında Kanun”dan yararlanarak eğitim gören ve ileri Tarım Teknolojisi eğitimi alan gençlerin başına neler geldiğini, Türkiye’de YÖK’ün unuttuğu bu teknik ayrıntı nedeniyle hala araştırmacılar ile ilgili sistematik bir teşkilat yapısı kurulamadığını geçmiş yazılarımızda anlatmış,  ALATA’da araştırma yapmanın güçlüklerine değinmiştik. Onlar tüm bu güçlüklere rağmen mucizeler yaratıyorlar.
1944 yılından beri varlığını sürdüren ALATA, aslında çok iyi tasarlanmış. Lojman, Sosyal Tesis, toplantı salonları, laboratuvar ve üretim üniteleri ile tam bir kompleks. Sadece Alata görevlilerine değil, bölgeye de sosyal hizmet sunmaya çalışıyorlar. İşlevleri sadece tarım değil, bölge kalkınmasına da güç veriyorlar, meslek edindiriyorlar. Tarımsal üretimde katma değer yaratmanın yöntemlerini öğretiyorlar. Tıpkı diğer örnekleri gibi, iyi tasarlanmış, iyi oluşturulmuş bu yapıyı daha yok edecekler.
Moleküler Biyoloji, Doku Kültürü, Enstrümantal Analiz, Duyusal Analiz ve Değerlendirme, Bitki, Toprak, Sulama Suyu ve Gübre Analizi, Fitopoloji, Pomoloji, Arıcılık Laboratuvarı olmak üzere, 8 Laboratuvar varken, Bitki Testleme, Hasat Sonrası Testleme ve Genetik Materyal Saklama Ünitesi olmak üzere 3 üniteleri var.
Alata Lokasyonunda, 2.740, Tarsus Lokasyonunda 1.140, Çamlıyayla Lokasyonunda ise 67 olmak üzere Toplam 4.293 Dekar Arazi Varlıkları var. Alata lokasyonundaki alanın 690 Dekarlık bölümü Kızılçam ve makilik, 350 Dekar ise Kumul’dur. 400 Dekar ise sabit tesis ve yollardan oluşmaktadır.


Limon, Portakal, Mandarin, Altıntop, Turunç, Turunçgil Genetik Kaynakları, Zeytin, Nar, Avokado, Bağ, Kayısı, Yenidünya, İncir, Pikan çevizi, Badem bahçeleri olmak üzere toplam dikili alan 952 Dekardır. 23.700 m2.lik bir alanda, Bilgisayarlı Cam Sera, Plastik Sera, Muz Serası bulunmaktadır. Üretim alanlarının tamamı, Alata’nın güney deniz bölümünde bulunurken, işgalden koruyabildikleri diğer bölümler, orman ve makilik olarak muhafaza edilmiştir.
Böylesine geniş bir alanda verilen hizmetler nasıl mı verilmektedir.?
En eskisi 1977 Model, en yenisi 2015 model olan, 11 Adet, binek aracı, pikap ve kamyonları, en eskisi 1969 model, en yenisi 2016 model 22 traktörleri vardır. 1991 yılında alınmış 14 motosikletle hizmet vermeye çalışıyorlar. TARSUS Lokasyonunda da, en eskisi 1965 Model, En yenisi 2014 model 20 HURDA araç ve iş makinesi ile hizmet vermeye çalışıyorlar.  2016 yılında sonra alınmış, tek bir araçları bile yok. Tam bir araç mezarlığının her yıl envanterini çıkartıyorlar, bakanlığa gönderiyor. Adeta unutulmuşlar, yok sayılmışlar. Fişi çekmişler, ölümünü bekliyorlar. Alata Lokasyonundan Tarsus Lokasyonuna personel taşıyacak araçları bile yokken, tarım adına bilim üretmenin çabasını sürdürüyorlar.


Alata hep üretmiyor deniliyor ya.. Alata’nın araştırma görevlilerinin de bitip tükenmeyen, kendilerine karşı yürütülen tehditlerden şikayetleri var. Ama seslerini duyuramıyorlar.
Araştırma Kuruluşundan hızlı bir beyin göçü sürüyor. Gidenler, imkansızlıklarla boğuşan Alata’da gelecek görmüyorlar. O deniz kenarında olmak var ya, sürekli bir turizm baskısı altındalar. Belediyenin her projede, her arazi arayışında ilk aklına gelen yer Alata oluyor. Bakanlık insan kaynaklarını iyi yönetemiyor. Tüm imkansızlıklarını ve liyakatsiz atamaları göz ardı edenler, sanki hiçbir hizmet üretilmiyormuş gibi, Alata ile ilgili olumsuz imaj oluşturuyorlar. Araştırma sonuçları bakanlık politikaları ile uyumlu olarak hedef kitlelere ulaştıramıyorlar. Araştırması sonuçlanan araştırmaların yayınlanması ve uygulamaya aktarılması yılları buluyor. Araştırma sonuçlarının etkisi gerektiği gibi değerlendirilemiyor. Çiftçiye ulaşmakta sorun yaşıyorlar. Araştırmacıların sosyal ve ekonomik statüleri bir türlü iyileştirilemiyor.
Aslında değersizleştirmek çok ustaca bir süreç gerektirir. Adım adım kurgulanır. Yalan üzerine şahane sözler söylenir. Değer olarak görülen her şey, sağlam sanılan kökler örselenir. Birileri bir şekilde hayatınıza sızarlar. Onlar bir konak bulmuş parazitken, siz onları can sayacak kadar önemsersiniz. Sizin değer yargılarınızla örtüşmeyen, onlar tarafından büyütülen değersizleştirme, en sonunda suratınıza patlayan boşluk hissine dönüşür.
İşte Alata için söylenecek son söz budur. Gece gündüz durmadan bilimsel bir çalışmanın verilerini almak, sonuca varmak isterken, çabalarınızın elinizdekinin kayıp gittiğini görür, güvenden boşluğa düşmenin dayanılmaz acısını hissedersiniz.
Alata artık değersizdir ve hoyrat bir alıcının elinde yok olmanın eşiğindedir. Değeri parayla ölçülemeyecek, yılların birikimi gen varlıkları ve bilgi gidecek, yerini beton alacaktır.

Av. Erhan KARAPINAR