Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 2 Nisan Salı günü yapılacak Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı öncesi Yüksek Divan Kurulu Üyeleri ile bir araya geldi. Önemli bir süreçten geçtiklerini belirten Koç, sarı-lacivertli camiaya çağrıda bulunarak önemli mesajlar verdi.
Ali Koç’un açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bu gidişat gidişat değil, kabul edilemez bir gidişat, organize bir kötülük içindeyiz. Uzun süredir organize bir kötülük içindeyiz. Adaletin, hakkın, hukukun tesis edilmediği bir ortamda rekabet etmeye çalışıyoruz. Ne hikmetse hiçbir kulübün tarihi boyunca başına gelmeyecek tek olay bizim 15-20 senede defalarca başımıza geldi, hem içeride hem de dışarıda. Fenerbahçe mağduru vs. oynamıyor. Bu söyleyeceklerim, sayacaklarım hepinizin bildiği konular ama bütünsel baktığımız zaman nasıl olur da bir kulübün başına bütün bunlar gelir, bizi yöneten insanlar nasıl buna müsaade eder, bunları bir gündeme getireceğim. Sonra da nasıl ilerleyeceğimizle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum."
"Lütfen 2 Nisan’da Fenerbahçe olarak tüm Türkiye’ye artık ’Yeter’ demenin zamanının geldiğini gösterelim"
"Biz Olağanüstü Genel Kurul çağrımızı yaptığımız gün 4-5 saat yönetim kurulu olarak toplandık. Artık işin geldiği boyut Trabzonspor maçından sonra bazı gelişmeleri tahmin ederek ve bütünsel bakış açısıyla artık işin boyutu genel kurul seviyesine getirilmeli ve bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi hep beraber aklıselim bir şekilde, akıl akıldan üstündür, herkesin çorbada tuzu olacak bir yöntemle ilerlemenin en doğru olduğunu ifade ettik. Çağrımızı yaptık. Şu ana kadar çok yüksek bir katılım olacağını hissediyoruz ama ilk önce söyleyeceğim; inşallah 2 Nisan’daki toplantımızda bir hafta sonraki toplantıya ihtiyaç duyulmadan gerekli sayıyı toplayıp, toplantımızı yapıp en aklıselim kararı veya kararları hep beraber alırız. Hedefimiz budur! Bunu yapmak için de Yönetim Kurulumuz etraflıca istişare ettik ve bu kararı aldık. Bugün buradaki yoğunluk salı günü bizler açısından da ümit vadediyor. O yüzden tekrar söylüyorum; bu toplantının ikincisi olmasın, lütfen 2 Nisan’da Fenerbahçe olarak yekvücut, omuza omuza tüm Türkiye’ye artık ‘Yeter’ demenin zamanının geldiğini hep beraber gösterelim. Çünkü bıçak kemiğe değdi, kesiyor ve bacağı kopartmak üzere.
Yanlış bir algılama var, belki bunun sebebi biz olabiliriz. Fenerbahçe Spor Kulübü iki tane ekstrem var: Biri hiçbir şey yapmamak, hiçbir şey denememek, hiçbir eylem içinde bulunmayıp hayatımıza devam etmek ki bana sorarsanız en kötü seçenek budur. En ekstremde de ligden çekilmeden de ekstrem bir sonuç var, o da bir müddet futbol faaliyetlerini durdurmak. Bu iki ekstremin arasında da muhtelif konular var, alternatifler var, hareket planları var. İnsanlarla konuştukça, istişare ettikçe daha da yeni fikirler geliyor. Dolayısıyla bunu 1 ve 0 oyunu olarak görmemeniz lazım. Fenerbahçe Spor Kulübü, kendisine reva görülen muameleye artık isyan ettiği için, bu duruma artık tahammül edemeyeceği için camia olarak belli konularda karar almak için salı günü toplanıyor."
"Bir kez daha Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı zorbalık ile elinden alınacaktı"
"Nasıl bu noktaya geldik? Şunu belirmek istiyorum: Trabzonspor maçı kesinlikle ve kesinlikle bugün burada toplanmamızın veya 2 Nisan’da Olağanüstü Genel Kurul’a gitmemizin nedeni değildir, bardağı taşıran damladır! Niye bardağı taşıran damladır? Şöyle bir inceleyelim: Trabzonspor’daki olan bize göre tamamen organize, belli bir amaç ve hedef doğrultusunda o amaç da bizi bir kez daha zorbalıkla şampiyonluktan etmek, bu Trabzonspor’un amacı demiyorum ama organize kötülüğün tavan yaptığı örneklerden bir tanesi. Niye böyle düşünüyoruz? Öncelikle bir güvenlik zafiyeti var. Bu güvenlik zafiyetini kimse bize açıklayamaz. Hiç kimse bize bu güvenlik zafiyetini açıklayamaz. Derbilerin nasıl olduğunu, nasıl gergin geçtiği biliniyor, özellikle yıllardır biriken sorunlardan dolayı Trabzonspor-Fenerbahçe, Fenerbahçe-Trabzonspor derbilerinin ne kadar gergin geçtiği bilinen bir ortamda statta polis olmaması bizim açımızdan hiçbir şekilde açıklaması olacak konu değildir. Ben size bir örnek vereyim; bizim stadımızda maç olduğu zaman hatta maç mesai günlerindeyse kadın çalışanlarımız ruj, çakmak taşımıyorlar. Niye biliyor musunuz? Gündüz polis iki bariyer güvenlik vaziyeti alıyor, öğle yemeğine çıkanlar dönüşte aranıyorlar ve çantalarında bu malzemeler varsa polis alıyor. İstanbul polisi bu kadar dikkatliyken hatta bizim derbi maçlarında dikkat edin, maç bitmeden 5-6 dakika önce çevik kuvvet sahanın içine girer, tribünleri çevirir, tünelde de ekstra polis konur ve böyle maçlar oynanır. Burada polis yoktu. Pet şişeler sahaya atılıyordu ki genelde bardak su verilir maçlarda ve dediler ki ‘Ramazan ayı ondan pet şişe’, tamam, peki. Trabzonlu dostlarımızla konuştuk, maça girerken hiç üst araması olmamış. Karadeniz insanı merttir. Maskeyle maça gidildiğini hiç hatırlamıyorum ben. Rize’si olsun, Trabzon’u olsun Maskeli insanlar tribünlerde. Dolayısıyla gördük ki bir kez daha Fenerbahçe Spor Kulübü’nün şampiyonluk şansı, şampiyonluk hedefleri zorbalık ile elinden alınacaktı. Batshuayi golü atmasa ne olacaktı? ‘İsmail Kartal 2-0’da tutamadı oyunu, teknik, taktik vs.’ konuşulacaktı. Sahaya atılan maddeler? Trabzon’da oynadığımız maçlarda hiç bu kadar su atılmamıştı, çok olaylar yaşandı. Son 10 senede 2 maçımız zaten maç oynanırken iptal edildi ve bu üçüncüsü. Hiç bu kadar madde atılmamıştı, özellikle de su. Dolayısıyla bize göre bu bir organize iş idi. Trabzon emniyeti maça polis tahsis etmiyorsa, tahsis ettiği polisleri stadın içinde değil dışında bekletiyorsa Trabzonspor veya ev sahibi ne yapsın ki ev sahibi güvenlikten sorumlu olmasına rağmen. Bize göre Trabzon emniyetinin büyük zaafı olmuştur, emniyet müdürünün hala görev olması da bizlere bir mesajdır, onu da söyleyeyim."
"Hocaya maçın 60. dakikasında ’Sahadan çekilebilirsiniz, yetki sizindir’ diye mesaj attım"
"Ben İstanbul’dan maçı seyrederken maçın nereye gideceğini net bir şekilde görüyordum, belliydi. Hocaya 60. dakikada mesaj yolladım. 2-0’ken arkadaşlar, Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanını aldığı sezonda, şampiyonluğa dört nala giderken, Konferans’ta giderken, Süper Kupa alma imkanı varken, takımımız 2-0 öndeyken bir kulübün başkanı hocasına mesaj yollayıp, ‘Sahadan çekilebilirsiniz, yetki sizindir’ deme ihtiyacı duyması ne demektir, siz biliyor musunuz? Türk futbolunun geldiği kepazeliğin geldiği en güzel ispatlarından bir tanesidir. En önemli viraj, en önemli derbi, şampiyonluğa gidiyorum, takım 2-0 önde ve futbolcularımızın can güvenliği için hocamıza ‘İstediğin an takımı çekebilirsin’ mesajını verme ihtiyacı duyuyorum. Peki, Trabzon emniyeti siz görmüyor musunuz? Bu olaylar birden bire olmuyor ki! Aşama aşama ki bu noktaya geleceği belliydi. Biz, İstanbul’dan geliyoruz, kendi takımımızın güvenliğini sağlayabilmek için bunu söylüyoruz, öyle küçük bir şehirde ikinci yarıya gerekli polis önlemi alınmıyor. Çok enteresan.
Sevkler yapılmadı. Neden yapılmadı? Ne bekleniyor? Seçimle ne alakası var. Ve duyum almaya başlıyoruz, futbolcularımıza ceza verilecek diye. Neden? Fazla güç kullanmış Fenerbahçeli futbolcular. Kaçmalıymış Federasyonun şu anda bulunduğu nokta; kaçsaymış Fenerbahçeli futbolcular ekstra güç kullanmak zorunda kalmazlarmış, o yüzden de sevkler olmazmış. Zihniyete bakar mısınız? Senin hakemin düzgün maç yönetse zaten maç iptal olurdu, iş bu noktaya gelmezdi. Sizi kim sevk edecek? Sizden kim hesap soracak? Bu noktaya gelmesinin bir numaralı sorumlusu sahadaki yönetimdir. Ama Türkiye’de böyle siyasi, bürokrasi gücü olan bir kulübün maçını iptal edebilecek bir baba yiğit hakem var mı? Federasyon açsaydı, söyleseydi; bu gidişat değil, maçı durdur. Soyunma odasına gidersin, beklersin Yapabileceği yaptırımlar da vardı. Hamleleri yapmadı, yaptıklarını çok geç yaptı. Dolayısıyla federasyon ve hakem sorumludur. Yurt dışında böyle maç yönetse o kokart kendisinden alınır. Yabancı hakem ısrarımızı anlıyor musunuz? Dolayısıyla bu işin Trabzon tarafı. Futbolcularımıza ceza vereceklermiş. Onların menfaatleri açısından inşallah vermezler. Çünkü Türk futbolu uluslararası alanda çok sıkıntıya girer. Şimdi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar çünkü üstlerinde baskı var. Zaten her şeyi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar. Bu maçta da Fenerbahçe’ye nasıl ceza vereceğiz diye uğraştılar. Baktılar ki pabuç pahalı. Ne yapıyorlar bilmiyorum. Fenerbahçeli futbolcuların linç mi edilmesi gerekiyordu? O bayrak Mert Müldür’ün bir tarafına girdikten sonra mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu? Yoksa otobüsümüz viyadükten uçsaydı mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu."
"7 Nisan’da maç var ona mı ceza vereceksiniz?"
"Trabzonspor maçında yaşananlar bizim için bardağı taşıran nokta oldu. Dikkate derseniz iki kulüp de gerginlik olmasın diye dikkatli hareket ediyor. Biz orada çok iyi ağırlandık. Birbirimizle özellikle Ahmet Ketenci üzerinden bilgiler, videolar paylaşıyoruz. Yanlış bilgilendirme, gaza gelme, taraftar baskısıyla işi olduğu yerden daha kötü bir yere götürmemek için azami gayret gösteriyoruz. Sevkler olmadı. ‘Neden olmadı?’ diyoruz. ‘Merak etmeyin, olacağı zaman tedbirsiz olur, Adana maçını etkilemez.’ Etkilemez. 7’sine maç koymuşsunuz, onu etkiler mi? Ona mı ceza vereceksiniz? O maça mı hazırlıyorsunuz. Aslında Trabzonspor maçından 1 hafta geriye gidelim. Zorbalıkla orada da gidiyordu bizim şampiyonluk şansımız. ‘Ne zorbalık yaşlandı?’ diyeceksiniz. Sahaya atlayan olmadı, sahaya atılan madde olmadı. Olmadı. Daha kötüsü oldu. 2006 Denizli’de maçı durdurarak çaldıkları şampiyonluğumuzdan daha çok durdu maç Pendikspor maçında. İlk yarı 16 dakika top oynandı. Uzatmalarla 56 dakika, 23 dakika top oynandı. Bir takım nasıl maçı kazanacak? Denizli’de atağa kalktığımızda konfeti atılıp duruyordu, burada oyuncular yere yatıyor. En çok faul çalınan maç. Pendikspor’un böyle başka maçı var mı? Camiamızın uyanması için bunları söylüyorum. Aslında 1 hafta evvel de bize organizasyon yapıldı."
"Zorbalıkla şampiyonluklar gitti"
"2006 hepinizin malûmu, orada yine zorbalıkla şampiyonluk gitti. 3 Temmuz’u yaşadık. Kimse yanımızda değilken dimdik ayakta durduk. Kulübümüz rakiplerinden her branşta fersah fersah iyi durumdayken, hisselerimizin değeri 1 milyar dolarken bunu bize yaptılar, ondan sonraki 13 sene malûmunuz. Ama devlete kasteden bu terör örgütü kimin duvarına tosladı? Sarı lacivert duvara tosladı. Ne oldu? Fenerbahçe’nin finansalları altüst oldu, futboldaki sportif başarısı altüst oldu, itibarı, repütasyonu yerle bir oldu. 3 Temmuz’dan sonra devletin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne borcu vardır. Bizi övmeye gelince övüyorsunuz, Fenerbahçe şöyleydi, sarı lacivert duvar vs. Ne oldu bizim kayıplarımız maddi, manevi? Bırakın maddi, manevi kayıplarımızın adreslenmesini, bir rakibimizi öne çıkarmak için her türlü yola başvurdunuz. Dolayısıyla 3 Temmuz, 3 Temmuz’da yaşadıklarımız, 3 Temmuz’dan sonraki davalar Fenerbahçe zarar görmedi. Nasıl Fenerbahçe zarar görmemiş? Kim Şampiyonlar Ligi’ne 2 kez yollanmadı? Biz. Sadece oradan hareketle 70 milyon Euro. 2007’de Ali Sami Yen’e şampiyon gittik, su savaşları 19 polis yaralandı birinin gözü kör oldu. Hiçbir şey olmamış gibi maç devam etti, o da iptal edilmedi. 2014’te şampiyon olduk. Tam psikolojik travmadan kafamızı kaldırdığımızı düşündüğümüz bir ortamda bir sonraki sezon şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyken, liderin 2 puan gerisindeyken 5-1’lik muhteşem Rize galibiyetinden dönerken yaşananları biliyorsunuz. Ondan sonra takımı toparlayamadılar. Yabancı futbolcularımız ayrılmak istediler. Biz nasıl toparlayacağımızı da bilmiyoruz. Bizim futbolcularımız da burada çok travma yaşadı. Ne oldu? Orada da şampiyonluk gitti. Belki otobüs kurşunlanması olmasaydı bambaşka bir şey konuşuyor olacaktık. Zorbalıkla şampiyonluklar gitti. Niye faili meçhul? İstendiği zaman herkes bulunuyor. En küçük bir tweet paylaşan bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya rezil edecek suikast girişlimi Allah’tan muvaffak olmadı, olsaydı ne olacaktı? Niye bulunmuyor? Devletimize soruyorum. Kaç defa bu kürsüye çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayıbıdır dedik bunların faili meçhul olması. Bakın bunlar hep Fenerbahçe’ye oluyor. Hala faili meçhul. Belki onu bulsalardı bugün bir sürü şeyi konuşmuyor olabilirdik."
"Her iş dönüp dolaşıp Fenerbahçe’ye bağlanıyor"
"Deprem oluyor -Allah kimseye, hiçbir ülkeye bir daha göstermesin- sonra takip eden haftalarda ligler başlayınca 3 büyük kulübün stadında hükümete tepkiler oluyor, sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nün taraftarlarına deplasman yasağı getiriliyor dönemin İçişleri Bakanı’ndan. Neden öbürlerine gelmiyor da bize geliyor? Fenerbahçe stadında ekstra bir şey mi oldu? Hayır. Bize geliyor. Çekiyorlar bizi siyasetin içine. Trabzonspor maçına 9 oyuncumuz sarı kart sınırında çıktık. Bugün hangi takımın 9 oyuncusu sarı kart sınırında. Yaptığımız faule bakıyoruz, aldığımız sarı kartlara bakıyoruz; rakibimizin yaptığı faullere, aldığı sarı kartlara bakıyoruz mukayese götürmüyor. Neden? Çünkü birikiyor, son viraja gelince o ekilen tohumlar meyve veriyor. Riyad’da kriz çıkıyor o da bize. 2 takım var, federasyon var, Spor Bakanlığı var, bir masanın etrafında karar alınıyor, iş dönüp dolaşıp yine Fenerbahçe’ye bağlanıyor.
"13 senede 1 şampiyonluğu siz sadece Fenerbahçe’yi yönetenlerin yanlış kararlarından mı olduğunu zannediyorsunuz?"
"13 senede 1 şampiyonluk. Evet. Yeri geldi yanlış yatırımlar, yanlış kadro mühendisliği belki yanlış hoca tercihi. Ama yeri geldi bangır bangır şampiyonluğa giderken aşağı çekildik. 13 senede 1 şampiyonluğu siz sadece Fenerbahçe’yi yönetenlerin yanlış kararlarından kadro mühendisliğinden mi olduğunu zannediyorsunuz? 7 senede son maçta 3 şampiyonluk kaybetmeye hiç girmiyorum. Denizli’yi konuşmuştuk. 2’side bizim sahamızda. Orada da operasyonlar yapıldı. Belki biri olabilirdi. 3’ü birden olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz. 7 senede böyle bir kulübün son haftada 3 şampiyonluk vermesi dünyanın hiçbir yerinde olmaz.
Bu sezon bana göre Türk futbol tarihi bundan daha aşağılık bir sezon yaşamamıştır. Bu sezonda olan olayların hepsine bir bakın, belki başka ülkelerde 50-100 sezonda olmuyordu. Bunları 4-5 ay içinde yaşadık.
1959 öncesi şampiyonluklar için bastırıyoruz, komisyon kurulacak vs. hiçbir şey yok. Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak tarihimizde en iyi sezonumuzda en çok puan aldığımız sezonda 3 kupa hedefine giderken bu ligde nasıl devam edeceğiz, yoksa etmeyelim mi onu tartışıyoruz."
"Her şeyiniz yalan. Özellikle bir tanesi var, hayatı yalan"
"Zamanında Aziz Yıldırım’ın dediği gibi, ‘Bunlar her şeyi yaparlar ama hiçbir şey yapmamış gibi davranırlar.’ O kadar güzel söylenmiş bir cümle ki Adaletin bekçisi olarak davranıyorlar, ben burada 2.5 saat sizlerle ilgili konuştum. Beni mahkemeye veriyorsunuz, verin. Saygı duyarım ama söylediklerime de cevap verin. Bir tanesine verin. Ondan sonra çıkıyorsunuz, itidal, barış, toplum, Türk futbolu, marka değeri, car car konuşuyorsunuz. Hatta adaletin bekçisi olarak kendi televizyon kanallarınızda bütün takımların hakkının yendiği pozisyonu verecektiniz her salı. Hani nerede? Yalan, her şeyiniz yalan. Özellikle bir tanesi var. Hayatı yalan. Deprem konutları yaparken bile, deprem yardım kampanyası yaparken bile biz konteyner üstüne 115 milyon lira topladık. Herkes sağ olsun, yurt dışı derneklerimiz. 1000 konteynerlik katkı sağladık. Omuz omuza kampanyasında onlar konut için yarışalım. Fenerbahçe-Galatasaray yarışırsa daha büyük gelir sağlarız. Konut 2.2 milyon. 250 konut 500 milyonun üzerinde. Biz yapamayız, bizim böyle bir paramız yok. Biz yapacağımız dediğimiz şeyi yaparız ama bunu yapamayız. Transfer yaparken bile transferi yaptıktan sonra, ‘Ya ne olacak. 50-100 tane yaparsın’ diyor. Bu hayatı yalan olan. Yemin ediyorum bunu makineye bağlayın makineyi bozar. Ama ne yazık ki bu zihniyet prim yapıyor. Bu zihniyet sonra televizyonlarda köşe yazılarında poh pohlanıyor. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki doğruyu ispatlamak zorundasınız. İnanılmaz asimetrik savaşma güçleri var. Onlar gibi düşünmeyen herkese saldırıyorlar, saldırırken Fenerbahçeli yapıyorlar ve Ali Koç’un bilmem nesi diyorlar, insanlara. Böyle bir camia ile baş etmeye çalışıyoruz. Bu camia ne yazık ki hem siyaseten hem de federasyon olarak full destek alan bir camia."
"Çok tarihi bir dönemeçten geçiyoruz"
"Fenerbahçeliler, böyle bir ortamın içerisindeyiz. 2 Nisan’da hep beraber Allah’ın izniyle gerekli sayıları da toplayıp canımızdan çok sevdiğimiz Fenerbahçe için önemli kararlar alacağız. Bunu lütfen bir karar olarak görmeyin. 1 veya 0 değil. Ligden çekilirsin, çekilmezsin ama arada alınacak o kadar başka kararlar var ki, bunu beraber yapmalıyız. Genel kanaat kademe kademe gidelim. ‘Bir alt lige düşersek ne olacak? Aynı hakemler, aynı federasyon, aynı kurullar, aynı pespayelik, ne gerek var’ diyenler var. ‘Faaliyetleri durduralım, o ligde, bu ligde takımlarla birleşelim’ diyenler var. Uçuk-kaçık düşünceler var. ‘Trabzon’a gitmeyelim. Faili meçhul durum ortadan kalkana kadar’ diyenler var. Hepinizden Allah razı olsun. Çok fikir var. Biz bunların hepsinin ekonomik ve hukuki boyutlarını 2 Nisan’da sizlere anlatacağız. Zamanınızı geniş tutun. Süre kısıtlamasını istemiyoruz. Çok tarihi bir dönemeçten geçiyoruz."
"İnşallah 2 Nisan sadece Fenerbahçe için değil Türk futbolu için bir milat olur"
"Hepinize teşekkür ediyorum. Eski yöneticilerimize katıldıkları için teşekkür ediyorum. Sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Sonun kadar aynı şartları, aynı anlaşmaları devam ettirecekleri için hatta bazıları daha fazla koyacakları için teşekkür ediyorum. Yarın takımımızla buluşacağız. Şimdiden 2 Nisan günü kongremize katılacak üyelerimize teşekkür ediyorum. Ne yapacağımız tam belli değil ama hiçbir şey yapmayacağımız kesinlikle olmayacak. Bunu net bir şekilde söylüyorum. İnşallah 2 Nisan bu mübarek ayda sadece Fenerbahçe için değil Türk futbolu için bir milat olur. İnanın, rekabetin düzeldiği her ortam Fenerbahçe’ye yarayacak ortamdır. Diğer branşlarda gördüğünüz gibi. Bazılarının anlayacağı dilden söyleyeyim. Artık inşallah Türkiye’de münafıklara da son diyeceğimiz futboldakilerine sonuçlar çıkar."
"7 Nisan için herhangi bir bilet temininde bulunmayın, bekleyin"
"Kesinlikle duygusal hareket emiyoruz. Herkesle konuşmaya çalışıyor ve gelen yazıları okuyoruz. Aklıselimin kazanacağı kararlar alacağımızı, kademe kademe ne yapacağımızı, neler talep edeceğimizi 2 Nisan’da herkesin de kabul göreceği şekilde üyelerimize aktaracağız. Konuşmacıların ortak söylemlerinden bir tanesi 9 Nisan’a bu işi bırakmayalım. 2 Nisan’da birlik beraberliğimizi, gücümüzü, ne karar alırsak alalım camianın konsolide olduğunu, bizle uğraşmayın mesajını hep beraber vermemiz gerektiği konusu ortak görüşlerden bir tanesi.
Türk futbolunun içinde bulunduğu durum kabul edilebilir bir durum değil. TFF seçimlerinde seçim yapmıyoruz, seçin yapıyoruz. Üyelerimizin dediği gibi siyaset futbolun içine girdikçe Fenerbahçe karşıtlığının artması, Fenerbahçe’nin önüne konan engellerin kat ve kat artması herkesin kabul edeceği, kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek. Ne yazık ki durum böyle. Artık bizim bunu kabul etmeyeceğimizi anlamaları gerektiğini düşünüyorum. Fenerbahçe adalet istiyor. Eşit muamele istiyor. Fenerbahçe özellikle son dönemde bize reva görülen bu muamelenin son bulmasını istiyor. Evet devlet Fenerbahçe’ye borçludur. Fenerbahçe devletten alacaklıdır. Bugün Federasyon 7 Nisan biletlerini satışa çıkardı. Biz çıkarmadık. Fenerbahçelilere sesleniyorum. Lütfen 7 Nisan için herhangi bir bilet temininde bulunmayın. 7 Nisan için herhangi bir seyahat organizasyonunda bulunmayın. 2 Nisan akşamını bekleyin. Sizlerden özellikle rica ediyorum."