Hürriyet'ten Yazar Fulya Solbaş'ın kaleme aldığı yazıya göre, tüm bu cesetlerin ortak noktası ise parçalanmış olmaları. Antalya Valiliği, Lübnan’dan KKTC’ye hareket eden 90 kişilik bir mülteci botundan, 11 Aralık’tan bu yana haber alınamadığını duyurdu. Cesetlerin bununla alakalı olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Ancak sosyal medyada birbirinden farklı komplo teorileri elden ele... Soybaş'ın aktardığı bilgiler şu şekilde:

''Cesetlerin parçalanmış olması seri katil ve mafya iddialarını gündeme taşırken bazıları da cesetlerin Epstein davasına da bir iddia olarak giren depremin kayıp çocuklarına ya da ABD’deki sinagog baskını ile gündeme gelen çocuk istismarı gibi bir duruma ait olabileceği iddiasında. Tüm bu iddiaların gerçeklik payını adli tıp uzmanı Prof. Dr. Halis Dokgöz ile konuştum.''

BU OLAYI AYDINLATMAK İÇİN ÖZEL BİR EKİP KURULMALI:

“Her şeyden önce bu kadar kısa bir sürede bu kadar fazla cesedin sahillere vurmuş olması hem de bu cesetlerin uzuvlarının olmaması gerçekten de akıllara birçok soruyu getiren, şüphe uyandıran bir durum” diyerek giriyor söze Prof. Dr. Halis Dokgöz ve Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılan hayali dedektif Sherlock Holmes’ün ünlü bir sözü ile devam ediyor: “Bütün kanıtlara ulaşmadan bir kuram oluşturmak en büyük hatadır. Yargılarınızda yanlılık yaratır. Dolayısıyla bu olay ile de ilgili olarak akıllardaki tüm soruların en kısa zamanda cevap bulması adına olay yeri inceleme ve adli tıbbın kapsamlı şekilde beraberce çalışabileceği bir özel ekip kurulması gerektiğine inanıyorum.”

HER İDDİA OLASILIK DAHİLİNDE:

Gelelim sosyal medyada yüksek sesle dile getirilen iddialara... Prof. Dr. Dokgöz, diyor ki: “Evet, ortada hararetle tartışılan ‘depremin kayıp çocukları’ konusu ve Epstein davasına da giren Türkiye’den çocuk kaçırıldığı iddiaları var. Ayrıca bulunan cesetlerin organ/ uzuvlarının eksik olması da yine akıllara ‘seri katil’, ‘cinayet’ senaryolarını getiriyor. Ve görüyoruz ki tüm bu iddialar sosyal medyada ‘dedikodu’ eksenli birer komplo teorisi olarak tartışılıyor. Dolayısıyla yapılması gereken acilen bu cesetlerin başına ne geldiğinin; boğularak mı cinayetle mi işkence ile mi öldüler ya da öldürülüp bir bota mı konuldular, ölüm şekillerinde benzerlikler var mı, varsa ne gibi benzerlikler var, tespit edilmesi lazım ki kamuoyunda infial oluşmasın.”

CEVAPLAR OTOPSİ RAPORUNDA:

“Bir de tabii ‘Kimin bu cesetler?’ sorusu var. Suriye, Irak, İran, Afganistan veyahut başka ülkelerden Avrupa’ya gitmeye çalışan mülteci ya da göçmenler mi? Yoksa Türk mü? Ya da bir başka memleket belki de... Bulunan cesetlerin acilen kimliklendirilmesi yani kimlere ait olduğunun tespit edilmesi gerekiyor. Cevaplar ise olay yeri incelemede toplanan deliller, otopsi bulguları ve DNA raporlarında saklı.”

Meksika’da 10 Kişinin Hayatını Kaybettiği Bar Saldırısının Görüntüleri Yayınlandı Meksika’da 10 Kişinin Hayatını Kaybettiği Bar Saldırısının Görüntüleri Yayınlandı

YILLAR GEÇSE DE KİM OLDUKLARI VE NASIL ÖLDÜKLERİ BULUNABİLİR

-11 Aralık’ta kaybolan göçmen teknesinden olduklarını varsayarsak 1 aydan fazla, başka bir durum söz konusu ise de en az 1 haftadır denizde bu cesetler. DNA- kimliklendirme- otopsi nasıl yapılacak? Bazıları erimiş, bazılarının uzuvları yok.

“Cesetleri yakından görmedim ancak fotoğraftan anladığım kadarı ile denizde kalmaktan kaynaklı; balık ya da deniz canlıları tarafından yok edilmiş, erimiş, vücut- doku bütünlükleri bozulmuş. Ancak yine de otopsi- analiz ve kimliklendirme yapmak mümkündür. Hali hazırda kayıp başvurusunda bulunan ailelerden DNA alınarak karşılaştırma yapılabilir. Karşılaştırma metodu ile birkaç gün içinde cesedin kime ait olduğunu söylemek mümkün olabiliyor. Dahası ölüm gününden nasıl öldüğüne kadar da birçok detayı söyleyebiliriz. Buna ‘dış’ değerlendirme diyoruz. Örneğin, kemiğe isabet eden bıçak ya da ateşli silah yarası vesaire varsa ne kadar zaman geçmiş olursa olsun saptayabiliyoruz. Ölüm lekesi, ölü katılığı, çürüme başladı ise hangi evrede olduğu gibi bulgularla da ölüm zamanını tespit etmek mümkün.”

KEMİKTEN DİŞTEN ANALİZ MÜMKÜN:

“Yani zaman da geçse, ceset parçalanmış, erimiş de olsa yıllar geçse de fark etmez... Kan varsa kan, yoksa yumuşak doku, yoksa kemik o da yoksa dişten... Kimliklendirme yapabiliyoruz, bu olayda da çok vakit geçmediği için bu kolaylıkla yapılabilir. Eğer kayıp başvurusunda bulunan yoksa da o zaman kimliklendirme için arşiv taraması yapılması zorunlu. Ancak tarama karşılaştırmaya göre çok daha uzun süren bir işlem. Cesetlerin kime ait olduğunu tespit etmek en az 1-2 ay alır. Diyelim, cesetler mültecilere ait. İşte o zaman kim olduklarını bulmak daha da zor olacak çünkü uluslararası bir veri tabanı yok ama en azından nasıl öldükleri netleşir.”

Kaynak: Haber Merkezi