Gündem

Avukatlardan Çağlayan Adliyesi’nde ‘Can Atalay’ eylemi

AYM, Atalay hakkında bir kez daha “hak ihlali” kararı verdi.

Abone Ol

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Türkiye İşçi partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden verilen "hak ihlali" kararına uyulmaması nedeniyle ikinci kez yapılan başvuruyu bugün görüşüldü.

AYM Genel Kurulu tarafından Can Atalay hakkında ikinci kez "hak ihlali" kararı verildi. AYM'nin bu kararı verdiği toplantı sürerken Can Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşları tarafından Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı.

Gaziosmanpaşa Bölge Hukukçular Derneği Başkanı Av. Buket Gülay, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı Çiğdem Akbulut, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, İstanbul Avukatlar Vakfı'ndan Av. Uğur Yetimoğlu birer konuşma yaptı.

Yapılan basın açıklamasında, “Haftalardır, aylardır milletvekili ve meslektaşımız avukat Can Atalay özelinde adalet aramaya devam ediyoruz. AYM Can Atalay ile ilgili hak ihlali kararı verdi. Ancak maalesef uygulaması gereken mahkemeler 'hak ihlali' kararını uygulamadılar. Bugün 21 Aralık 2023 tarihi itibariyle AYM’ye ikinci bir başvuru söz konusu olup, burada da AYM kararının uygulanmamasının hak ihlali oluşturup oluşturulmadığı konusunda bir başvuru mevcut. AYM’nin bu konuda oy birliği ile hak ihlali kararı vereceğine inanıyoruz ve bekliyoruz. Bir diğer beklentimiz ise bu konuyu uygulayacak olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin elini vicdanına koyup, bir an önce Can Atalay’ın mağduriyetini gidererek, tahliyesini sağlamaktır” denildi.

Basın açıklamasında konuşan Avukatlar Vakfı Başkanı Av. Uğur Yetimoğlu, "Hukukçular olarak AYM'nin hak ihlali kararı vereceğini biliyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin ilk kararında görevini yapmayan mahkemelerin bu sefer görevini yapmasını bekliyoruz" dedi.

Gaziosmanpaşa Bölge Hukukçular Derneği Başkanı Av. Buket Gülay da basın açıklamasında şöyle konuştu:

"İnsanlar tarih boyunca, önceleri içgüdüsel, sonraları ise iradi olarak hürriyetlerini padişahlar, krallar, sultanlar ve modern devletler lehine kısıtlamış ve toplumsal düzen için haklarının kısıtlanmasını ve yasalara uymayı kabul etmişlerdir. Bu şekilde kurulan toplumsal düzenin devam etmesi, istikrarlı ve uzun ömürlü olması ancak adaletin tesisiyle mümkündür. Bu haliyle yasama, yürütme ve yargı erklerini kullanan devlet, toplumsal sözleşme gereğince vatandaşlarının haklarını hem diğer insanlara hem de devlet gücünü kullanan yöneticilere karşı korumakla mükelleftir. Yargı yetkisi tam olarak budur. Yargı erki, yasama ve yürütmeden bağımsız iradeye sahip yargıçlar tarafından kullanılır ve yargı kararları devleti ve yöneticileri dâhil olmak üzere herkesi bağlar, bağlamalıdır. Hukuk herkes için vardır ve mahkeme kararları istisnasız olarak uygulanmalıdır. Yargı kararlarının bağımsız olarak alınamadığı veya uygulanamadığı toplumlarda bağımsızlıktan söz edilemez ve devlet lehine irade devrini içeren toplumsal sözleşme zarar görür. Meslektaşımız Av. Can Atalay demokrasi ile yönetilen ülkemizde halkın kendisine verdiği oylarla milletvekili seçilmiştir. Bu şekilde kazandığı sıfatın tanınması ve TBMM’de halkı vekil sıfatıyla temsil etmesi için ayrıca bir kabul veya merasime gerek yoktur.

YARGITAY'IN, ANAYASA MAHKEMESİ KARARINI UYGULAMAMASI HUKUKEN İZAH EDİLEMEZ

Anayasa Mahkemesi, halkın oylarıyla milletvekili seçilen Av. Can Atalay’ın, tahliye edilmemesini ve bu sebeple milletvekilliğine başlayamamasını 'hak ihlali' olarak değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu tespiti karşısında, Yargıtay’ın, 'hak ihlali' kararının tanınmaması manasına gelecek kararlar alması ve Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaması hukuken izah edilemez. Hukuk herkes için vardır ve toplumsal sözleşmemizin temelini oluşturur. Bu sebeple Gaziosmanpaşa Bölge Hukukçular Derneği mensubu avukatlar olarak, Av. Can Atalay’ın tahliye edilmemesini siyasi saiklerle hukukun katledilmesi olarak yorumluyor ve bu uygulama ile hukuka duyulan güvenin bir kez daha azaldığını üzülerek gözlemliyoruz. Bu itibarla, burada siyasi saiklerle cezalandırılmaya çalışılanın yalnızca Av. Can Atalay değil ona oy vererek TBMM’de kendisini temsil etmesini isteyen halk olduğunu belirtmek isteriz.

BİR YARGI ORGANININ BAĞLI OLMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU ANAYASA'YA UYMAMASI HİÇ BİRİMİZİN GÜVENDE OLMADIĞININ KANITIDIR

Anayasanın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Dolayısıyla, herhangi bir yargı organı veya idare makamının Anayasa Mahkemesi kararına uymaması bir hukuk devletinde mümkün olmamalıdır. Yasama dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa'nın 83. maddesi ise halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerini sorguya çekilme, tutuklanma ve yargılanmaya karşı korur. Bir yargı organının bağlı olmakla yükümlü olduğu Anayasa'ya uymaması hiç birimizin güvende olmadığının kanıtıdır. Halk, verdiği oyun hesabını soracaktır. Av. Can Atalay halkın oyu ile vekillik yapamıyorsa oy alarak vekillik görevine başlamış her milletvekilinin meşruluğu tartışılabilir hale gelmektedir.

Avukatlar adına konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı Çiğdem Akbulut ise şunları söyledi:

"Bugün bir kez daha meslektaşımız ve Hatay halkınca milletvekilleri olarak seçilen arkadaşımız Can Atalay’ın özgürlüğü için bir aradayız. Anayasa Mahkemesi’nin, haftalar önce vermiş olduğu kararda bugün de direneceğini umuyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin, daha önce Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dosyalarında verdiği kararlarda gördüğümüz hukuku hiçe sayan, siyasi talimatlara göre konumlandığı pozisyonuna dönmeyeceğini umuyoruz. Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanımız Selçuk Kozağaçlı ve üyelerimiz hakkında tamamen hukuka aykırı şekilde elde edilmiş ve düzenlenmiş delilleri dayanak alarak gerçekleştirilen tutuklamalara ve verilen mahkumiyet hükmüne dair yaptığımız başvurularda yine bir siyasi yargılama mevzu bahis olduğu için hiçbir 'hak ihlali' bulmayan pozisyonuna geri dönmemesini umuyoruz.

Olumsuz bir çok başka da örneğine sahip olduğumuz yargı pratiğidir bizi bugün bu noktaya getiren. Dikkat çekmek istediğimiz husus budur. AKP iktidarının, siyasi saikler doğrultusunda kendisine aparat edindiği yargı, tüm muhalefeti dizginlemek için bir baskı aracı olarak kullanılıyor çok uzun yıllardır. Geride bıraktığımız her adalet katliamına yeterli ve birlikte tepkiyi göstermediğimiz oranda bugün bir yenisi ile karşı karşıya kaldığımız aşikar. Yargı mekanizmaları açısından ise geçmişte sergiledikleri siyasi pratiğin bugün kendi ayaklarına dolanıyor olduğu ile yüzleştiklerini görüyoruz. Bu nedenle bugün burada her ne karar çıkarsa çıksın mücadelemizin bitmemek zorunda olduğunu tekrarlamak isterim. Elbette Can’ı alacağız. Ancak bugün burada ne karar çıkarsa çıksın, Can’ı alıncaya kadar, tutuklu meslektaşlarımızı alıncaya kadar, tüm siyasi tutsaklar özgürlüklerine kavuşuncaya kadar mücadelemiz devam edecek."

"SİYASAL İKTİDAR ELİYLE YARGI KARARLARI UYGULANMIYOR"

Basın açıklamasında konuşan ÖHD Eș Genel Başkanı Av. Serhat Çakmak da "Ülkede siyasal iktidarın güç kazanması ile beraber hukuk, yargı makamları bir istisnai hali genel hâle uygulatma niyetindeler. Bir devletin meşruluğunun asıl kaynağı anayasa ve yasalar olmasıdır. Siyasal iktidar eliyle yargı kararları uygulanmıyor" dedi.