Gündem

Ayhan Bora Kaplan Soruşturması: Polis Müdürünün İfadesi Ortaya Çıktı

Gazeteci İsmail Saymaz, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında gizli tanık olan Serdar Sertçelik’in iddialarının ardından gözaltına alınıp ardından yurt dışına çıkış yasağı verilerek serbest bırakılan Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Gökay Öner’in ifadesini köşesine taşıdı.

Abone Ol

Yurtdışına çıkmaya çalışırken yakalandıktan sonra organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle tutuklanan Ayhan Bora Kaplan'a ilişkin soruşturmada yaşanan kriz devam ediyor.

Soruşturmada gizli tanık olan Serdar Sertçelik’in iddialarının ardından gözaltına alınıp ardından yurt dışına çıkış yasağı verilerek serbest bırakılan Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Gökay Öner’in ifadesi ortaya çıktı.

Sertçelik'in kendisini ifşa etmesinin ardından başlayan süreçte Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner, Müdür Yardımcısı Şevket Demircan ve Komiser Ufuk Gültekin, 9 Mayıs’ta açığa alınmıştı.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz'ın aktardığına göre, Öner, 15 Mayıs’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek, ifade vermek istedi. Ancak Öner’in ifadesi Jandarma Terörle Mücadele Dairesi’nde alındı. Gerekçe olarak “Soruşturmanın niteliği, gözaltı işlemleri, soruşturmanın hızlı ve etkili yürütülmesi” gösterildi.

Saymaz, "Oysa gerçekte Savcılık Emniyet’e, MİT de Savcılığa güvenmediği için bu yol tercih edildi" diye yazdı.

İfadesinde Kaplan operasyonuna dahil edilmeyerek dışlandığını söyleyen Öner, Sertçelik’le hiç görüşmediğini, gizli tanık yapılmasından haberdar edilmediğini söyledi.

GİZLİ ODA KURULMUŞ

Saymaz'ın aktardığına göre Öner ifadesinde, “Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Emniyet’e gidip operasyon için organizasyonu kuracağını söyledi. Gelmemi istemedi. Özellikle adliyede beklememi, operasyona dahil olmamamı istedi. Bir saat sonra bir komiser arayarak, Kaplan’ın yakalandığını söyledi”  dedi.

Öner ayrıca, gizli tanık Serdar Sertçelik'in fadesinin alınması için Emniyet'te gizli oda kurulduğunu anlattı. 

Saymaz'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde:

"Kaplan’ın gözaltına alındığı operasyonu Çelik yönetmişti. Öner’e “Organize’den sorumlu İl Emniyet müdür yardımcısının operasyona katıldığını gördünüz mü?” diye soruldu.    

Öner, “Bir müdürün operasyona katıldığını görmedim. Kaldı ki emniyet müdür yardımcılarının operasyona katılmaları pek alışık olunan bir durum değil” dedi. 

Çelik, Kaplan dışında herhangi bir operasyona katılmış mıydı? 

Öner, “Hayır, bu soruşturma dışında hiç görmedim” diye ekledi. 

ERKAN DOĞAN EMNİYET’TE 

Öner, bu soruşturmada görev alan emniyet personelini Çelik’in belirlediğini kaydederek, şöyle devam ediyor: 

“Gözaltı işlemi devam ederken Çelik’in bahsettiği şikayetçinin Erkan Doğan olduğunu öğrendim. Şahsın ifadesini okudum. Doğan’ı hayatımda bir kere Organize Şube’nin bulunduğu üçüncü katta Çelik’in odasının önünde yanında R.A. ve M.S. isimli polislerle gördüm. Doğan’ı Çelik’le görüştürmek için beklediklerini anladım. R.A., bana şu cümleyi kullandı: ‘Müdürüm, adamı ne hale sokmuşlar.’ 

Öner, U.C. adlı komiserden Savcı Mustafa Kaya’nın talimatıyla işlem yapıldığını öğreniyor. “Bu talimattan neden haberim yok” diye soruyor.  

U.C., sessiz kalıyor.  

Öner de bu durumu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi Organize Suç Örgütleri Şube Müdürü Yener Su’ya aktarıyor.  

İfadede “Neden bilgi verdin?” diye sorulunca şu yanıtı veriyor: “Çelik müdür görevi olmadığı halde soruşturmalara dahil olup talimat verdiği, bana bilgi vermeyerek, emrim altındaki personele işlem yaptırmasının artması sebebiyle...” 

Emniyet’te gizli oda kuruldu müdür kamerayla izletti 

Öner, gizli tanık Serdar Sertçelik’le hiç görüşmediğini söylüyor.  

Türkiye’ye nasıl geldiğini bilmediğini belirtiyor. 

Gizli tanık yapılmasından haberdar edilmediğini savunuyor.  

Şöyle devam ediyor: 

“Türkiye’ye nasıl getirildiğini bilmiyorum. Yakalandığını Organize’ye getirildiğinde öğrendim. Yakalanmasında görevlendirme benim tarafımdan yapılmadı. Türkiye’ye hangi tarihlerde geleceğine dair bilgim de yoktur.” 

Öner, Komiser Ufuk Gültekin’in odasına gelip, “Abi Sertçelik beyanda bulunacakmış, savcının aranması gerekiyormuş” dediğini belirtiyor. 

Öner

“Hangi sebeple aranacağını sorduğumda ‘Orasını bilmiyorum, Şevket müdür biliyor’ dedi. Demircan, odasının karşısında görüşme odası ayarladı. Odada suç örgütü kapsamında alınan şahıslarla mülakat yapıldığını Ufuk komiser söyledi.” 

YASA DIŞI ODA 

Öner, odaya gelen gidenlerin tespiti yapmak için kamerayla kayıt yaptırdığını belirterek, şöyle devam ediyor: 

“Gelen gidenlerin tespiti için teknik bilgi işlemde görev yapan polise bilgisayarda kayıt etmeye başlamasını söyledim. Demircan’ın odada soruşturmaya dahil olan kişilerle görüşme yapması kanuna aykırıdır. Bana bilgilendirme yapılmadı.” 

‘BANA BİLGİ VERİLMEDİ’ 

Soruldu: 

“Gizli tanık işlemleriyle ilgili size bilgi verilmedi mi?” 

Öner’in yanıtı şu şekilde: 

“Her aşamada verilmedi. Talimatları Çelik verdi. Tüm dosyayı Demircan üzerinden yürüttü. Rahatsızlıklarımı Çelik’e ilettim. Memurlarla toplantı düzenledim. Benden habersiz işlem yapmayacaklarına dair uyarıda bulundum.” 

Öner, yardımcısı Demircan’ın Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç tarafından yetkilendirildiğini söylüyor. Bu yüzden Demircan’la alt-üst ilişkisinde sorunlar yaşadığını belirtiyor. 

Demircan’ın kendisini bilgi sızdırmakla suçladığı iddia ederek, şöyle diyor: 

“Bana ‘Hiçbir şey yolunda gitmiyor abi’ diye sesini yükseltince ‘Bilgi sızdırdığımı mı ima ediyorsun’ dedim. Kendisi için ‘Engin Dinç müdürün tetikçisisin’ şeklinde sözler söyleyip söylemediğimi sordu.” 

GECE BASKINI 

Öner, kendisini dışlayan Çelik ve Demircan’dan şüphelediğini söylüyor. 

Emniyet’te bulunmadığı zamanlarda kimlerle görüştüğünü tespit etmek için gece Demircan’ın odasına gittiğini anlatıyor.  

Gece odada Müdür Yardımcısı R.A. ve polis T.E. ile görüşürken bulduğunu kaydediyor. Daha sonra T.E.’nin görev yerinin değiştiğini ifade ediyor.  

KOM BAŞKANI’NA BİLDİRDİ 

Soruldu.  

“Görev yeri değişikliği talebinde bulundunuz mu?” 

Öner: 

“İlk önce sorunun kaynağı olarak gördüğüm Çelik ile görüştüm. Olay Dinç’e iletildi. Bu, Kaplan örgütüne yönelik birinci dalgada bilgim dışında görevlendirmelere ilişkin oldu. İzinli olduğum vakitlerde Çelik’in talimatıyla Demircan tarafından Organize’ye personel alındığını fark ettim. Birinin FETÖ’ye iltisaklı olduğunu fark edip gönderdim.” 

Öner, bir gün Dinç’in makamında Çelik’le tartıştıklarını ifade ederek, şunları söylüyor:  

“Dinç, sorunun ne olduğunu sordu. Kaplan tahkikatında bilgim dışında işler yapıldığını ilettim. Çelik’le sözlü tartıştık. Dinç ikimizi de susturdu. Görevi bırakmak istediğimi söyledim. Dinç, sorun istemediğini söyledi. Çelik’e ‘Biraz geride kal, müdürümüz işlerini yürütsün’ dedi. Ancak düzelme olmamasından dolayı KOM Daire Başkanı Şükrü Yaman ile görüştüm. Sıkıntılarımı anlatırken Dinç’ten telefon geldi. Teknik Büro Amirliği’ne yaptığım görevlendirmede Komiser V.Y.’yi tercih etmememden dolayı sesini yükseltti, telefonu yüzüme kapattı. Başkan beye görev yerimin ivedi değiştirilmesi talebinde bulundum.” 

MOBBİNG İDDİASI 

Öner, Teknik Büro’ya kendisine rağmen atama yapıldığını ve mobbingden ötürü kabul ettiğini savunarak, şöyle diyor: 

“Teknik Büro, çok kritik bir birimdir. Sorun, Çelik’in Komiser V.Y.’yi görevlendirmek istemesidir. Buna direndim. Direnmemin sebebi, bilgi sızmasından endişe etmemdir. V.Y.’nin görevlendirmesi yazıldı. İmzalama sebebim, Dinç ve Çelik’in mobbingidir.” 

Öner, ifadesinde, Çelik’in V.Y.’den Kaplan soruşturmasına dair  bilgi aldığını belirtiyor.  

VALİ YARDIMCISINA GİTTİ 

Öner, mobbing yüzünden Emniyet’ten sorumlu Ankara Vali Yardımcısı Abdullah Dölek’le görüştüğünü söylüyor. 

Birkaç gün sonra Dinç’in çağırdığını anlatan Öner, şöyle devam ediyor: 

“Bir süre sabretmemi, Kaplan dosyası kamuoyunda gündemde iken yerimin değişmesi halinde haberler çıkacağını, bu haberlerin Emniyet’i yıpratacağını söyledi.” 

Gizli Tanık Sertçelik kaçarken GBT’ye takılmış! 

Gizli Tanık Serdar Sertçelik ev hapsindeyken ve elektronik kelepçesi varken, adli kontrolü birden fazla ihlal etti.  

Bu ihlallere ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile irtibat kurulup kurulmadığı soruldu. 

Öner, “Sertçelik’in adli kontrolü ihlal ettiğine ilişkin herhangi bir kurumdan bildirim almadım” diyor.  

Öner, bilgilendirilmiş miydi? 

Kaçma ihtimaline ilişkin önlem almış mıydı? 

“İhlallerden hiçbir şekilde haberim olmadığı için herhangi bir güvenlik önlemi alma yoluna gitmedim.” 

DOKTOR RAPORU MU ENGEL OLDU? 

Sertçelik’e adli kontrol uygulanırken, neden ikinci kez gözaltı işlemi yapıldığı soruldu.  

Mahfuz Tatar cinayetinden ötürü gözaltı kararı verildiğini belirtiyor. 

Öner

“Sertçelik, Kaplan suç örgütüne ilişkin olmayan bir durumdan iki ayağından vurulduğu için hastanede gözaltı yapılamadı. Doktor raporunda gözaltına yapılmasında sakınca vardır şeklinde ibarenin geçtiğini hatırlıyorum. Şahsın 112 vasıtasıyla başsavcılıkta hazır edilmesi istendiğini, 112 ekiplerince evraka ‘sağlık sebeplerinden dolayı hazır edilmesinde sakınca olduğu’ ibaresinin düşüldüğünü hatırlıyorum. Savunma alındıktan sonra gözaltının devamına ilişkin boşluk olduğunu düşünüyorum. Bir gün sonra hazır edilmesi talimatı geldiğinde Komiser Metehan İlkyaz görevlendirildi. İlkyaz, Sertçelik’in evde olmadığını söyledi. Ekip görevlendirme ve gerekli araştırmaların yapılması talimatını verdim. İstihbarat Şube Müdürü Yücel’i arayarak, Sertçelik’in ivedi olarak tüm adreslerinin tespitini istedim.” 

SALIVERME TUTANAĞI 

Sertçelik’in 26 Kasım 2023’te evinde ifadesi alındıktan sonra herhangi bir salıverme tutanağı düzenlenmedi.  

Savcıdan talimat alınmadan hareket edildi.  

Gözaltı sürüyor olmasına rağmen Sertçelik’in evinin önünde memur bırakılmadı.  

Öner, talimatlara ilişkin işlemleri Suç Örgütü Büro Amiri Y.Ç. ve Kısım Amiri G.K.’nin yaptığını belirterek, “Olaydan Sertçelik’in evde olmadığının anlaşılması üzerine haberim oldu” diyor. 

Öner, Sertçelik’in firar ettiğini haber verdiğinde Çelik’in tepki vermediğini ve şaşırmadığını belirterek, “Nasıl ya, öyle mi” dediğini söylüyor. Öner, “Şüphelinin derhal yakalanmasına yönelik talimat vermedi. Şahsın yurt dışına çıkışını engellemek için hudut kapılarına kimlik bilgilerini bildirdim” diyor. 

GBT BİLDİRİMİ GELMEMİŞ! 

Sertçelik firar ettikten sonra hakkında yakalama kararı mevcutken GBT sorgusuna takıldığı ortaya çıktı.  

Öner’e “Şube müdürlüğünüze bilgi geldi mi” diye soruldu. 

Öner, “Sertçelik’in hakkında yakalama kararı bulunurken GBT sorgusuna takıldığına dair bilgi gelmedi” diyor. 

Normalde bildirim gelir mi? 

Evet, gelir. 

Öner

“Yakalama kararı çıkarılmış ise soruşturmada görevli ilgili kolluk birimine mutlaka bilgi verilir. Bu bildirim ilgili şubedeki o gün görevli amire yapılır. Yakalanan kişinin durumuna, niteliğine ve özelliğine göre sıralı amire bilgilendirme yapılır.” 

Öner, Sertçelik kaçtıktan sonra kendisiyle temas kurmadığını ve telefonla konuşmadığını vurguluyor.  

Ayrıca hiçbir kişinin gizli tanık olmak için kendisine başvurmadığını belirterek, şöyle diyor: 

“Kaplan soruşturmasında herhangi bir kimse gizli tanık olma talebiyle bana gelmedi. Alt birimden gelen memurlardan kendilerine böyle bir talep geldiğini bana iletmediler. Dosyada gizli tanık tedbirinin uygulandığını, gizli tanık ifadesi alındıktan sonra öğrendim.” 

Oysa... 

Dosyada, biri Serdar Sertçelik olmak üzere iki gizli tanık bulunuyor.    

Kaplan’ın avukatıyla görüşen polisleri istihbarat izlemiş 

Ayhan Bora Kaplan’ın kara para aklama iddiasıyla cezaevinde ifadesini almak üzere Komiser M.Ç. ile polis Y.Ö., M.S. ve C.Y. görevlendirildi. 

Bu görevlendirmeyi Çelik yaptı. 

Öner

“Bu işlemler yapılırken, Çelik ile Demircan tartışmış. Çelik’e ‘İzmir’de sorun mu oldu’ diye sordum. Memurların hata yaptığını söyledi. ‘Başka birimde görevlendirilmeleri için yazı yazdım’ dedi. Demircan’a sorunun ne olduğunu sordum. Y.Ö.’nün masaj salonuna gittiğini ifade etti. Üç memurla ilgili neden işlem yapıldığını sorduğumda geçiştirici cümleler kullandı. Basından, gizli tanıkların açık kimliklerinin polisler tarafından Kaplan’ın avukatına 300 bin dolar karşılığında verildiğini öğrendim. Çelik, memurların gittiği restoran kameralarının istihbaratçılar tarafından alındığını söyledi, ‘Bu bize karşı kumpastır’ dedi. Görüntülerin alınmasında ne sakınca olacağını sorduğumda geçiştirdi."