Gazeteci Tolga Şardan'ın T24'te yayınlanan "MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu yargı raporunda neler var?" başlıklı yazısı nedeniyle dün gözaltına alınıp çıkarıldığı mahkemece tutuklanmasına gazeteci örgütleri ortak bir açıklama yaparak tepki gösterdi.
Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nca yapılan ortak açıklamada "Tolga Şardan derhal serbest bırakılmalıdır! Bu gözdağını hiçbirimiz kabul etmiyoruz! Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz" denildi.
Sansür yasası uygulamalarıyla basının susturulmaya çalışıldığının altını çizen 8 basın örgütünden yapılan açıklamada "Biz gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, baskı ve tehditlere rağmen yolsuzlukları dile getirmeye, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya, halkın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verildi.
'GAZETECİLERE YÖNELİK BİR GÖZDAĞI'
Şardan'ın yazısı nedeniyle başlatılan soruşturmada “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddia ve suçlamasıyla tutuklandığına dikkat çekilen çekilen açıklamada "Şardan’a apar topar soruşturma açılması, evinde ve belgelerinde arama yapılarak gözaltına alınması ve tutuklanması ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır" denildi.
Adalet sistemindeki sorunları araştırıp kamuoyunun bilgisine sunmanın gazetecinin görevi olduğu vurgulanan açıklamada "Hakimler Savcılar Kurulu’na yazılan dilekçelere ve MİT raporlarına kadar giren çarpıklıklar karşısında yargıçlar, bu sorunları gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine adalet sisteminin iyi işlemesine odaklanmalıdırlar. Gazeteci Tolga Şardan’ın bu sorunları yazdığı için tutuklanması sorunları örtme çabasından başka bir anlama gelmez" diye belirtildi.
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin Tolga Şardan’a tutuklama kararı verilmesinden 10 dakika sonra Şardan’ın yazdığı gibi bir MİT raporu olmadığını, yazının dezenformasyon içerdiğini duyurduğunu hatırlatan açıklamada Şardan'ın yazısının yayımlanmasının üzerinden 43 saat geçmesine karşın ilgili kurumlar tarafından yalanlanmazken, tutuklama kararıyla eş zamanlı olarak dezenformasyon merkezince yalanlanmasının manidar olduğu ifade edildi.
Açıklamada "Biz gazeteciler bu tür haberlerde yanlış bir bilgi olduğunda ilgili kurumların jet hızıyla yalanlama yaptığını gayet iyi biliyoruz. Şardan’ın bir buçuk gün boyunca dezenformasyon olarak değerlendirilmeyen yazısının tutuklama kararıyla birlikte yalanlanmasını inandırıcı bulmuyoruz" denildi.
'ŞARDAN'IN GAZETECİLİĞİNE KEFİLİZ'
"Yalan haber en başta gazetecilik suçudur. Şardan bu suçu hiç işlememiş, dürüst ve saygın bir meslektaşımızdır" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye’de son 35 yıldır içişleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran Şardan, işlediği konuları titizlikle kaleme alan, yazdığı haber ve kulis bilgileriyle kurumlardaki sorunlara büyüteç tutan kıdemli ve saygın bir gazetecidir. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz.
Şardan’la aynı gün İstanbul’da meslektaşımız Dinçer Gökçe de aynı suçlamayla gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştır. Halkı bilgilendirme faaliyeti gerçekleştiren, sadece gazetecilik yapanlara yönelik bu sistematik gözdağı asla kabul edilemez. Bu son örneklerle bir kez daha görünür olan gazetecilere yönelik hukuk dışı çabalar düşünce ve ifade özgürlüğüne indirilen birer darbe haline gelmiştir ve ülkemize büyük zarar vermektedir.
Gazetecileri tutuklanması halkın haber alma hakkının önlenmesine ve basın aracılığıyla kamuoyu denetiminin sakatlanmasına yol açar. Gazeteciler, sansür yasası dediğimiz 'yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçunu ceza kanunumuza ekleyen yasaya da işte bu nedenle karşı çıkmıştır. Bu yasa Anayasa’ya aykırılıktan Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır ve aylardır yüksek mahkemenin vereceği karar beklenmektedir. Bu karar çıkana kadar pek çok meslektaşımızın çerçevesi belli olmayan bu suçlama ile demir parmaklıklar arkasına gitmesi işten bile değildir. Anayasa Mahkemesi bir an önce sansür yasasıyla ilgili kararını vermelidir.
Bizler basın meslek örgütleri olarak Tolga Şardan’ın ve tüm tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Tolga Şardan arkadaşımızın tutuklandıktan sonra söylediği gibi: Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz."