Bedrettin Gündeş ile ilk röportaj: Gündeş, 'Hiçbir şey insan değerinden daha önemli olamaz.'
Rabia ARSLAN/ Meryem KARADAĞ
Mersin ve Türkiye kamuoyunda büyük tartışmalara neden olan eski Başkan Gündeş'ten gözaltına alınış şekli ve iddia edilen konular hakkında görüş aldık. Gündeş, ' Türkiye, demokrasisini geliştirmesi durumunda, tüm Ortadoğu'ya rol model olabilecek güzel bir ülkedir' dedi ve haftaya görevine dönme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade etti.
Gündeş, 'Hırsını aklının önüne alarak, kendi çıkarı için toplumu geren, ayrıştırmayı körükleyen, vatan ve halk sevgisi tartışılır kişiliklerin benimle ilgili kara propaganda yapmalarını, cahilce, acemice ve korkaklık olarak değerlendiriyorum. Şahsıma karşı suç içeren yalan ve iftiralara karşı, hukukun bütün süreçlerini kullanarak hakkımı arayacağım. Kötülükler kimsenin yanına kar kalmamalıdır.'
İMECE: Sayın Gündeş öncelikle çok geçmiş olsun. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
GÜNDEŞ: Size ve tüm çalışma arkadaşlarınıza teşekkür ederim. Önyargılardan arınmış, kalemini dürüstçe kullanan basın emekçilerine, dostlara, yüreğini sevgi ve vicdanla eğiten insanlara da selamlarımı iletiyorum.
Spor Akademisi okudum, Profesyonel futbol oynadım, 34 yıl yerel yönetimlerde yöneticilik yaptım. Sosyoloji bölümünü bitirdim. Siyaset ve Yönetim üzerine Mersin Üniversitesinde Yüksek Lisans yaptım. Anadolu Üniversitesinde Yerel Yönetimler Bölümünü bitirdim. Merkezi İsviçre'de olan SWİSS Akademide Kişisel Gelişim üzerine Mastır yaptım. 20'ye yakın STK, vakıf, dernek ve mesleki örgütlerde yöneticilik ve üyeliklerim var. Ulusal ve uluslararası birçok panel, sempozyum ve toplantılara katıldım. Kişisel gelişim üzerine beş yıl SWİSS Akademiden eğitim aldım. Hayatım boyunca; sevgiyi, saygıyı, anlamayı, birlikte bir arada yaşamayı, demokrasi ve özgürlüğü yaşamımın bir parçası olarak gördüm. Hiçbir zaman ayrımcı olmadım. Kin, nefret, hırs, ihtiras ve ötekileştirmeyi geri kalmış ilkel bencillikler olarak değerlendirdim ve hayatımın hiçbir tarafına yaklaştırmadım ve yakıştırmadım. Her kişiyi ve her olayı kendi gerçeğinde görmeye, değerlendirmeye özen gösterdim. Tüm kötülüklerin, hırsın, aklın önüne geçmesinde ortaya çıktığını, tüm saplantılardan arınmadan sağlıklı düşünmenin mümkün olamayacağının bilinciyle yol aldım.
İMECE: Sayın Gündeş, doğrusu hiç kimsenin beklemediği bir zamanda size karşı bir gözaltı ve tutuklama süreci başlatıldı. Bu gelişme çok ses getirdi. Nasıl oldu bu olay, bu gözaltı sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜNDEŞ: Doğrusunu isterseniz ben de bu şekilde bir gözaltı olacağını beklemiyordum. Ancak eski milletvekillerinden birinin her gün bazı TV ve gazetelerde, mecliste büyükşehir belediyesi ile ilgili yalan, iftira dolu beyanlarını görünce savcılığa suç duyurusu hazırlığı içindeydim. Ne var ki, Tece Mahallesi'nde bir polis memurunun şehit edilmesinin bir gün sonrası gözaltına alınmam, bir kurgu ve algı operasyonunun oluşturulduğunu gösterdi. Olayı böyle düşündüm ve hissettim. Sabah yürüyüşünden gelmiş ve her sabah olduğu gibi evin ön bahçesinde kumrular ve serçelerin yemlerini serpiştirmiş ve o mutluluğu yaşıyordum. Bahçede sabahın erken saatinde bir özel hareket timinin geçtiğini görünce, operasyon olduğunu anladım. Ve kapı hızlı bir şekilde çalınmaya başladı ve hemen açtım. Karşımda ağır silahlarla bir grup özel hareket timlerinin heyecanla, 'Yat yat, yere yat' bağrışmaları üzerine, neden yatacakmışım, nedir, nasıl bu şekilde evimi basarsınız diye itiraz edince, sivil polis memurlarından biri tarafından, savcılık kararıyla gözaltına alınacağım söylendi ve kısa bir aramadan sonra gözaltına alındım. Evden dışarı çıkınca basının konumlanış şekli, kameralar, evin etrafının sarılışı her şeyi anlatıyordu zaten. Bana göre çok açık bir algı operasyonuydu. Allahtan soğukkanlı ve her olayı kendi gerçeğinde gördüğüm için, hiç heyecan yapmadan emniyete götürüldüm.
İMECE: İsnat edilen suçlamalar neydi, nasıl karşıladınız bu iddiaları?
GÜNDEŞ: İnanın ben de çok şaşırmıştım. Emniyette; 2013-2014 Toroslardaki adaylık sürecinde çekilmiş fotoğraflar üzerinden sorgulandım. Seçim çalışmaları sürecinde gittiğimiz mahalle toplantıları, açılışlar, düğünler, gezilerde vatandaşların, gençlerin benimle çektirmiş oldukları fotoğrafları göstererek, karelerde yer alanların daha sonra değişik suçlara bulaştıkları, bazılarının örgüte katıldıklarını, teröre bulaştıklarını ve benim 2019 yılında aday olmak için Avrupa üzerinden Kandil'e gittiğim ileri sürüldü. Mahalledeki gençlere yerdeki parke taşlarını sağlam döşemediğimiz için onları rahatlıkla polislere atabileceklerini söylediğim, örgüt üst düzey yöneticileriyle ilişki içinde olduğum, Selahattin Demirtaş'la aday tanıtım toplantısında fotoğrafımın olduğu gibi saçma, iftira ve suç unsuru taşımayan iddialar üzerine yargılandım. Aslında 34 yıllık yerel yöneticilik yaptığım her belediyede, her alanda gençlerin eğitime, sanata, spora yönelmeleri için çok çaba harcadım. Akdeniz Belediyesi'nde 3750 çocuk ve gençleri sokaktan kurtarıp belediye spor bünyesinde iyi, kişilikli, ahlaklı yetişmeleri için ortam hazırladık. Aday olduğum seçim çalışmalarında söylemlerim hep kentsel dönüşüm üzerine oldu. Kentleri, mahalleleri yeniden dönüştürüp yenilemezsek, eğitim, spor, sanat ve sosyal donatılarla bütünleştiremezsek çocuklarımızı kötü alışkanlık ve yanlışlardan kurtaramayız tarzında söylemlerim oldu. Avrupa üzerinden Kandil'e gittiğim yalan ve iftirası ise kurgunun son derece acemice hazırlandığını gösteriyordu. Bir belediye başkanı ise, kendisine yakışmayacak bir şekilde mecliste 120 kez Irak'a gittiğimi, Kandil'le görüştüğümü öne sürecek kadar bilgisiz ve kandırılmış. İftira ve yalanın hesabını hukuk elbette soracak. Kişisel Gelişim üzerine 22.02.2019 günü 3 günlüğüne İsviçre'ye gittiğimde tüm partiler adaylarını açıklamış ve çalışmalarını yürütüyorlardı. Gittiğim yer, video kayıtları kaldığım mekan hepsi tespitli. Ayrıca, adaylar açıklandıktan sonra, ben ne diye Avrupa'ya ve oradan da Kandile gideyim. Bu kadar akılsızlık, iftira ve acemilik olmamalı.
İMECE: Kamuoyunda sizi tanıyanlar size bu süre içinde çok destek oldular. Aleyhinizde haber yapanlar da oldu. Çıktıktan sonra değerlendirebildiniz mi?
GÜNDEŞ: Mersin kamuoyundan, STK'lardan, beni tanıyanlardan çok büyük destek aldım. Çalıştığım kurumun arkamda durması önemliydi. Bu arada beni tanımadan ya da birilerinin güdümünde olanlar olumsuz haberler yapmış olabilirler. Hiç kimseye kırgın değilim. Olayları zaman ve mekan içinde değerlendiriyorum. Hırsını aklının önüne alarak, kendi çıkarı için toplumu geren, ayrıştırmayı körükleyen, vatan ve halk sevgisi tartışılır kişiliklerin benimle ilgili kara propaganda yapmalarını, cahilce, acemice ve korkaklık olarak değerlendiriyorum. Bu çağda bu teknolojide hiçbir şey saklı kalmıyor. Kimin ne yaptığını, ne söylediğini, belediye meclislerinde korkunun verdiği cesaretle nasıl iftira, yalan ve suçlamalarda bulunduklarını da not etmiş durumdayım. Şahsıma karşı suç içeren yalan ve iftiralara karşı, hukukun bütün süreçlerini kullanarak hakkımı arayacağım. Kötülükler kimsenin yanına kar kalmamalıdır. Her kişi kendi karakteri ve seviyesiyle kendini gösterir. Bu toplum kimin ne olduğunu, kimin ahlak yoksunu, kimin sevgi ve güven yumağı olduğunu da biliyor. Hukuk ve toplum bu kadar gerilmemeli, yalan yanlış iftiralarla meşgul edilmemeli. Benim gerçek dostlarım, sevenlerim, canlarım ve ailem hep arkamda durdu. Beni tanıyanlar hiçbir zaman yaratılmak istenen algı operasyonuna inanmadı. Benim dostluğumun şerbetini içmeyenlere hiçbir lafım olamaz. Çünkü beni tanımıyor olabilirler. Avukatlarım Hamit Mert Avci ve Bilgin Yeşilboğaz'ın ilgi, bilgi ve yüksek performansları da olayın somut verilerle ortaya konulmasını sağladı.
İMECE: Size yöneltilen iddiaların nereden, nasıl kaynaklandığını biliyor musunuz?
GÜNDEŞ: Beni bu şekilde yargılama sürecine taşıyan iki neden olabilir. Birincisi; CHP'li bir Büyükşehir Belediyesinde çalışmış olmam. İkincisi ise; gelecek seçimlerde aday olabileceğim korkusu üzerinden yapılan kara propagandanın üst makamları yanıltıcı beyanlarıdır diye düşünüyorum. Biz ailece siyasetin kirlendiği bu ortamda bir daha hiçbir şekilde herhangi bir yere aday olmayacağıma dair karar almıştık. Ancak ne var ki; yine bazı yerel aktörler benim kendilerine rakip olabileceğim korkusunu taşıyorlardı. Konuştukları her yerde beni teröristlikle suçlayacak kadar alçalabiliyorlardı. Ayrıca, kardeşi işe gelmeyince iş akdi feshedildiği söylenen bir milletvekilinin Büyükşehir'i yıpratmak, karalamak, algı yaratmak üzere her gün TV ve gazetelerde vicdansızca suçlayıcı açıklamalarda bulunması sürecin bu noktaya evrilmesine neden oldu. Ben hayatım boyunca; demokrasiden, insan haklarından, kalkınmadan, barıştan, huzurdan ve bir arada birlikte yaşamaktan yana oldum. Her zaman terörü ve şiddeti bir insanlık suçu olarak anlattım ve kitaplarımda yazdım. Ama şiddet ve terör ortamından beslenen kesimlerin olduğu da bilinmektedir. Benim hakkımda yalan, yanlış, iftira dolu ithamlarda bulunanların, iddialara göre, Ankara'daki Sinan Ateş cinayetinde adları geçiyor. Ulusal ve yerelde birkaç gazete, TV ve internet sitesinde çıkan haberleri ise, ekmek paraları için bu duruma düşüyorlar diyerek çok önemsemiyorum. Ülkemizde terörden, şiddetten, kaos ortamından nemalanan ve beslenen bir kesim var elbette. Ama tüm bu yaşananlar demokrasinin tam olarak hayat bulmamasındandır. Türkiye çok önemli bir ülke. Kendi içinde demokrasisini geliştirmesi, birlikte üretmesi, birlikte kalkınması, adaletli paylaşması durumunda; sadece Türkiye toplumunu refaha kavuşması değil; Ortadoğu'ya rol model olabilecek güzel bir ülke.
İMECE: Adalete olan güveniniz sarsıldı mı, yargılama süreci nasıl devam etti?
GÜNDEŞ: Hiçbir zaman umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmadım. Kişisel gelişim alanında aldığım eğitimlerin de bana çok katkısı oldu. Her kişiyi ve her olayı kendi gerçeğinde gördüğüm için; olayın giriş, gelişme ve sonuçlarını görebiliyordum. Bu ülkede ne kadar mafya türü yönetme heveslileri olsa da, çok değerli hukukçular elbette vardır ve bu ülkenin sigortasıdır onlar. Güvenim sarsılmadı, öfkem oluşmadı. Çünkü bu olayın arkasında olabilecekleri tahmin ediyor ve bunu genele yüklemenin haksızlık olacağını biliyordum. İlk tutuklandığım an, hakimin ara kararda 1,5 saat beklemesi olayın mahiyetini gösterdi bana. Aslında sistemler, hayatın akışı, teknoloji, bilim, düşünülen her şey insan için olmalı. Hiçbir şey insan değerinden daha önemli olamaz. Alınan kararlarda, hukukta, yasaların uygulanışında vicdan muhasebesi yapıldığı zaman, adaletli bir sonuç çıkar ortaya.
İMECE: Sayın Gündeş, 8,5 ay tutuklu kaldınız, bu süre içinde neler yaptınız. İçeriyle dışarı arasında nasıl bir fark var değerlendirebildiniz mi?
GÜNDEŞ: İçeride umutlu bekleyiş, dışarda akıntıya kapılmış yığınların bitmez tükenmez yaşam mücadelesi var. Herkes kendi kulvarında bir şeylerle meşgul. İçerde zaman kavramını iyi değerlendirdiğinizde çok daha pozitif bir hal alıyorsunuz. Bol bol kitap okuma, spor yapma, yazı yazma, dinlenme, yeni hayata hazırlanma, özgürlüğün kıymetini anlama gibi önemli değerlerle iç içe oluyorsun. Evet, bol kitap okudum. 60 sayfalık savunmamı hazırladım. 3 Kitap doğuracak yazıları toparladım, yürüyüş, spor derken zaman su gibi akıp gitti. Televizyonda dizileri izlemek, futbol maçlarını takip etmek, belgesel ve çok az da olsa haber programlarını izlemek akşamı devirmemize yetiyordu. Dışarda insanlar bir nehrin akıntısına kapılmış gidiyor. Ara sıra yanlardaki ağaç köklerine sarılarak akıntıyı izlemekte yarar var. İnsanın kendisini sorgulaması, yüzleşmesi, hayatı yeniden yorumlaması, zaman ve özgürlüğün kıymetini anlaması açısında çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Beni yaşama bağlayan aile, erdem, ahlak, sevgi ve empati değerlerinin faydasını gördüm ve hep umutlu oldum. Bütün yaşananlar tarafımdan not edilmiştir. Hiçbir kişiye, kuruma kin gütmeden yaşamımı yeniden şekillendirmeye çalışıyorum. Bütün hukuksal haklarımı saklı tutuyorum. Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle Türkiye'de olumlu anlamda birçok gelişmenin de olabileceğini de düşünüyorum.
İMECE: Göreve ne zaman döneceksiniz?
GÜNDEŞ: Her an başlayabilirim ama haftaya görev başı yapacağım gibi duruyor.