Konuştuğumuz dilin, içinde bulunduğumuz ortam ve şartlara göre değişim gösterdiği bir gerçek. Aynı dili birçok farklı varyasyonda kullanabilme gibi bir özelliğimiz var. Markette başka, evde başka, iş hayatımızda başka, okulda başka, arkadaşlarımız arasında başka… dilimiz, birçok ‘’başka’’ içerisinde deviniyor gibi.
Sadece mekânsal farklılıklara göre değil bulunduğumuz konuma göre de dilimiz değişiklik gösterebiliyor. Bir yönetim toplantısında düzeyli, arkadaşlar arasında samimi ve rahat (belki az düşünerek), berberde ya da kuaförde doğal, olduğumuz gibi, iş görüşmesinde olmak istediğimiz gibi, çocuklarımızla konuşurken belki biraz otoriter, büyüklerimizle konuşurken kelime seçimlerimizde daha özenli olabiliyoruz.
Tüm bunların genel tanımına jargon deniyor. Jargon, belirli bir meslek, uzmanlık alanı veya sosyal grup tarafından kullanılan, genellikle dışarıdaki insanlar için anlaşılması zor olan özel terimler ve ifadeler bütünü olarak tanımlanıyor. Aynı zamanda bir grup içindeki iletişimi daha hızlı ve etkili hale getirmek için kullanılıyor.
Fakat gündelik konuşma dilimize girmiş öyle kelimeler var ki bu kelimeleri hangi ortamda olursak olalım, hangi statü, hangi makamda olursak olalım rahat bir şekilde kullanabiliyoruz. Bu ‘’çok amaçlı’’ kelimeler kimine göre doğal gelse kimine göre itici gelebiliyor. Örnek vermek gerekirse gün içinde ya da geçmişte yaşadığımız birçok olayı az kelime kullanarak ifade edebiliyoruz bu da konuşma ve iletişim kalitemizin düşmesine sebebiyet veriyor. Cevap vermek yerine sıkça ve art arda kullandığımız ‘’AYNEN’’, bir şeyin seviye olarak daha fazlasını anlatmak için kullandığımız ‘’Bİ TIK DAHA’’, farklı bir görüşe maruz kaldığımızda kullandığımız ‘’BU NEYİN KAFASI’’, son zamanlarda kullanımı azalsa da ‘’DERMİŞİM’’ gibi kalite ve nitelik değeri düşük kelimeler yaşamımızın her anında bizlerle beraber varlıklarını sürdürüyorlar.
Oysa Türkçemiz bu gibi geçiştirilemeyecek kadar zengin. Örnek vermek gerekirse;
Aynen yerine, katılıyorum, kesinlikle, dediğin gibi..
Bi tık daha yerine, Az, çok az, biraz fazla, bir miktar daha…
Bu neyin kafası yerine, bu neyin nesi…
Gibi ifadeler kullanılabilir.
Elbette ki kullanacağımız kelimeleri seçmekte özgürüz. Fakat herhangi bir konu hakkındaki duygu ve düşüncelerimizi farklı kelimelerle anlatmak hem kendimize hem karşımızdaki kişi veya kişilere duyduğumuz saygıyla doğrudan ilişkili bir durumdur.
Bu konulara ‘’bi tık daha’’ dikkat etmek yerine,
‘’Biraz daha’’ özen göstermenin daha iyi olabileceğini düşünenlerdenim.