Ortalık karanlık, hava kapalı ve seyrek kar taneleri acele etmeden güle oynaya uçuşuyorlar. Biz de havaalanına doğru yol almak için taksiye yürüyoruz. Karanlığa bakınca çok erken olduğunu düşünüyoruz ama biliyoruz ki saat yedi ve mevsimin bu günlerinde Kopenhag’da hava geç ışıyor.
Kardeşim Zümrüt ve eşi Jens, bizi Jens’in doğum günü kutlamasına davet ettiler. Doğum günü yılbaşına çok yakın olduğundan aslında aynı zamanda bir yılbaşını birlikte karşılama çağrısıydı da bu…
Dünyanın dört bir yanında önemli projelerde üst düzey yöneticilik yapmış olan Jens, ailesinde şekillenen kişiliğini, çalıştığı ülkelerin kültürleriyle de yoğurup, evrensel değerleri özümsemiş bir yapıya ulaştırarak, kendini, çevresini seven, çevresi tarafından sevilen bir insan olarak doğum gününde hak ettiği saygı ve sevgiyi doyasıya yaşadı.
Onun bu özel gününde olmaktan büyük sevinç duyduk. Doğum gününün coşkusu çok yakın olan yeni yıl kutlamasına da yetişti ve hep birlikte keyifle yeni bir yıla başladık.
İşte şimdi dönüş zamanı. Karanlık bir havada canımızı tanımadığımız bir sürücüye emanet ederek havaalanına doğru yol alıyoruz. Tanımadığımız sürücü sabah işe gitme telaşıyla yola çıkmış binlerce sürücüye hayatını emanet ederek, o sürücüler de hayatlarını bir birlerine emanet ederek menzillerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Az sonra uçağa bineceğiz ve yine tanımadığımız pilotlara, host ve hosteslere canımızı emanet ederek İstanbul’a uçacağız.
Aklımı epey zamandır kurcalayan bu şeyler üşüştü zihnime yol boyunca…
Doğa karşısında tek başına zayıf olan insan, bir araya gelerek, birlikte yaşayıp, birlikte eyleyerek güçlenmiş, hayatta kalmayı, soyunu sürdürmeyi başarmış.
Sosyal bir varlık olmuş.
Gelişen üretim araçları ve biçimleri, daha çok insanın bir arada yaşamasını zorunlu ve mümkün kılmış.
Daha çok insan daha çok ilişki, daha çok organizasyon, daha çok mahkumiyet; bir birine mahkumiyet…
Bir arada yaşamayı düzene koymak, kolaylaştırmak için her toplum çağlar boyunca ihtiyaçlarına göre çeşitli kurallar koymuş, kuralları uygulayan, uymayanlara da yaptırımları hayata geçiren kurumlar oluşturmuş. Kalabalıklar arttıkça kuralların sayısı ve önemi artmış, uyum için de eğitimin ve yaptırım gücünün…
Tüm bunlar doğru ve hayatımızın bir parçası olsa da daha derinde bir şey var…
Asırlar boyu bir birimize canımızı emanet etmemizi sağlayan…
Bir arada yaşamımızı mümkün kılan…
Derindeki bu şey;
Bir arada yaşayabilmek için bir birimize güvenmek zorunda olduğumuz bilgisidir.
Ve bir birimize güvenmemizdir.
Sosyal bir varlık olarak, Biz;
Bir birimize yazgılıyız…