BİR ÖNERME

Abone Ol

Cumhuriyet Gazetesi’nde, birinci sayfanın sağ alt köşesinde’ Köşe Atışı’ isimli bir bölüm olur zaman zaman.

Köşe atışını yapan Müjdat Gezen’dir. Birkaç cümle ya da bir paragraf ile hedefi on ikiden vurur. 

‘Köşe Atış’ı köşesi o kadar kısa yazılar içerir ve fazlasını gerektirmez.

Ben Müjdat Gezen değilim ve o kadar kısa anlatamam meramımı. Yine de bu hafta ona özentili bir köşe yazısı kaleme almayı deneyeceğim:

2-3 yaşındaki bir çocuğu gözlemişsinizdir illaki…

Kardeşiniz, çocuğunuz, torununuz, bir yakınınızın çocuğu ya da tesadüfen parkta ve benzeri yerdeki tanımadığınız bir çocuktur gözlediğiniz…

Nerdeyse her gözlemin ortak çıkarımı enerjilerinin sonuz olduğunu düşündüren çok hareketli olmalarıdır.

Bir de seksen yaşını geçmiş insanlarla bir arada olduğunuzda hareketlerinin azlığı ve yavaşlığı dikkatinizi çekmiştir. Onlara sorarsanız yaş almanın tatsız olduğundan ve ana vatanları olan çocukluklarına dönmeye can attıklarından söz ederler. En çok yakındıkları eskisi gibi hareket edemedikleridir.

Haklılar mı?

Sıkı durun, önerme geliyor:

Bir insanın hareket kapasitesi, bebekliğini muaf tutalım, yaşamı boyunca benzer kalır.

İtiraz etmeden yazıyı okumayı sürdürünüz.

2-3 yaşında fiziksel hareket, bitmek bilmeyen bir enerjiyle sürerken, zihinsel hareket yok denecek kadar azdır. 

Yaş ilerledikçe fiziksel hareket azalırken, zihinsel hareket artmaktadır.

Örneğimizde olduğu gibi seksen yaşını geçmiş çoğu kişide fiziksel hareket iyice azalırken, zihinsel hareket onu telafi edecek kadar artmıştır.

Sonuç olarak insanın hareket kapasitesi aynı kalmakta, sadece fiziksel hareket ile zihinsel hareket oranları değişmektedir.

Önerme benden…

Doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlamak bilim insanlarından…

Ciddiye alıp almamak da siz okurlardan…

Nedim İnce

Ayvalık / 16. 09. 2024