Bit Artık 2024!

Abone Ol

"Türkiye Hazır, Hedef 2023" sloganını hatırlıyor musunuz? Eminim hatırlayanlarınız olacaktır. Ülkemizde her şey hızlı bir şekilde unutulduğu için yine de hatırlatmak istiyorum. Bu sloganı, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2023 hedeflerini anlatırken kullandığı afişlerde gördük. Peki 2023'e girerken hedefler neydi ve neler oldu?

"Bir Türkiye hayal ediyorum. Yeni bir anayasa ile ileri bir demokrasiye kavuşmuş, bu gökkubbe altında kardeşliğini pekiştirmiş; milleti develtinden razı, vatandaşları mutlu, müreffeh ve özgür... Bütün farklılıkları, fikirleri ve inançlarıyla; Ay Yıldız'ın altında birlik ve dirlik içinde... Bir Türkiye hayal ediyorum. Dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olmuş, milli geliri iki trilyon dolara, kişi başı gelir 25 bin dolara yükselmiş; ihracatı yılda 500 milyar doları aşmış, işsizlik %5'in altına düşmüş, donanımlı, özgüvenli ve erdemli gençler yetiştirmiş, istisnasız her vatandaşı sosyal devlet güvencesine kavuşmuş; kendi uçağını, kendi uydusunu, kendi savaş gemisini, kendi tankını, kendi insansız hava araçlarını üretmeye başlamış, bir baştan bir başa en modern kara, demir ve hava yolları ile örülmüş, bütün vatandaşları en ileri iletişim teknolojilerine sahip olmuş, GAP, DAP ve KOP projelerini tamamlamış ve dünyanın tarım üssü haline gelmiş, marka şehirleri küresel rekabette en öne geçmiş, dünyanın lider ülkelerinden biri olmuş... Cumhuriyet'imizin 100. yılına işte böyle bir Türkiye ile girmeyi hayal ediyorum."

"Biz hazırız, millet hazır" diyerek 2023 hedeflerini bu şekilde sıralayan Recep Tayyip Erdoğan, bunlardan kaçını gerçekleştirmiştir sizce? Hiçbirini... Ülkeyi 20 küsur yıldır yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi ve lideri Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. yılında vaadettiklerinin hiçbirini gerçekleştirmedi veya gerçekleştiremedi. "Vay efendim, İHA'lar SİHA'lar" diyenleriniz olacaktır elbette. Tamam haklarını teslim edeyim, savunma sanayiinde biraz ilerleme kaydedildi. Fakat şu tablo üzerinden geldiğimiz noktaya bakınca, elimizde kocaman bir sıfır görüyorum.

Bu tablodan oldukça memnun kalmış olacağız ki 2023 seçimlerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Recep Tayyip Erdoğan ile devam kararı aldık. Sene başında, ilk iş olarak İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan ve Kahramanmaraş depreminde 50.783 vatandaşımız ölmesine rağmen hükümetten bir kişinin bile istifa etmediği ve sorumluluk kabul etmediği bir yönetim. Yetmezmiş gibi devletin resmi kurumu Kızılay üzerinden, depremi fırsat bilip çadır satan bir hükümetle yine ve yeniden devam etme kararı aldık. Ekonomimizin her geçen gün daha kötüye gittiği, herkesin alışveriş yaparken şikayet ettiği ama çoğunluğun yöneten kesimi hiçbir şekilde eleştirmediği bir durumdayız. 2023'te yaşadığımız olumsuz şeyleri burada sıralamaya kalksam yazı dizisi olur, bu yüzden daha fazla uzatmayacağım.

Farkındaysanız her yeni yıl gecesi, bir önceki yıldan kurtulduğumuz için seviniyoruz. Özellikle de son yıllarda, bir ritüel halini aldı bu durum. "Bit artık 2020, 2021; defol git artık 2022,2023..." diyerek kapatıyoruz her seneyi. Her yılın bir öncekine göre daha kötü olduğunu tecrübeyle öğrendik. Bu yüzden 2024 yılı için güzel temenniler sıralamayacağım. Maalesef güzel bir yıl olma ihtimali de oldukça düşük. Zaten çoğunluğumuzun seçimleri ve geri kalanlarımızın yeterince mücadele edememesi ya da umursamaması yüzünden başımıza gelen her şeyi de hak ediyoruz.

Yine de adet yerini bulsun diye, 2024 yılı için bir dilekte bulunayım. Umarım birbirimize olan düşmanlıklarımızı geride bırakıp, empati kurmayı öğrenebilir ve ortak bir bilinç geliştirebiliriz. Küçük bir örnekle açıklamak gerekirse; her olayda kavga eden Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerini ve taraftarlarını ele alalım. Her gün, her maç sonrası birbirlerine düşmanca söylemlerde bulunan, hakaretler eden bu iki kulüp ve taraftarları için Türkiye'nin özeti gibi olduklarını söylemek yanlış olmaz. Sadece futbolda değil hemen hemen her konuda böyleyiz. Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz gibi yönetmenlerimiz bile birbirleriyle kavga edebiliyor. Fakat geçtiğimiz günlerde, Suudi Arabistan'da gerçekleştirilmek istenen Süper Kupa maçında anladık ki milli değerlerimiz söz konusu olunca her şeyi bir kenara bırakıp birleşebiliyoruz.

 Buna rağmen insanlarımız; üç gün sonra, herhangi bir konuda yine çatışma haline döneceklerdir. İşte bizim temel sorunumuz aslında bu: birbirimizden bu derece ayrışmış olmak ve sorumlu tutmamız gerekenler yerine birbirimizi yiyip bitirmek. İşte bu çatışma halini sonlandırabilir, bu durumun nedenlerini anlayabilir ve bizi ayrıştıranlara karşı birlik olabilirsek; o zaman güzel bir yıl ve yıllar yaşayabilme ihtimalimiz olur. Umarım 2024 yılı daha bilinçli hareket edebildiğimiz; karşımızdaki insanlara, fikirlere anlayışla yaklaşabildiğimiz; en önemlisi ise empatinin ne demek olduğunu öğrenebildiğimiz bir yıl olur. 2024'ün herkese akıl ve fikir getirmesi dileğiyle...