Dünyada, özellikle Amerika ve Avrupa’da neredeyse günlük beslenme ihtiyacının tamamına yakınını oluşturan fast food tüketimi son yıllarda ülkemizde de oldukça artmış durumda. Hafta sonu insan yoğunluğunun en fazla olduğu restoranlar tahmin edeceğiniz gibi o çok bilindik fast food zincirleri. İnsan sağlığına zararları ise saymakla bitmez. Bir an önce bizleri bekleyen tehlikenin farkına varmazsak bir nesil için çok geç kalmış olabiliriz. Gittikçe geleneksel tatlardan uzaklaşıp bağımlılık yapan fast food tüketiminin tercih edilme nedenleri ve oluşturduğu tahribata gelin birlikte bakalım.
Kimi zaman, günlük hayatın koşuşturması nedeniyle yeterli zaman bulamadığımız durumlarda 'daha pratik olsun' yaklaşımıyla tercih ettiğimiz; kimi zamansa yalnızca 'canımız çektiği için' yediğimiz fast food ürünleri, bir beslenme tarzına dönüşeli çok oldu.
fast food çılgınlığı, isminin hakkını verecek biçimde hızlıca servis edilen, ayaküstü yahut hazır yenebilen besinler olarak tanımlanabilir. Kısa sürede hazırlanıp yememiz için uygun hale getirilen bu besinler, 'zarar vermek' noktasında 'yıkıcı' hale bile gelebiliyor.
İnsan bağırsaklarında bulunan milyarlarca 'faydalı bakteri'yi yok etme özelliği taşıyan fast food ürünleri, yalnızca fiziksel olarak değil; psikolojik tarafta da korkunç sonuçlar doğurabiliyor. Tükettiğimiz besinler ile ruh sağlığımız arasında bağlantı bulunduğu gerçeğini ispatlar biçimde 'depresyon' sorunları dahi doğurabilen fast food tüketimi, alerjen etkileriyle de dikkati çekmeyi biliyor
Ticari olarak üretilen gıda maddelerinin dayanıklılığını artırmak amacıyla endüstriyel işleme tabi tutulan yağlara 'trans yağ' deniliyor. Uzmanlar, trans yağların en iyi bilinen zararlı etkisinin vücuttaki yağ dengesini bozarak LDL diye adlandırılan 'kötü kolesterol' düzeyini arttırması olduğuna, aynı zamanda trans yağların HDL denilen 'iyi kolesterol' düzeyinin azaltarak başta kalp damar rahatsızlıkları olmak üzere sağlığı tehdit ettiğine işaret ediyor
Bilimsel çalışmalarda, trans yağ seviyesi yüksek bireylerde kalp krizi geçirme riskinin üç katına kadar çıktığı ve bu durumun bireylerde daha erken yaşlarda kalp krizine ve daha genç yaşlarda artan ölüm riskine neden olduğu kaydediliyor. Trans yağların obezite, karaciğer yağlanması, metabolik sendrom, diyabet ile alzaymır ve parkinson gibi nörolojik hastalıkların yanı sıra hamilelikte artan düşük riski gibi sorunlara yol açtığı ifade ediliyor.