Cahille Sohbeti Kes!

Abone Ol


Cehalet mutluluk getirir derler, fakat getirdiği şey uyuşukluktur. Ameliyat anında yapılan anestezi gibi
uyuşturur. Farkındalık ise acı verir. Çünkü bir şeyi farkedip öğrendiğinde, artık eski sen değilsindir.
Kabuklu deniz canlılarının büyüdükçe kabuk değiştirmesi gibidir bu durum. İnsan da öğrendikçe,
geliştikçe bir çeşit ruhsal kabuk değiştirir/değiştirmesi gerekir. Misal; üç, dört yaşlarındayken yatağının
altında canavarlar olduğuna inanıyor olman normal karşılanabilir; fakat kırk yaşında hala buna
inanıyorsan psikiyatra gitmen gerekir. Hayatın doğal seyri, insanın gelişimi üzerinedir. Cehalet ise bir nevi
ben burada duracağım demektir. Buraya kadar öğrendiklerim bana yeter, bundan sonra başka bir şey
istemiyorum demektir. Bilgisizlikle karıştırılmasın! Çünkü bilgisizlik öğrenince geçen bir problemdir.
Cehalet ise bilgiyi reddetmektir. İçinde bulunan insana güzel gelen bir uyuşukluk ve anestezi halidir de
diyebiliriz. Fakat insan kendine şunu sormalıdır; acısıyla, tatlısıyla, görerek, hissederek bir hayat yaşamak
mı yoksa anestezi halinde yarı sarhoş zaman geçirmek mi? Hangisine talipseniz öyle yaşarsınız. O yüzden
cehalet mutluluktur diyebilir insan, fakat tercih edilmeli midir? İşte sorgulanması gereken de budur!
Cehalet ile bilgisizliği birbirinden ayırmak gerek. Cahil insan araştırmaz, sorgulamaz ve bilmediğini asla
kabul etmez. Ne yazık ki ülkemizde böylelerinden milyonlarca mevcut. Bilmiyorum diye bir şey
duymazsınız kolay kolay. İşte cehalet tam olarak budur. Tekrar edeyim bilgisizlik ile karıştırılmasın. Çünkü
bilmeyen insan bunu açıkça söyler. Cahil insanlardan ise Bilmemek diye bir şey mi kaldı, Google'a yaz
öğren şeklinde cümleler duyarsınız çoğunlukla. İşte uyuşukluk hali de tam olarak böyledir. Okuduğu
şeyin doğruluğunu sorgulamazlar bile, acaba yanlış olabilir mi diye düşünmezler. Tehlikelidir cahil insan,
bilgisiz insan gibi değildir. İşine geldiği gibi yaşar, kendi çıkarlarına göre inanır ve savunur her ne varsa.
Bu yüzden düşmandır bilgili, kendini geliştirebilmiş insana.
Ülkece cahil yığınların arasında sıkışıp kaldık. Hani derler ya odadaki en zeki insan sensen, yanlış
odadasındır. Bizim durum da böyle. Bazılarınız bu yazdığımından beni egosu yüksek biri olarak
tanımlayabilir. Alakası yok. Ülkenin seviyesi o kadar aşağıda ki birazcık okuyan, sorgulayan herkes
çoğunluktan daha zeki bir konuma geliyor. Fakat bulunduğumuz odayı değiştiremiyoruz, sorun da burada
ve ne yazık ki cahillerin yönetimi altındayız. Gelişimleri oldukça erken zamanlarda durmuş bu yığınların
arasında mücadeleye devam ediyoruz. Bu yüzden ülkedeki gerçekten aydın kişilere, hem üzülüyor hem
de çok saygı duyuyorum. Nasıl çıkacağız bu girdaptan diye sorduğunuzu da duyar gibiyim. Yakın tarih için
bir çözüm var mı çok emin değilim ama ilerisi için umut her zaman var.
Tavsiyem şudur ki: bu içi boş beyinlere bir şeyleri anlatmaya çalışmakla yormayın kendinizi. Çünkü
kendini kapatmış bu oluşumlar, herhangi bir şekilde geri kazanılamaz. Bir nebze ışık görüyorsanız uğraşın
tabii ama emeğinizin çoğunu gelecek nesillere yöneltmeniz daha faydalı olacaktır. Genç dimağlar her ne
kadar bu bilinçsiz yığınların arasında yetişseler de eğitilebilirler. Bu sebeple herkes ulaşabildiği çocuğa,
gence, içerisinde bir nebze olsun ışık kalmış tüm bireylere; içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtulması
için yardım etmekle yükümlüdür. Geleceğimizi kurtarmak için bu hepimizin görevidir!