CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, yaptığı açıklamada, 19 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun gözaltında alınması ve 24 Mart'ta tutuklanmasının Türkiye ekonomisine etkisini değerlendirdi.
Sürecin, iktidarın demokratik yollarla kazanamadığı İstanbul’u yargı sopasıyla ele geçirme arayışının sonucu olduğunu belirten Kış, şunları kaydetti:
“Bu sadece İstanbul ölçekli bir mesele değil, 86 milyonu hedef alan doğrudan halk iradesine karşı yapılmış bir darbedir. Bu darbe sadece hukuku değil, ekonomiyi de yıkmıştır. Saray rejiminin koltuk sevdası, ülkeye bir günde trilyonluk fatura çıkarmıştır. TL’nin değer kaybı, Türkiye’nin dış borcunu yalnızca bir günde 684 milyar TL artırdı. Borsa İstanbul, aynı gün 831 milyar TL değer kaybetti. Dolar kuru 41,4 TL’ye ulaştı, Merkez Bankası ise sadece o gün 10 milyar dolarlık rezerv harcadı. Krizden sonra Merkez Bankası tarafından, halkın kemer sıkma politikasıyla biriktirilen 26 milyar dolar rezervi yakıldı. Bu parayla her bir emekliye 41 bin lira ikramiye verilebilirdi. Ya da bir Osmangazi Köprüsü, bir Yavuz Sultan Selim Köprüsü, bir Atatürk Barajı, üç Avrasya Tüneli yapılır; üstüne emeklilere 787 lira daha ikramiye dağıtılırdı.
Borsa İstanbul'un kaybı: 'Kahramanmaraş depremlerinden ve 15 Temmuz’dan daha büyük'
15 Temmuz darbe girişiminde Borsa İstanbul’un kaybı yüzde 7,1, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde yaşanan kayıp yüzde 11,3. Ancak 19 Mart 2025’te yaşanan yargı darbesinde BIST 100 endeksi sadece birkaç günde yüzde 16 değer kaybetti. Yani bu siyasi müdahale; doğal afetten de askeri darbe girişiminden de daha büyük bir ekonomik yıkım yaratmıştır. Türkiye ekonomisi, bir kişinin siyasi hırsları uğruna çökertilmiştir. Kamu-özel işbirliğiyle yapılan projelere verilen döviz garantileri nedeniyle, kur arttıkça milletin cebinden çıkacak para da artıyor. Dolar 38 liraya çıkınca köprülerin, otoyolların, şehir hastanelerinin maliyeti katlandı. Bu krizin gerçek bedeli, halkın sofrasından, emeklinin maaşından kesilerek ödenecek.
Sadece birkaç saat içinde dövizden yüzde 11 kâr eden ‘şanslı’ kişiler var. Ama bu ülkenin milyonlarca emekçisi, öğrencisi, esnafı aynı süreçte büyük zarar gördü. Yani kazanan yine Saray’a yakın olanlar oldu, kaybedense halk. Hukuk çiğnendi. Borsa çöktü. Kur patladı. Rezervler buharlaştı. Peki kim kazandı? Emekli mi, gençler mi? Kazanan; içeriden bilgiyle döviz alıp satanlar, dolar garantili müteahhitler ve halk iradesinden korkan Saray rejimi oldu. Bu faturayı da ne yazık ki yine millet ödüyor.”