Çin Komünist Partisi' nin 20. Ulusal Kongresi Ekim 2022 sonunda gelecek 5 yılın yol haritasını
açıklarken, özellikle ekonomi öncülüğünde dışa açılmanın vazgeçilmezliği ve önemi vurgulanıyordu…
Güçlü ticaret ülkesi olma amaçlı yapılanmanın hızlandırılarak 'Kuşak ve Yol' tanımıyla 30 yıldır
döşenen alt yapısıyla küreselleşmeyi destekleyen ve besleyen sürecin aynı tempoda sürdürülüp
geliştirileceği, çok yönlü ve istikrarlı uluslararası ekonomik düzenin, ekonomik ve ticari ilişkilerin
korunacağı güçlü biçimde deklare ediliyordu…
Diğer ÇKP Kongrelerinden farklı olarak ilk defa 'sistematik dışa açılma' konsepti ortaya konmakla
kalınmadı aynı Kongre' de sistematik dışa açılmanın çok boyutlu olarak çok daha fazla partnerle
çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesinin önemi ortaya kondu…
Sistematik dışa açılma, Çin'in gelecek dönemde dünyanın ekonomik düzenindeki kural, yönetmelik,
standart ve kriterlerin düzenlenmesine ve ilgili yönetime daha fazla katılacağı anlamına geliyor. Çin,
dünya ekonomik düzenini daha adaletli, eşit ve ortak kazançlı yönde geliştirerek dünya ülkelerine
daha fazla fırsat ve olasılık sağlamaya çalışıyor.
Stratejik gelişme planına ve çizilen yol haritasına dayalı adımları atmak için Çin zaman kaybetmeden
harekete geçiyor.
Xi, ÇKP kongresiyle belki de ömür boyu sürecek liderliğinin bu yeni aşamasında ilk yurt dışı seyahat
için oldukça ilginç bir bölge olarak Ortadoğu' yu ve ondan da ilginç bir ülkeyi Suudi Arabistan' ı
seçiyor..
Xi Jinping' in temasları ve günün sonunda yapılan açıklamalar kurulmakta olan yeni Dünya düzeninde
hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ortaya koyması bakımından tarihi önemde…
Suudi Arabistan veliaht prensi Xi ile el sıkışırken, birlikteliği Çin ile S. Arabistan' ın bugüne kadar
gerçekleşmiş en büyük zirve olarak tanımlıyor…
Bu anlamda gelecek yılları da kapsayan ekonomik iş birliğine dikkat çekerken, gelecekle ilgili Suudi
vizyonuna Çin' in yapacağı katkıların çerçevesini belirleyen çok önemli bir Çin- Suudi Arabistan ittifakı
söz konusu…
Çin gibi devasa bir endüstriyel ve ekonomik varlığa sahip, üstelik küresel ağırlığı gittikçe artan bir
ülkeyle dengeli bir ekonomik ve endüstriyel ortaklık kurmak için Suudi Arabistan'ın Xi Jinping
ziyaretinden çok önce yıllara yayılacak uzun soluklu bir yol haritası ve bu yolculuğu başarıya
ulaştıracak milyarlarca dolarlık kaynak ayırdığı sır değil…
Dünyanın pek çok alanda en büyük üretim ve imalat lideri konumundaki bir Çin ile ortaklığın
gerekliliğini tartışmak, köprülerin altından onca suların aktığı günümüzde artık anlamsız…
Bu açıdan bakıldığında Çin-Suudi Arabistan iş birliğinin ekonomik ve endüstriyel düzeylerde olumlu
yansımaları yanında dünyadaki ekonomik birliktelik unsurlarını çeşitlendirmesi de kaçınılmazdı tanık
olduğumuz 'stratejik ortaklık' güç dengelerinin değişmekte olduğu Ortadoğu eksenli yeni ittifakların
önemli habercisi olarak ta görülebilir, görülmeli…
Sovyetlerin dağılışıyla 1990' ların başında ortaya atılan ve Fukuyama gibi düşünürlerin 'Tarihin
Sonu' olarak tanımladıkları 'Tek Kutuplu Dünya' öngörüsü çoktan çökerken bugün soğuk savaş
döneminin iki kutuplu düzeninden çok daha farklı, çok kutuplu ve çok karmaşık bir yeni düzenin
eşiğindeyiz…
Sovyetler dağılırken küresel sahneye çıkan Çin, aynı dönem başlattığı soluksuz yükselişle
Sovyetlerin boşalttığı alanı hızla doldurmakla kalmadı, aynı zamanda küreselleşmeye ve içe
kapanmacılık yerine dünyaya açılarak ABD' nin kurallarını koyduğu oyun çerçevesinde kalarak ta
küresel güç odağı olunacağını gösterdi…
Her an çökebilecek içe kapanmacı ekonomilerle kabuğuna çekilmenin uzun vadede rejimi ayakta
tutamayacağını görerek çizdi yol haritasını…
Çin' in Afrika ve Asya' da Pakistan Sri Lanka ile başlayan ve soğuk dönemindeki ABD, Sovyetler' in
silahla dayattığı birlikteliklerden farklı olarak ekonomik ortaklıklarla geliştirdiği yeni iş birliği
modeliyle bugün Ortadoğu' ya Suudi Arabistan üzerinden girişi bu perspektifle ele alınmadığı
sürece yeterince anlaşılmayacaktır.
Suudi Arabistan' a gelince…
Öncelikli hedef hem stratejik ortaklıkları çoğaltmaya, ABD başta olmak üzere batıyla bağımlılığın
yerine daha çok ve çeşitli yeni partnerler bulma çabalarını ortaya koyuyor…
Bu kadar da değil…
Vizyon 2030&'un en önemli hedeflerinden biri hiç şüphesiz gelir kaynaklarını çeşitlendirmek, ekonomiyi
büyüterek 19'uncu sıradan ilk 15'e taşımak ve Küresel Rekabet Endeksi'nde 25'inci sıradan ilk 10 ve 39'a
yükseltmek bir başka önemli ve iddialı hedef…
Dünya ve bölge düne göre bambaşka dinamiklere sahne olurken Suudi Arabistan Kralı ile Çin Devlet
Başkanı kapsamlı 'stratejik ortaklık' anlaşmasını imzalarken iki ülkenin 'kazan kazan' pragmatizmiyle
hareket ettikleri gerçeğini görmek lazım…
Başkan Şi anlaşmayı, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Araplarla yapılan en önemli ve
en büyük diplomatik girişim olarak tanımlarken sürecin Suudi Arabistan ile sınırlı kalmayacağını, tüm
Arap ülkeleri ile ülkesi arasındaki ilişkilerin gelişmesi adına tarihi bir an olarak kayda geçirilmesi
gerektiğinin altını çizdi..
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, "Krallık ile Çin arasındaki ilişkiler, uluslararası arenada yaşanan
gelişmeler ve değişimler ışığında sıkı iş birliğinin göstergesidir ve stratejiktir" ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı cinayetiyle çizilen karizmasını yükselen petrol fiyatları ve küresel enerjide Rusya bağımlılığını
gidermeye çalışan petrol ithalatçısı ülkelerin zaafından yararlanarak düzelten ve adeta unutturan
Veliaht Prens Bin Selman ülkesini sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda süreç içinde değiştirip
dönüştürecek restorasyon planını önem kazanan ağırlığın rüzgarıyla yeniden dünyaya anımsatıyor…
Örneğin 2017' de tanıtımını yaptığı o günkü fiyatlarla 500 milyar dolara çıkması ön görülen (bugün o
kentin yaratılması için trilyon dolara yaklaşan kaynak gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız) 'Neom' adı
verilen bu teknoloji ağırlıklı kentin yaratılması, tarihi dönüşüm yolculuğunun kilometre taşlarından
biri…
Neom, robot nüfusunun insan nüfusundan fazla olacağı, uçan drone arabalar, Jurassic Park'ta olduğu
gibi robot dinozorlar, yağmur yağdıran yapay bulutlar, hologram öğretmenler ve aydınlatma için
gökyüzünde konumlanacak dev bir yapay Ay ile, Neom bilimkurgu anlamında büyük olasılıkla
dünyanın ilk ve en azından şimdilik tek teknoloji kenti olacak…
New York'un yaklaşık 33 katı büyüklüğünde olacağı duyurulan Neom' un inşaat ve bilişim donanımı
bakımından Çin' in katkısı olmadan gerçekleştirilmesi mevcut koşullardan yola çıkarsak olanaksız…