ÇOKLU ZEKA TEORİSİ- 1

Abone Ol

Çoklu Zeka Teorisi, genel olarak zekanın nasıl tanımlanabileceği üzerinde duran, açıklayıcı bir teoridir. Gardner, zeka kavramını, bireyin var olan problemi çözebilme kapasitesi ve ürün ortaya çıkarabilme yetisi olarak tanımlamıştır. Gardner, bu süreci etkileyen pek çok faktörün varlığından bahsetmiştir, bunlara birazdan geleceğiz; ancak özünde, her bireyin belirli şartlar dahilinde (sağlık problemlerinin engelleri dışında), bütün zeka türlerine sahip olarak doğduğunu ileri sürmüştür. Çevresel faktörler, kültür, aile yapısı, ait olunan coğrafya, maddi-manevi imkanlar, genel sosyolojik şartlar, bu zeka türlerinin bir kısmını geliştirirken, bir kısmını pasif konumda bırakabilir ve böylece birey okul çağına geldiğinde çoktan bir zeka kalıbına ayak uydurmuş biçimde karşımıza çıkacaktır.
Her ne kadar Howard Gardner'ın çalışmaları belli çevrelerde ilgi görmüşse de, psikoloji ve genel olarak bilim camiasında fazlasıyla tepki de çekmiştir. Eğitim gibi hemen herkesin hayatında olan bir hak ve bu hakkın en efektif biçimde kullanımının önemini vurgulayan bir teori ortaya atıldı ve elbette farklı cephelerden destekleyen ve karşı çıkan argümanlar sunuldu.
Bu karşıt argümanlardan en büyük ve en ses getirenlerinden ve bilim insanlarının ısrarla sorduklarından birisi, 'zeka' adı verilen tek bir varlıktan bahsetmenin tutarlılığı sorunudur. Robert G. Sternberg ve Michael William Eysenck gibi isimler, bu bahsi geçen teorinin kriterlerinin öznel ve keyfi olduğunu ve muhtemelen başka araştırmalarda farklı kriterlerin kullanılmasının mümkün olduğunu söylemişlerdir. Bitkiler ya da hayvanların aksine, tamamen kontrollü koşullar altında tasarlanamayan ve yetiştirilemeyen biz insanlarda, bir özelliğin kalıtsallığını tahmin etmek için kullanılan yöntemler ve bunların geçerliliği, bu teorideki en temel boşluklardan birisidir. Varsayımlara dayalıdır ve teorinin iddialarının deneylerle gözlemlenmesi neredeyse olanaksızdır. Gardner, bu teorisi için hiçbir test veya öngörü sağlayamamıştır - ki bu durum, onun eleştirilerin odağı olmasını kaçınılmaz kılmıştır. Elde etmek istediği hedefe yönelik, yapay kriterler belirlemekle bile suçlanmıştır.
Yves Richez adlı bilim insanının araştırmaları da teoriye karşı-argüman olarak kabul edilebilir. Richez, zeka kavramının Doğu-Batı çevrelerinde incelenmesi sonucunda yerini farklı terimlerin aldığını belirtmiştir. Çin gibi bir Doğu kültüründe 'zeka' ya da 'varlık' kavramlarının yeri yokken, Atina dolaylarına bakıldığında Platon gibi isimlerin bu terimlerin altını doldurduğu ileri sürülmüştür. Yves Richez, Çin'de Natural Operating Modes (doğal çalışma/işleyiş modları) kavramının, zeka kavramının yerini almış olduğundan bahsetmektedir.
Çoklu zeka teorisinin eleştirel bir incelemesi, daha önce de bahsettiğimiz gibi onu destekleyecek çok az deneye dayalı kanıt olduğunu savunuyor. Ne yazık ki bugüne kadar çoklu zekanın geçerliliğine dair kanıt sunan yayınlanmış hiçbir çalışma yoktur. Yakın zamanda Sternberg ve Allix, alandaki çalışmaları inceleyerek, yayınlanmış hiçbir deneysel doğrulama çalışması olmadığını bildirmiştir.