CUMHURBAŞKANI BU SESİ DUYMALI!

Abone Ol

 TARSUS ÜNİVERSİTESİ BİR YAPILANMANIN AKADEMİK BASAMAĞI İÇİN Mİ KURULDU?

       17 EKİM 2024’te Mersin 2. İdare Mahkemesinin Kararı Ne Olacak?

       Bağlı bulunduğu İl’den, Devletten, kurulmuş Hükümetlerden daima ÜVEY EVLAT MUAMELESİ gören TARSUS yine bir haksızlığın ve kullanılmışlığın acısını çekiyor.

       2007 yılı ve öncesinde yasadaki bir maddeye göre; İlçelerde Üniversite kurulamaz ama bir İlçe’de 4 Fakülte açılmış ise 4 Fakülteyi birleştirerek bir Üniversite kurulabilir, Üniversitesi olan İlçe İL OLABİLİRDİ. 2007 yılında Tarsus Kent Konseyi çatısı altında TARSUS’UN İL OLMASI ÇALIŞTAYINI yapmış, geniş katılımlı bu çalıştay tüm yurtta ses getirmiş ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’e Çalıştayın Sözcü Komisyonu ziyarette bulunmuştu. Bağışlar toplayarak Tarsus’ta Kaymakam Abdulhamit ERGUVAN döneminde 2. Fakülteyi de yaptırmış ve 3. İle 4.’ü de yaptırıp İL YAPILMAYAN TARSUSUMUZU 4 Fakültenin birleşimiyle Üniversitesini kurarak İL yaptırabilme yolunda ilerlemiştik. Tarsus’un tüm kitleleri, kurum ve kuruluşları, ilkokul öğrencilerine varana kadar birlik ve beraberlikle bu çalıştayı sürdürdük. GİZLİ ELLER ses getiren bu çalışmayı öğrenmiş, DÜĞMEYE BASMIŞ ve bu YASAYI kaldırmıştı!

       Tarsus’un İL yapılmaması için YASA DEĞİŞİKLİĞİNE kadar giden gizli ellerin ABD’den yönetildiğini çok iyi biliyoruz. Tarsus’u ve Tarsus Tarihini iyi bilenler emperyalizmin geleceğe yönelik Tarsus üzerinden planları olduğunu da çok iyi bilirler. Birçok Köşe Yazımda bu gerçeği konularına göre işlemiştim.

       BÜROKRASİDE KULLANILAN ŞEHİR; TARSUS

       Bir İlçede 4 Fakülte birleştirilerek 1 Üniversite kurulabilmesi, ardından İlçenin İL Olabilmesi Yasası kalktıktan sonra Tarsuslular büyük bir sesliğe girdi. Sosyal etkinliklerde, Kent Konseyi çalışmalarında dahi heyecan ve çoğulcu katılım sona erdi. Tarsuslular yetkililere karşı güven ve inancını kaybetti…

       Tarsus’a atanan Kaymakamların en az Vali Yardımcılığına yükselmesi, Emniyet Müdürlerinin büyük kentlerin Emniyet Müdürlüğü ve Yardımcılığına veya en yakın İl Emniyet Müdürlüğüne yükselmesi, TSK’da sicil ve rütbe yükselmeleri, tüm devlet kurumlarındaki bürokrasi basamağındaki yükselmelerde Tarsus hep kullanılmıştır. Tarsus’un yüksek nüfusu, yüksek seçmen sayısı ve Türkiye ekonomisine katkı sunan yüksek finanslı ticaretleri Tarsuslu olmayan herkese yarıyor, Tarsus’a ve Tarsusluya hiçbir fayda getirmiyor. Şu an Tarsus’un İl yapıldığını var sayarsak Mersin İli Büyükşehir statüsünden düşer. Çünkü 2 Milyon üzerinde seçmene sahip olan İller Büyükşehir olabilir. Bu anlamda Tarsus’un Tarsus dışındaki her kuruma ve bürokrasiye, iş dünyasına, ekonomiye, göçerlere ve kendi alanlarında bürokraside yükselme bekleyen kişilere daima faydası vardır…

       Bürokrasinin her alanında tüm devlet kurumlarınca kullanılan Tarsus’un, İl yapılmasa da Üniversitesinin açılıp, Üniversitedeki Akademik Bürokraside de kullanılabileceğinin önünü açan Hükümet; kendi içerisindeki bir yapılanmanın etkisi ve esiri altında mıdır? Bilemiyoruz.

       USULSÜZ ATAMALAR

       Sonunda Tarsus Üniversitesi hiç beklenmedik zamanda açılır ama Rektörlüğün Kadrosu USULSÜZ ATANMIŞTIR! Tarsus Akademi Derneği ve Avukatları yapılan usulsüzlükleri ortaya çıkarır. Dava açılır, fakat Yargılama süreci hukuk yasasına uygun ilerlemez. Diğer bir tanımla aslında dava yargılanmıyor, aksine usulsüzlükler Yargıda kabul ediliyor denilebilir. Başka bir tanımla haklı başvuru iddianamesinin Yargılaması değil, Yargıya çarpması, Yargıya toslaması da diyebiliriz…

       ÇELİŞKİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI KARARLARI ve ATAMALARI

       Peki ne yapılabilir? Rektörleri Türkiye’de kim göreve atıyor? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı. O halde Üniversite açıldığında Cumhurbaşkanı Kararıyla rektörlüğe atanmış, kısa süre önce görev yeri Cumhurbaşkanı Kararıyla kapatıldığı halde kendine bağlı kuruma kapalıyken kadrolar açmış ve kadrolara yakınlarını getirmiş, eş olan çiftleri getirmiş, evraklarda ve ıslak imzalarda sahtecilik raporlarla belgelenmiş, tüm bu usulsüzlükleri yapan Rektör TUBİTAK’ın Başkanlığına atanmış. Usulsüzlükleri ortaya çıkaran Tarsus Akademi Derneği davacı olmuş. Dava 17 Ekim’de (iki gün sonra) Mersin 2. İdare Mahkemesinde görülecek. Davanın kararı Türkiye’de Akademik Kadrolaşmanın yanlışlığını ve basitliğini savunur şekilde mi alınacak, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini eğitimde ve bilimde ilerlemede sorgulanacak sonuçla mı alınacak izleyeceğiz. Elbette sorgulanmalı ve usulsüzlükler tüm üniversitelerde temizlenmeli, suçluların görevlerine son verilmeli. Verilmez ise Hükümet atamalarındaki usulsüz kadrolaşmaların baskın ve korkusuz yapılanmaya dönüştüğünü, Yargı içinde de açık destekle kadrolaştığını kendileri ispat etmiş olacak…

       CUMHURBAŞKANININ KARARLARINDA ÇELİŞKİ VAR

       Cumhurbaşkanı bu olayların tüm sürecini, konunun içeriğini ve raporlarını biliyor mu? Biliyorsa neden görev kadrosunu kapattığı yerin rektörünü şimdi TUBİTAK Başkanı yapsın. Burada bir ÇELİŞKİ, bir TEZATLIK var. Cumhurbaşkanı bu şahsın usulsüzce neler yaptığını biliyor mu? Bilseydi rektörlükten almaz mıydı? Bir süre önce Tarsus Üniversitesindeki bir Fakülteyi Cumhurbaşkanı neden kapattı? Kendisine farklı isimler mi veriliyor? Usulsüzlüğün Tarsus Üniversitesine bağlı bir fakülteyi kapatarak temizlediği mi söylendi, neler oldu? Bilseydi TUBİTAK Başkanlığına Devleti, Cumhurbaşkanını takmayan usulsüz kadrolaşma yapan şahsı getirir miydi? Bu soruları sormadan edemiyoruz.

       Türkiye Cumhuriyeti’nde yargı sürecinin artık sağlıklı ve doğru ilerlemediğini de son yıllardaki davalardan, yargılanmamış tutuklamalardan izliyoruz. Peki Akademik anlamda da böyle usulsüzlükler, hak edilmemiş atamalar çoğalırsa Türkiye’yi gelecekte daha vahim bir karanlık beklemiyor mu? Bu başıboşluğun yaptıklarına devlet içinde yapılanma denmez mi? Rektörlerin atamasını yapan Cumhurbaşkanının bu olayı bizzat inceleyerek suçluların yargılanmasında hiçbir taviz verilmemesiyle ilgili kamuoyuna açıklama yapması gerekmez mi?

       Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; olanlardan Cumhurbaşkanının haberi var mıdır? Yoksa Hükümet içinde Cumhurbaşkanını hiç takmayan yeni bir yapılanma mı vardır? Varsa bu yapılanmanın kendi kadrolaşmasını çoğaltması ve bürokraside daha da geniş çapta yükselmesi Türkiye için eğitimde önü alınamaz bir karanlık gelecek yaratmaz mı? Akademik düzeyi eksik olan rektörlük kadroları, rektör olabilme şartları eksik olanların rektör yapılması Türkiye’yi BİLİMDE SIFIRA İNDİRMEZ Mİ? Türkiye’de BİLİMİ TAMAMEN Yok ETMEZ Mİ?

       Her siyasi liderin ve her siyasi partinin yükseliş dönemi olduğu kadar, iniş veya bitiş dönemi vardır. Yaşamını kaybeden insanların arkasından nasıl ki “İYİ İNSANDI” veya KÖTÜ İNSANDI” deniliyorsa; bir Siyasinin ya da Cumhurbaşkanının da aldığı kararlarda “DOĞRU ADAMDI” veya YANLIŞ ADAMDI” denilecektir. Siyasi etik ve ahlaka sahip, makamlarına saygın kararlar alan yetkili insanlar daima iyi anılırlar…

       AKADEMİK LEKEYİ TEMİZLEYİNİZ

       Cumhurbaşkanına sesleniyorum; 1846’ya kadar SANCAK (Vilayet) olan Tarsus, 1846’dan sonra kendine bağlı Adana İlçesi Sancak yapılarak, Adana’ya bağlanmış ve İlçe olmuştur. 1888’de Tarsus Amerikan Koleji ve Fransız Tren Yolu açıldıktan sonra sahildeki İskeleye Mersin adı verilmiş, yurt dışından Rum ağırlıklı göçmenler getirilip, evleri yapılıp desteklenmiş Mersin Deniz Ticareti başlatılmıştır. Tarihi on binlere dayanan Antik Kent Tarsus, tarihin derin sayfalarına gömülmüş ve her alanda yükselmesinin önü kesilmiştir. Adana ve yeni yaratılan Mersin’in arasına plan uygulanarak sıkıştırılmıştır. Sadece nüfus, ekonomi ve iş gücünden faydalanılmıştır. Hiç olmazsa AKP’nin 22 yıllık iktidarlık geçmişinin hatırına haksızlığa uğrayan Tarsus’a artık gerçek anlamda sahip çıkılmasını talep ediyor ve hatırlatıyorum. Tarsus’a her alanda hakkını veriniz. Bu AKADEMİK LEKEYİ temizleyiniz. Yıllarca Üniversite açılmasını bekleyen Tarsuslulara Üniversitede Akademik Kadronun hak edildiği şekilde, usulüne uygun atanmasının ve Tarsus’un İL olmasının önünü açınız…

       CUMHURBAŞKANI BU SESİ DUYMALI!

 

Beyhan BALABAN

Cumhuriyet’in KALEMİ