DAVOS: DÜNYA NELERİ KONUŞUYOR, YA BİZ?

Abone Ol

Uğurola Mersin…

Dünya Ekonomik Forumu (WEF World Ekonomic Forum) 15-19 Ocak 2024 tarihleri arasında 125 ülkeden devlet adamından siyasetçiye, iş dünyasından akademi dünyasına ve sivil toplum dünyasına kadar 3000’e yakın insanın katılımıyla Güvenin Yeniden İnşası teması ile İsviçre’nin Davos kentinde yapıldı.

Katılımcılar, dayanıklılığı ve güvenliği artırmak, ekonomik büyümeyi canlandırmak, iklimi ve doğayı korumak, yenilik ve teknoloji engellerini dengelemek ve işlere, becerilere ve sağlığa yatırım yapmak için yeni fikirler ve girişimler sundular.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dünyanın durumunu iyileştirmeye kendini adamış bağımsız bir uluslararası kuruluş olarak tanıtıyor kendini.

Misyonunda şöyle belirtiliyor: küresel, bölgesel ve sektörel gündemleri şekillendirmek için iş dünyası, siyasi, akademik ve toplumun diğer liderlerini bir araya getirir.

Neden Güvenin Yeniden İnşası?

Bu yılki Dünya Ekonomik Forumunda; gittikçe parçalanan ve kutuplaşan bir dünya ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde, küresel paydaşlar arasında güveni yeniden inşa etmenin ve güçlendirmenin yolları arandı.

Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Borge Brende'ye göre: Forum, yıl boyunca misyon odaklı işbirliğini teşvik eden araştırmaların, ittifakların ve çerçevelerin geliştirilmesine yönelik yapıyı sağlayacak.

Bu yılın teması temel olarak dört kategoriye ayrılıyor:

·         Parçalanmış bir dünyada güvenliği ve işbirliğini sağlamak,

·         Yeni bir çağ için büyüme ve istihdam yaratmak,

·         Ekonomi ve toplum için itici güç olarak yapay zeka,

·         İklim, doğa ve enerji için uzun vadeli bir strateji.

Bunun dışında zirve, küresel liderler arasında tutarlılık, şeffaflık ve hesap verebilirliğin temel ilkelerini yeniden tesis etmenin yanı sıra kolektif eylemliliği yeniden hayata geçirmeyi amaçlıyor. Bu, küresel iş dünyasının, hükümetin ve sivil toplum liderlerinin endüstri, bilim ve toplumdaki teknik gelişmelerden en iyi şekilde yararlanmaları için birlikte çalışmalarına olanak sağlamak üzere aralarındaki görüşmeleri geliştirmeyi amaçlayan bir temel ilkelere dönüş çabasıdır.

Bu bağlamda iş, siyaset, akademi ve sivil toplum dünyasının ve tabii ki basın dünyasının önde gelenleri çeşitli toplantı etkinliklerinde görüşlerini dile getirdiler.

eşitsizlik…

Küresel yoksulluğun azaltılmasına odaklı çalışan bir İngiliz kuruluşu olan OXFAM’ın Geçici İcra Yöneticisi Amitabh Behar DAVOS’ta eşitsizliğe dikkati çekiyor.

Jeopolitik gerilimler, çatışmalar, aşırı hava koşulları ve COVID-19'un ekonomik etkileri de dahil olmak üzere devam eden küresel zorluklar, dünya çapında milyonlarca insanı etkiliyor.

Bu arada dünyanın en zengin ve pek çok varlıklı şirketi daha önce hiç olmadığı kadar refah yaşıyor.

Dünyanın en zengin 5 iş insanı 2020’den beri servetlerini ikiye katladı; 464 milyar dolardan 869 milyar dolara.

Artan bu eşitsizliğin üstesinden gelmek, sömürüyü, ekonomik eşitsizlikleri ve çevresel kaygıları ele alacak sistematik bir değişiklik gerektiriyor.

Şirketler eşitsizliği körüklüyor diyor Behar…

Bu eşitsizlik tesadüf değil.

Milyarder sınıfı, şirketlerinin, diğer herkesin zararına olmasına rağmen kendilerine daha fazla zenginlik sağlamasını sürdürüyor...

Hiçbir şirket ya da birey, ekonomilerimiz ve yaşamlarımız üzerinde bu kadar güce sahip olmamalıdır, açık olmak gerekirse hiç kimse bir milyar dolara sahip olmamalıdır diye noktalıyor görüşlerini.

Doğru söylüyor, mezara mı götüreceksiniz!

YA BİZ…

Kendi içimizde, kendin çal kendin oyna…

Adamlar bir taraftan dünyayı bozuyor öbür taraftan da dünyayı daha iyi duruma getirmek için çabalıyorlar, mı acaba?

Adamlar dediklerim bizim adamlar değil, bizimkiler kendi dünyalarında birbirlerine bağrışıp duruyorlar…

Zengin ülkelerin adamlarına diyorum; bir yandan savaşlar çıkartıyorlar, geliştirdikleri yeni teknoloji silahlarını satıp daha da zenginleşiyorlar…

Öte taraftan salgınlar yayıyorlar, insanlığı kurtarmak için icat ettikleri ilaçları, aşıları satıp daha da zenginleşiyorlar…

Diğer ülkelerin kimler tarafından nasıl yönetileceğine karar verip o ülkelerin varlıklarını sömürüp daha da zengin oluyorlar…

Bir taraftan da yapay zeka, metaverse, teknoloji, dijitalleşme, iklim değişikliği ve daha neler nelerle uğraşıp insanlığı ve dünyayı da kurtarmaya çalışıyorlar.

Biz ise yetersiz, liyakatsiz, çıkarcı siyasetçilerin çıkar ve sen ben kavgaları dövüşleri arasında yoyulup gidiyoruz…

Neden siyasi partilerimiz bir türlü oylarını arttırıp büyüyemiyor?

İktidarı da muhalefeti de, yeni kurulanı da neden büyüyemiyor, bir düşünün…

Haftaya bu konuyu işleyeceğim; fikirlerinizi, önerilerinizi bekliyorum.

Türkiye’de siyasetçileri düzeltemezsek işimiz zor.

GENÇLER…

Nereye aitse orada durmalı insan.

Ait olduğun değerleri terk edip çıkar neredeyse oraya gidersen orada da sen terkedilirsin bir gün.

Bazen de çıkarcı insanlar senin ait olduğun yeri ele geçirip senin orayı terk etmen için zorlarlar, ama direnip orada kal.

Orayı yine de terk etme, bir gün lazım olacaksın oraya.

Hoşça kal Mersin, haftaya yine buradayız…