Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 38.olağan kurultayını yaptı.
Kurultay demokrasiye ve partiye yakışan, demokrasinin kurallarının uygulandığı ve yaşandığı bir kurultay oldu.
“Değişim” sözcüğü kurultayda en fazla kullanılan sözcüktü ve yerinde kullanıldı.
İstenilen değişim güzele, güzele, doğruya, çağdaşlığa ve toplumsal çıkarlara hizmet için yapılırsa güzeldir.
Partide genel başkan, parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu değişti.
Buraya kadar her şey güzel. Fakat asıl değişim bundan sonra olmalı.
Kafa ve zihniyette değişim yapılmalı.
Bunlarda değişim yapılmadan yöneticilerin değişmesi bir işe yaramaz.
Kafa ve zihniyet, anlayış, politikada anlayış değişikliği olmadan her şey eski tas eski hamamdır.
Bu değişim ideolojik değişikliktir.
İdeoloji değişmeden, insanların kafası değişmez.
Adalet ve Kalkınma Partisinin 21 yıldır iktidar olması ve seçimlerdeki başarısının sırrı, insanların kafa yapısını kültürel ve siyasi anlamda amaçlarına uygun doğrultuda değiştirmesindendir.
CHP, bu zamana kadar sürdürdüğü ideolojiyi, başarısızlıkların nedenini masaya yatırmalıdır.
Sosyal demokrasi kavramını evrensel ve ulusal anlamda iyi kavramalıdır.
Sosyal demokrasi ideolojisi, kapitalist düzenin özünü bozmadan, toplumdaki sosyal sınıfların ekonomik ve sosyal hayatta eşitliğini sağlamaktır.
Evrensel ve ulusal anlamda sosyal demokrasi ideolojisini parti kendi içerisinde tartışarak, ülkemiz koşullarında hayata geçirebilecek mi?
Gelir dağılımı adaletsizliğini giderebilecek mi?
Ülkemiz gelir dağılımı adaletsizliğinde zirvelerdedir.
Dünya ülkeleri içerisinde gelir dağılımı adaletsizliğinde üçüncü sıradayız.
Partinin özellikle de yönetici kadroları, parti programını çok iyi kavramalı. Programdaki, emek ve emekçi, tarım politikası, gençlik, eğitim, sağlık, ekonomi, iç ve dış politika iyi kavranmalı ve yerine göre seçmene iyi anlatılmalı.
Seçmeni ilgilendiren konulara öncelik verilmelidir.
Sorunlar anlatılırken çözüm yolları da anlatılmalı.
Kültür düzeyi genel anlamda düşük olan toplumlarda, siyasette dini inançlar ve milliyetçilik çok kullanılır. Bu en ucuz ve bilgi gerektirmeyen politik yöntemdir. Fakat bunlar ne işsizliği, ne yoksulluğu ve açlığı giderir. Tam aksine bunlar üzerinde düşünürken sömürü ve baskılar daha da artar.
Değişim, önce siyasi düşüncenin ideolojik anlamda değişimi başlar.
Değişime karşı çıkmak, sömürünün, geri kalmışlığın, adaletsizliğin, otoriter ve mevcut sistemin devamından yana olmak demektir.
Değişim istemek ise, adalet, demokrasi, ekonomide reformlar, eğitimin çağdaş ve bilimsel olması, kısaca çağa ayak uydurma, uygarlıktan yana olmaktır.
Muhafazakâr ve değişim karşıtlarına sormak gerekir.
Siz kendi insanlarımız için, insanca yaşamayı, uygar olmayı, Dünya’da teknoloji ve bilimde ilerlemesini neden istemiyorsunuz?
Topluma bilim, teknoloji ve çağdaş uygarlığı neden layık görmüyorsunuz?
Bu milletin çağdaşlaşması hakkı değil midir?
Mustafa Kemal Atatürk bunun için neler yapmış hepimiz biliyoruz.
Çağdaş anlamda değişim şart.