Demirel: İyi yaşamak istemeyen bir halkı ben iyi yaşatamam ki

Abone Ol

Uğurola Mersin, uğurola Türkiye…

9. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel çok renkli, ılımlı, hoşgörülü ve zeki bir insandı.

Ülkenin yine sıkıntılı bir dönemi…

Sayın Demirel’e halkın çektiği sıkıntıların çözümü konusunu sorarlar:

Yanıt: İyi yaşamak istemeyen bir halkı ben iyi yaşatamam ki!

Her şeyin izahı bu tümcede saklı…

Bize ışık tutabileceğine inandığım iki Sayın Demirel sözü daha yazacağım:

Milliyetçilik, bir bardak içecek suyu olmayan Urfa’nın, Mardin’in köylerine su götürmektir.

Siyasette kuru inada yer yoktur.

Önce halk iyi yönetilip, iyi yaşamak isteyecek; aksi takdirde halinden hoşnuttur demektir.

Yani halk iyi yaşamak istediğini en azından kullandığı oyla göstermeli…

Bu üç sözü analiz etmeye kalksak sayfalarca yorum yazarız…

İyi yaşamak isteyeceğini sıkı ve etkili bir biçimde göstereceksin…

Bağnaz bir milliyetçilik tutkusuyla değil; ülkene, bölgene, kentine, köyüne, insanlarına getirilen hizmetleri değerlendirip kararını vereceksin.

Bağnazlık nedir derseniz: Bir inanca, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olmaktır.

Kuru inatla davranıp körleşmeyeceksin; güzellikler getirecek olanları görüp kabulleneceksin.

Siyasetçilerin sözlerini, tutumlarını, ilişkilerini çok iyi izleyip değerlendirmeliyiz.

Bize kendileri ve düşündükleri hakkında net bilgiler verir…

İyi yaşamak istiyor muyuz?

O halde bunu isteyelim!

sivil toplum kuruluşları

Nitelikli sivil toplum kuruluşları ülke ve kentlerimizin daha iyi yönetilmesi, daha elverişli yaşam koşullarına kavuşulabilmesi açısından çok önemli kurumlardır.

Bu cumartesi (10/02/2024) sabah Mersin İstişare Kulübünün bir toplantısına katıldım.

Mersin İstişare Kulübügösteriş yapmayan, ön plana çıkma tutkusu olmayan, düşüncelerini ve isteklerini özgürce belirtip ilgililerin değerlendirmesi amacını güden samimi ve tutarlı bir grup.

Bu grubun kurucusu Ferudun Gündüz ve arkadaşları uzun süredir bu nitelikli, gerçekten çok iyi fikirlerin ortaya konduğu toplantıları sürdürüyorlar.

Kısa arlıklarla yapılan bu nitelikli toplantılara ben de uzun süredir katılıyorum.

Şu seçim sürecinde belediye başkan adayları bu kulübün toplantılarına katılıp dağarcıklarına yeni fikir ve bilgiler alabilirler.

Bu haftaki istişare toplantısının konusu Kentlerin Markalaşmasıve Konuşmacısı Çukurova ÜniversitesindenProf. Dr. Mehmet Cihan Yavuz’du.

Ferudun Gündüz yıllar önce Marka Kent Mersin konulugeniş katılımlı bir çalıştay düzenlemişti.

Ne yazık ki Mersin’de proje başkasından gelirse kimseler sahiplenmiyor ve projeyi ortaya koyan insanlar hayal kırıklığı içinde vazgeçiyor.

Ama belli ki bu projeyi ortaya koyan Ferudun Gündüz vazgeçmemiş, kafa yapısı uygun yöneticilerin sahipleneceği umudunu sürdürüyor.

Bence doğru yapıyor; Marka Kent Mersin projesi yeniden ayağa kaldırılmalı.

Bu istişare toplantısında Sayın Prof. Dr. Mehmet Cihan Yavuz’un yaptığı sunum bu konuda hem akademisyen hem de uygulamacı olduğunu ortaya koydu.

Bu toplantıda planlamanın önemini tüm katılımcılar belirttiler.

Planlamasız hiçbir şey başarıya ulaşmıyor.

Athena Grubunun bir şarkısı var ya; Kafama Göre!

Not: Nisan ayında iki yaşına girecek torunum Nil bu şarkıyı çok sever.

Kafa nereye ben oraya!

Aklıma şöyle bir şey geldi, hadi bunu yapalım…

İşler kentin gereksinimlerine ve geleceğine yönelik bütüncül bir planlama yapılıp bu planlamaya uyularak yürütülmeli.

Mersin İstişare Kulübünün bir başka konuğu daha vardı:

Yenişehir Belediyesinin mevcut Belediye Başkanı aynı zamanda CHP Yenişehir Belediyesi Başkan adayı Sayın Abdullah Özyiğit.

Tabii konuk belediye başkanı olunca, konuşulan konu da genelde kentin çarpık imarlaşması ve betonlaşması oldu.

Tabii çarpık imarlaşma ve betonlaşma çok eskilere dayandığı için yeni belediye başkanlarının en önemli uğraş konusu kentlerin bütünsel bir kentsel dönüşüm planlanması olacak…

Bu mesajı Sayın Özyiğit konuşmasında verdi.

Görünen o ki; daha da iyi yaşanabilir bir Yenişehir Planı var çantasında ve aklında.

Sayın Özyiğit geniş katılımlı bir çalıştayla oluşturdukları 2030 Akıllı Yenişehir Stratejik Planı ile ilgili kısa bilgiler de verdi.

https://akilli.yenisehir.bel.tr/ Web adresinden ulaşabileceğiniz bu stratejik planı ayrıntılı olarak inceleyemedim henüz, ama inceleyip bu köşede değerlendirmelerimi yansıtacağım.

Planın giriş bölümünde Sayın Özyiğit amacı belirtmiş:

·         Stratejik Plan,Yenişehir Halkının refahı, şehrin sürdürülebilirliği ve daha yaşanabilir bir geleceği temel amaçlar belirlenip hazırlanmış.

·         Teknolojik araçların daha etkin kullanılmasıyla şehir hizmetlerinin daha verimli bir şekilde sunulmasını sağlamak.

·         Modern teknolojilerinkent yönetimine entegre edilmesiyle trafik yönetimi, enerji kullanımı, çevre yönetimi gibi alanlarda yapılacak iyileştirmelerin şehir yaşamını olumlu yönde etkilemesi.

Belediye başkanları toplumun gereksinimlerini, taleplerini ve kentin geleceğini değerlendirip kendisinin ve ekibinin vizyonlarını da katarakplanlar yapmalıdır.

YEREL YÖNETİCİLER ÇOK ÖNEMLİ…

İyi yaşamak, daha da iyi yaşamak isteyen insanlar seçecekleri yöneticileri iyi incelemeli…

Günlük yaşamlarında ne gibi kolaylıklar sağlayacaklar, kent kaynaklarını adil kullanacaklar mı, kentin kuzeyi-güneyi ve doğusu-batısı aynı kalitede hizmet alabilecek mi, gelecekte kenti nereye götürecekler?

Bunlar adayların konuşmalarında, billboardlarda, davranışlarında, kimlerle birlikte olduklarında, ortaya koydukları projelerde saklı.

Oluşturdukları kadroları da, seçimlere birlikte girdikleri meclis üyelerini de iyi incele…

İyi yaşamak istiyorsan, Sayın Demirel’in İyi yaşamak istemeyen bir halkı ben iyi yaşatamam kisözünü anımsa…

Göster iyi yaşamak istediğini, siyasetçi seni mutlu etmek zorunda; sen onu değil!

GENÇLERE…

Sayın Demirel’in bir başka sözünü de gençlere anımsatmak istedim:

Meclis Milleti temsil ediyor, suç varsa halkındır.

Yani suç bizim, çok doğru bir tespit.

Bizi iyi yönetmeyenleri, kaynaklarımızı çar çur edenleri, adaletsizliği yapanları, halkı fukaralaştıranları biz seçip göreve getiriyoruz sonuçta…

Gençler, bugün ülkemizdeki ortam sizi mutlu etmiyorsa, bırakın gelecek endişesini ertesi günün gelmesi bile sizi endişelendiriyorsa…

Biliniz ki suçlusu biz sizlerin büyükleriyiz…

Biz kuru bir inatla körü körüne yöneticilerimizi seçmişiz, onları etkileyip yönlendirememişiz.

Siz bu yanlışa düşmeyin, daha iyi yaşamak istediğinizi etkili bir şekilde gösterin.

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…