ABD'nin 1996'da, R T Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü Dışişleri bakanı yapma planı. Ortadoğu'da, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 24 Müslüman ülkenin sınırların değiştirilmesi projesinde R T Erdoğan'a 'Eşbaşkanlık' verilmesi. İsrail'in güvenliği konusunda Türkiye'nin görev üslenmesi. 'Özgür Kürdistan' adı altında 2.İsrail'in kurulması. İslam'ın 'Ilımlı' hale getirilmesi. Dinlerarası diyaloglarla, Kelime-i Şahadet'ten 'Muhammed'en Abduhu ve Resuluhu' kısmının çıkartılması. İslam'ın görece (Mezhep, etnik yapı, tarikatlar, cemaatler) algılanmasının sağlanması. Sevr'in yaşama geçirilme yollarının açılması. (Özgür ya da Büyük Kürdistan-Ermenistan-Pontus Rum-Ve aslında Ankara ve çevresinin 'Türklere' bırakılması planları) Milletin üretimden uzaklaştırılarak, bağlı, bağımlı, muhtaç ve aç bırakılması. (Nedense Lord Curzon geldi aklıma… Bir gün paraya gereksinim duyacağımızı ve kendilerine el açacağımızı söylemişti sanırım…) Halkın, 'Tüketim toplumu' haline getirilerek sorumsuzlaştırılması ve 'El açmanın' doğal karşılanması gerektiği derslerinin verilmesi. Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin artık ESKİ olduğunu, YENİ Türkiye konusunda ikna yöntemlerinin hızlandırılması. Karen Fogg'un 'Tarihinden koparmalıyız…' talimatına uygun olarak tarihimizde; katliamcı olduğumuz, soykırım yaptığımız, tarihimizle yüzleşmemiz gerektiği seslerinin yaygınlaştırılması. Mustafa Fehmi Kubilayların baş verdiği Cumhuriyet karşısında 'Şeriat isteriz!' feryat akislerinin bugünlere taşınması. (Anaokullarında kız çocuklarına türban, zorunlu din derslerinin 1. sınıflara indirilmesi, kız ve erkek çocuklarının ayrı okullarda okutulması talepleri…) Çalmanın, yolsuzluk yapmanın, hak yemenin, rüşvetin değişik tanımlamalarla sindirilmeye çalışılması, çalıştırılması.( Hediye aldım, parasını nakit olarak ödedim, çocuğumun düğününde gelen altınlarla zengin oldum…) Birlikte yürünen yollarda, paylaşım kavgasıyla başlayan sürtüşmelerin doğal olduğu kanısının verilmesi. (ÖSYM ve KPSS'de 'Sorular çalındı' dendiğinde ÖSYM Başkanı Ali Demir'i canı gibi koruyanlar şimdi, 'Sorular çalındı, biliyoruz…' diyebiliyor ve halkla alay ediyorlar…) 'Terör' ihraç eden ve 'Sıfır komşu' bir ülke durumuna getirilmenin dayanılmaz ağırlığının yaşatılması. Neden yazıyorum ki bunları? Bilmeyen var mı? Sesler, hepsi 'Doğrudur, yaşıyoruz' demiyor mu? O zaman şöyle soralım; Daha ne kadar sürecek bunlar? Ya da sürmeli? Şimdi de Namık Kemal'i analım: 'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini-Yok mudur kurtaracak baht-ı kare maderini?' 'Var' diyorsak, gösterelim! Ya da en doğrusu; Atatürk'ün Namık Kemal'e verdiği yanıtı anımsayalım! Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini-Bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini 2015 seçimleri yaklaşıyor. 'Var'lığımızla var edelim! * * * 2007'den beridir yazıyorum, Mersin İmece Gazetesi'nde. Geçtiğimiz aylarda el değiştirdi. Devam ediyoruz. 800'ü aşkın köşe yazımın 179 tanesini 'İşte Bu Harita' adlı ilk kitabımda topladım… Şimdi 12 sayfa çıkacak gazetemiz ve 'Pazar' günleri de yayında olacak. Bugün; sahibinden, yazarına, çalışanından gönüllüsüne kadar YEMEKTE birlikte olacağız (Olacaklar- İl dışında olmam nedeniyle ve üzüntüyle olmak üzere katılamıyorum.) Yemekte ben de orada olacağım, düşüncelerimle ve umutlarımla… * * * Nerede kalmıştık?