Yaz mevsiminin sıcağının en çok hissedildiği bölgelerin başında Çukurova gelir.
Kırk dereceyi bulan sıcaklıklar nefes almayı güçleştirir.
Sıcaklar bu derece etkiliyken yaz tatilinde olan çocukların evin dışarısında oynama süreleri azalır. Tabi çocuklarda da dışarıda oynama isteği varsa…
Bebeklikten itibaren, sanal emzik olarak adlandırılan teknolojik aletlerin ve internetin etkisi altına girmeyen pek az çocuk kalmıştır. Bilinçli ebeveynlere sahip olanlar dışında çocuklar bu illüzyonun içinde zaman geçirmektedir. Arkadaş yok, hareket yok, süre sınırı yok…
Bu durum birçok velinin de işine gelmektedir. Ses yok, ağlama yok, rahatsız eden yok, yemek isteyen yok, parka götürme yok, bisikleti takip etme yok, …
Kazan kazan mantığı yani, çocuk sorun çıkarmasın veli de rahat etsin…
Sıcaklardan bahsetmiştik. Sıcakların etkisinden bizleri kurtaran yine bir teknolojik alettir.
Klimalar sayesinde yaşam kalitemizi arttırmaktayız.
Bu tezat durum karşısında Christian Lous Lange'in de söylediği: “Teknoloji faydalı bir hizmetkar, tehlikeli bir hükümdardır” sözü aklıma gelir.
Klimalardan bahsederken, aşırı kullanımdan kaynaklı elektrik kesintileriyle de karşılaşmaktayız. Bu kesintilerden biri mi başka bir nedenden mi bilinmez ama kesintilerden biriyle geçtiğimiz günlerde yayla evimizde karşılaştık. Sabah 09:00 ile 17:00 arasında yaşanılan kesinti, aile içerisinde beklenilenin dışında bir etki yarattı. Her sabah uyanır uyanmaz internet telaşına düşen bizler o gün boyu bu telaştan uzak yaşadık. Sohbet eşliğinde güzel bir kahvaltı, ardından okuma ve ders çalışma etkinliği gerçekleştirdik. Sonrasında çocuklarımız dedeleriyle birlikte toprak işleri ile uğraştılar. Böğürtlen topladılar. Bu işlerden sonra bisiklete bindiler. Ekmek almaya fırına gittiler.
Aslında normal olan bu durum, bizlere olağan dışı gibi geldi. Yani elektrik kesintisinden ailece mutlu olduk.
Anlattığım örnek olay ile vermek istediğim mesaj açıktır. Çocuklarımızın teknolojik aletlere bakma süresi ebeveynlerinin yüzüne bakma süresini geçiyor ise artık ebeveynleri internettekiler olmuş demektir. Bağımlılık derecesine yaklaşan bu durumdan uzaklaşmanın yolu ise aile içi iletişime arttırmak ve ailece etkinlikler içinde yer almaktır.
Değer verdiğimiz, gözümüz gibi sakındığımız çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel gelişiminin sağlıklı ilerlemesi için onlarla vakit geçirmeye onlara rol model olmaya önem vermek gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki:
‘Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğindir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı ve faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirmek lüzumuna inansınlar!’ (M.K.ATATÜRK)