Elektrikli otomobiller ve gelecek yüzyıl…

Abone Ol

Geçtiğimiz hafta Türkiye’ de özellikle de ekonomi alanında en çok konuşulan konuların başında petrol ve ürünleri alanındaki dünyanın en büyük şirketlerinden İngiliz BP (British petrochemical corporation) Türkiye’ deki akaryakıt istasyonlarıyla 700’ den fazla istasyonunu bir başka dağıtım şirketi Petrol Ofisi’ ne satması geliyordu…

Her ne kadar geniş kesimleri ilgilendiren istasyonların el değiştirmesi haber olarak öne çıksa da BP’ nin sadece istasyonları değil, ortağı olduğu Mersin’ deki ATAŞ depolama tesisindeki hisselerini de satması ve Türkiye’ yi tümüyle terk etmesi oldukça önemli gelişme…

Petrolün otomobillerde ciddi biçimde kullanılmaya başlandığı 1912’ den beri Osmanlı İmparatorluğu ile başlayan (İlk dönem Anglo-Persian Oil Company ile başlayacak ve 1957’ de BP Petrolleri A.Ş adını alacak) ve Türkiye’ de süren 111 yıllık bir geçmişe sahip şirket söz konusuysa sahneden çekilme daha da ilginç hale geliyor…

BP’ nin daha doğru ifadeyle BP’ nin kurucu ortağı olduğu ATAŞ Rafinerisi üzerinden genç Mersin’e ve kent ekonomisine de 65 yıla varan çok önemli etkileri söz konusu…

1958’ de yapımına başlanan ve 1962’ de rafineri olarak hizmet vermeye başlayan ATAŞ her ne kadar 2004 yılında rafineri olarak faaliyetini sonlandırsa da, 600 bin metreküpe varan depolama kapasitesiyle, Türkiye’ nin önemli bölümüne akaryakıt tedarik eden ve denizle bağlantısı nedeniyle ithalat/ihracat operasyonlarının yapıldığı önemli bir stratejik üs konumunda…

İngilizlerin tüm dünyada etkili olan petrol üretim, işleme ve dağıtımındaki amiral gemisi Türkiye gibi bir ülkeyi terk ediyorsa bu üzerinde durulması gereken önemli bir gelişme…

BP’ nin Türkiye operasyonlarına son verişi farklı mecralarda değişik gerekçelere dayandırılıp, yorumlara konu edilse de, yaşananların temelinde diğer yabancı yatırımcıların gidişinden çok farklı nedenler, dinamikler söz konusu…

Örneğin BP dağıtım ve depolama sektörlerinden çekildi ama Azeri petrolünü Ceyhan Terminali’nden dünya pazarlarına ulaştıran BTC Boru Hattındaki yüzde 30,1 lik ortaklığı ve bu hat üzerinden gerçekleştirdiği küresel oyunculuk gücü sürüyor..

Demek ki, BP Türkiye’ den değil, dağıtım işinden çekiliyor…

Peki, neden?

Bunun birkaç nedeni var; örneğin Türkiye’ de akaryakıt dağıtımında kârlılık oranların gittikçe düşmesi ve şirketin son dönemde kazanç bir yana zarar etmeye başladığı iddiaları…

Ancak bu tip dünya çapında şirketler, dönemsel ve konjonktürel etkilerden çok, uzun menzilli stratejilerle hareket ederler..

Demek ki, çok daha önemli ve küresel bir dinamik söz konusu…

Aslında BP’ nin akaryakıt dağıtımından çekilmesi yeni de değil…

Örneğin Yunanistan’ ın iflas ettiği 2009’ da BP, Yunanistan'daki varlıklarını Hellenic Petroleum'a sattı.

10 milyon nüfuslu Yunanistan’ ın yerli şirketi Hellenic Petroleum 1200 istasyona sahip BP’ nin ülkedeki depolama ve dağıtımıyla istasyonlarını 359 milyon Euro’ ya devraldı ve böylece Yunanistan’ ın en büyük dağıtıcısı konumuna geldi.

Türkiye, Yunanistan’ın ardından gelen bölgesel en büyük çekilme aslında…

BP’nin dağıtım işini bırakmasının çok daha önemli ve radikal gerekçesi var..

Çünkü  sektörün tartışılmaz biçimde dünyadaki en büyük oyun kurucularından olan BP, petrol döneminin bitmekte olduğunu görüyor.

 5 bilemediniz 10 yıllık kısa bir zaman diliminin sonunda tüm yollarda elektrikli arabalar olacak…

Dünyanın en önemli otomotiv şirketleri 2025-26’ dan sonra içten yanmalı motorla çalışan araba üretimlerini durduracaklarını açıkladılar.

Örneğin BMW, Münih’teki ana fabrikasında artık içten yanmalı motorlar üretmeyeceğini, 2026’ dan itibaren de tümüyle elektrikli araç üretimine geçeceğini duyururken tesisteki 1200 çalışanını şirketin başka lokasyonlarında ve farklı alanlarda değerlendireceğini duyurdu..

Sadece BMW değil, farklı tarihler verseler de ABD’ den Japonya’ ya, Almanya’dan Fransa’ ya otomobil üretiminde söz sahibi olan tüm markalar birkaç yıl arayla ama en geç 10 yıl içinde artık elektrikli araba üretimine geçecek…

Bu durumda akaryakıt alan kimse kalmayacak ki dağıtım sektörü ve istasyon olsun..

On yıl içinde tüm akaryakıt istasyonları kapanacak.

Arazisi iyi konumda olanlar belki inşaat alanı olarak değerlendirilecek ancak bunların dışında kalan istasyonlar para etmeyecek..

Apartman önlerinde, otoparklarda, hatta yerel yönetimlerin aydınlatma armatürleri dibinde aklınıza gelen her yerde elektrik şarj araçları olacak.

Petrol o tarihi dönüşümün sonunda enerji dışı alanlarda kullanılacak.

Petrole olan ihtiyaç çok azalacak. Petrolden başka üretimi olmayan zengin ortadoğu ülkeleri ya paradigma değiştirecek, ya da zenginler alıp başını giderken halkın önemli kesimi tekrar bedevi çadırlarına dönecekler…

Pillerde her gün ortaya çıkan yeni buluşlar ve düşen maliyetler baş döndürücü..

Örneğin 5 yıl önce 1200 dolar olan araba batarya fiyatları Çin’ in dayanılmaz rekabeti sonucu bugün 120 dolara geriledi. Yakında 90 dolarları göreceğimizi söylüyor uzmanlar…

Sadece batarya maliyetleri değil, arabalarda ağırlık yapan kablolar yakında yerlerini fiber kablolara bırakacak. Bu ise hem arabaların daha az enerjiyle daha fazla mesafe kat etmesi hem de daha verimli enerji anlamına geliyor…

Otomotivde görülen ve petrolü devre dışı bırakan dalga, enerjiye dayalı tüm yaşamı kökünden değiştirecek tarihsel bir büyük dönüşümün de habercisi aslında..

O dönüşümün merkezi otoriteye dayalı günümüz devlet modelini nasıl değiştireceği, her hane hatta bireyin bağımsız biçimde kendi elektriğini üreteceği, otonom ulaşım araçlarının tüm bildiğimiz ezberleri bozacağı bir çağın eşiğindeyiz…