Tekrar tekrar izlenen 10 klasik korku filmi
Scream / Çığlık (1996): Harika bir slasher filmi olduğu gibi, harika bir slasher parodisi de olan ve Wes Craven'in korku türüne ait bilgisini tamamen yansıttığı "Çığlık", korku hayranları tarafından anında benimsendi. Film, Woodsboro adlı küçük bir kasabada yaşayanların, sadist bir seri katilin hedefi haline gelmesini anlatıyor. Komedi, gerilim, korku ve hatta hiciv karışımını mükemmel bir şekilde tutturan film, heyecan ve gerilim yaratma konusunda kendisini asla baltalamadan izleyicileri sık sık güldürmeyi de başardı. Birden fazla devam filminin ortaya çıkması pek de şaşırtıcı değildi...
Halloween / Cadılar Bayramı (1978): İlk slasher filmi olduğunu iddia edemese de "Cadılar Bayramı"nın kanlı alt türe öncülük ettiğini, içgüdüsel terör ve sinemanın en ikonik kötü adamlarından biri aracılığıyla ön plana çıktığını çok az kişi inkar edebilir. Dengesiz bir katilin kaçışı ve ardından gelen cinayet çılgınlığı ile John Carpenter'ın meşakkatli katliamı tamamen yeni bir korku filmi türünün yolunu açtı. "Cadılar Bayramı" hala dehşet verici slasher eğlencesinin en büyük örneklerinden biri olarak duruyor ve yeniden izlendiğinde korku faktörünü çok az kaybediyor. Freddy Krueger daha eğlenceli ve Jason Voorhees daha üretken olabilir ama korku avcıları, kalpleri gerçek anlamda dehşet verici bir slasher gösterisini arzuladığında her zaman Michael Myers'ı ve Cadılar Bayramı'nı yeniden ziyaret ediyor...
Jaws (1975): Neredeyse 50 yıl sonra bile "Jaws"ın hala gişe rekorları kıran korku filmlerinin zirvesi olarak durması, Steven Spielberg'in ustalığının bir kanıtıdır. Film, New England'daki küçük bir turizm kasabasının polis şefinin, plaj ziyaretçilerine zarar veren dev bir köpekbalığını avlamak için sağlam bir gemi kaptanı ve bir bilim insanıyla denize açılmasını anlatıyor. Kalp atışlarını hızlandıran dehşetin vücut bulmuş hali, Spielberg'in gerilim yaratma yeteneği, John Williams'ın zamansız bir korku klasiği için yapılmış korkunç film müziğiyle birleşiyor. "Jaws" her şeyiyle türün tartışmasız ikonu olan, sonsuza kadar yeniden izlenebilir bir korku filmi.
Scream / Çığlık (2020): Hem bir devam filmi hem de reboot olan "Çığlık" serinin Wes Craven tarafından yönetilmeyen ilk filmiydi. James Vanderbilt ve Guy Busick tarafından yazılan, Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett tarafından yönetilen film yeni nesil oyuncular ve serinin ikonik yüzlerinin geri dönüşüyle hayranlardan geçer not aldı ve hemen 6. filme de yeşil ışık yakıldı. Yeni nesil korku hayranlarını da ikonik seriyle tanıştıran filmin şimdiden tekrar tekrar izlenen korku filmleri arasına girmesi başarısını kanıtlıyor.
Midsommar / Ritüel (2019): Ari Aster'in "Midsommar"ı parlak güneşin altındaki yemyeşil kırların da tüyler ürpertici olabileceğini unutulmaz biçimde kanıtladı. Benzersiz bir atmosferde geçen bir psikolojik gerilim filmi, eğlenceli bir kültürel yaz festivali için İsveç'e giden bir grupla başlar. Ancak burada buldukları şey, ritüelistik işkence yöntemlerine sahip, sapkın, şeytani bir tarikattır. Cesur bir konsept ve iyi geliştirilmiş bir hikaye ile "Midsommar" adeta modern gerilim filmlerine damga vurdu.
The Rocky Horror Picture Show (1975): "The Rocky Horror Picture Show" için hala dünyanın dört bir yanındaki sinemalarda özel gösterimler düzenleniyor ve hayranlar bu gösterimlere kostümlerle katılıp, filmin şarkılarına ve danslarına eşlik ediyorlar. Çılgın ve sınır tanımayan bir müzikal olarak artık kült olmaktan da çıkıp bir fenomen haline gelen filmin bu listede yer alması sürpriz değil...
The Thing / Şey (1982): "The Thing" sadece tüm zamanların en dehşet verici korku filmlerinden biri değil, aynı zamanda türün en eğlenceli filmlerinden biri olarak da duruyor. Film, Antarktika'da şekil değiştiren bir uzaylı tarafından yakalanan küçük bir Amerikalı bilim insanı ekibini konu alıyor. Ekip, kendilerinden önce orada olan Norveçli ekibe yapılan saldırıyı araştırırken artan gerilimden, canavar saldırdığında ortaya çıkan dehşete kadar "The Thing", onu kaç kez izlemiş olursanız olun sürükleyiciliğinden bir şey kaybetmiyor.
The Shining / Cinnet (1980): Artan gerilim, teknik yetenek ve saf dehşetin benzersiz bir birleşimi olan "The Shining" sonsuza kadar yeniden izlenebilir bir korku filmi olarak duruyor. Stephen King'in romanından uyarlanan film, Jack Torrance'ın (Jack Nicholson) sezon sonu bekçisi olarak işe alınmasıyla, kış için uzaktaki Overlook Oteli'ne taşınan bir aileyi konu alıyor.
It / O (2017): Stephen King'in en iyi romanlarından biri olarak kabul edilen "It" 1990’larda bir mini dizi olarak televizyon ekranlarına gelmiş ve Tim Curry’nin performansıyla hafızalara kazınmıştı. Andy Muschietti tarafından yönetilen 2017 yapımı filmde ise bayrağı Bill Skarsgård aldı ve 2020'lu yıllara damga vuran korku filmlerinden biri ortaya çıktı. Film, Maine'in küçük bir kasabasında yaşayan ve okulda dışlanan 7 çocuğu ele alıyor. Onlar bir yandan hayatın getirdiği sorunlarla, bir yandan da ergenlikle uğraşırken, başlarına beklemedikleri bir bela daha açılır. Ürkütücü palyaço Pennywise, bu 7 çocuğa dehşet saçmaya başlar. Artık okuldaki sorunları, verecekleri hayatta kalma mücadelesine oranla bir hayli önemsiz kalacaktır...