Fazla değil mi?

Abone Ol

  

               “Teori, pratikten doğar.” Bu bir gerçekliktir ve esastır.

Bu gerçekliği sanki ve ille de geçmişte olmuş gibi düşünürüz hep. Oysa hâlâ aynı hali yaşamaktayız ve yaşıyoruz.

                Sadece çevremize baktığımızda bile son on yılların bize gösterdiklerinde AYNILIK görmemiz hiç de zor değil.

                AB-D emperyalizminin saldırganlığı göstere göstere olduğu gibi sinsice de süregelmektedir. Yugoslavya, Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve sıradakiler…

                Üçüncü Dünya Savaşı da diyebiliriz. Savaş biçimleri de değişti çünkü. Değişmeyen gerçeklik; emperyalizmin saldırganlığı…

                Dün, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “Terörist” olarak adlandırılanlar bugün yine Birleşmiş Milletler nezdinde saygı görmeye, ağırlanmaya, kabul edilmeye başlandı…

                Dün terör örgütü olarak adlandırılan HTŞ için, bugün “Kâğıt üzerinde öyle olabilir ama somut durumda terörist değiller,” denilebiliyor.

                Her şey hemen her gün değişiyor… Peki devrimci tutum ne olmalı? Uzağı görmek gibi örneğin, akıl ve bilim yolunu kullanmak gibi ya da…Dünya örneklerinden yararlanmaya ne dersiniz?

                Emevî Camii’nde hiç namaz kılınmamış da birileri özlemle ve hasretle kılacakmış gibi söylenmek ya da eyleme geçmek ne ola ki? Yaşamın gerçeklerini görmek için gerekli olan her şey tas tamam ortada.

                Ya, Devlet yönetmenin gereklerini bilmek konusunda ne dersiniz?

Devlet;

                İktidarın karakteri, bilgi ve birikimi, gücü ve yetenekleri,

                Üniversiteleri,

                Kamu kurumları,

Okulları,

Sağlık kurumları,

Güvenlik güçleri ile devlettir.

İli, ilçesi, köyü, mahallesi ve hatta sokakları ile ilgili yönetim anlayışları, elemanları, ekonomisi, dış dünya ilişkileri…

Devlet yönetmek kolay değilmiş demek ki…

Dostunu, düşmanını tanıyacaksın. Tutumunu net biçimde ortaya koyacaksın. Yaşananlardan ders çıkaracaksın. Tekerrür denilen tekrar yanlışına düşmeyeceksin. Savrulan değil, yön veren olacaksın.

Yoksa ne mi olur?

Net; Yok olursun!

ABD, PKK için “Kara gücüm” diyor ve bizi çepeçevre sarıyor.

AB, uzuuuunn zaman vaatli paralar ödeyerek, ülkemizi “Göçmen ülkesi” yapmaya çalışıyor.

Rusya ve İran ile olan dostluklarımız parçalanmaya, yalnızlaştırılmaya ve kendilerine biat ettirilmeye çalışılıyor.

Bağımsız bir ülkeyiz

Topraklarımız bereketli, zenginliklerimiz çok

Üreterek kendimize yettiğimiz gibi dünyada da hatırı sayılır durumda olabiliriz

Yeter ki tekrarlara düşmeyelim.

Bu kadar tekrar artık fazla değil mi?