AKP iktidarının desteğiyle ülkenin dört bir yanını saran, sağlıktan eğitime, ticarete sızan tarikat ve cemaatler, seküler bir Atatürkçü olan Levent (Özcan Deniz) ve tarikatın içinde yaşayan Meryem’in (Özgü Namal) hikâyesini anlatan “Kızıl Goncalar” dizisinden rahatsız oldu.
İktidara yakın medyanın ardından İsmailağa cemaati, tarikattaki çocukların küçük yaşta evlendirilmesi, kız çocuklarının okula gönderilmemesi ve Kuran kursunda şiddet gibi konuların ele alındığı diziyi hedefe koydu. Cemaatin sosyal medya hesabından “Dinimizi ve dindarlarımızı aşağılamayı gaye edindiği anlaşılan yapımların günümüz medyasında görülebilmesi asla kabul edilemez” paylaşımı yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın kurucusu olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği, diziyi “dindar insanları hedef alan algı operasyonlarının en çarpıcı örneklerinden” olarak tanımladı.
Günlerdir hedef alınmasının ardından RTÜK dizi hakkında inceleme başlattı. Şişli’de dizinin afişine boyalı saldırı düzenlendi. Bir set çalışanı İsmailağa cemaatinin dizi hakkındaki tweetini alıntılayarak “Fatih’te çekim yaptığımız mekânlara giremiyoruz. Afişlerimizin üstü çiziliyor, ekip arkadaşlarımıza saldırılıyor. Gerçekleri anlatmamız bu kadar mı kanınıza dokundu da ilk bölümden ekip olarak can güvenliğimizden endişelenmeye başladık?” ifadelerini kullanırken bir süre sonra paylaşımını sildi. Dizinin setinde güvenlik önlemlerinin artırıldığı belirtildi.
‘KURGU BİR HİKÂYE’
Dizinin yapımcısı Gold Film’in açıklamasında dizinin kurgu olduğu vurgulandı. Açıklamada, “Toplumun farklı kesimlerinden kendi değer yargılarını suiistimal eden kişilerin yıkıcı etkilerini gösterirken diğer yandan farklı dünya görüşleri olan insanların hayatın içinde iyi niyetlerle nasıl ortak bir dil bulabildiklerini resmetmeyi amaçladık. Beğenileri ve eleştirileri dikkate alarak saygıyla izliyor ve maksatlı yorumların takdirini değerli izleyicilerimize bırakıyoruz” ifadelerine yer verildi.
‘KAYGI VERİCİ’
Sinema TV Sendikası Yönetim Kurulu’ndan Cumhuriyet’e yapılan açıklamada tepkilerin kaygı verici olduğunun altı çizildi. “Türkiye televizyonlarının farklı kesimlerden hikâyelere yer verebilmesi, devlet kurumlarının çok sesliliği teşvik edebilmesi gerektiğine” dikkat çekilen açıklamada, “İçeriklerde sansürü ve yapımda yer alan meslektaşlarımızı itibarsızlaştıran, güvenliklerini tehdit eden ortamın önüne geçecek yaklaşım ve yaptırımın olması gerektiğini düşünüyoruz” dendi.
Türkiye’de tarikat ve cemaatlerle paralel toplum inşa edilmeye çalışıldığını söyleyen ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç ise şöyle konuştu: “Suçları ifşa ediliyor. Bundan rahatsızlık, öfke duydular. Kuran kursu sahnesi çok çarpıcıydı. Benzer şeyleri yaşayan binlerce çocuk var. Kuran kursunda, imam hatip okullarında şiddet gören, tacize uğrayan çocuklar var. Tarikat yurtlarında intihar eden gençler, çocuklar var.”
‘RADİKAL ÖRGÜTLENMELER ÜZERİNE DÜŞÜNDÜRÜYOR’
Sosyolog Doç. Dr. Hatice Yaprak Civelek diziye ilişkin, “Toplumun eleştirelliği, yorumlara bakıldığında genel olarak İslami yaşam tarzı ve pratikleri hakkında negatif düşüncelerin artması kaygıları gibi görünmektedir. Yapımda gündeme gelen mesele Allah ile kul arasındaki ilişkiyi ‘düzenleme’ yetkisini kendilerine hak gören örgütlenmelerin varlığı ve ortaya koydukları ‘aracılık’ konusunun, cinsiyet rollerinin ve davranış biçimlerinin ne kadar radikal olduklarının üzerine düşünülmesi gereğidir” dedi.