Geçen yıl 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra bölgede çalışmalar yapan Özkaymak, yaklaşık bir yıllık süre zarfında bölgede 44 binin üzerinde artçı yaşandığını, azalarak da olsa bunların 3-4 yıl devam edeceğinin öngörüldüğünü söyledi.
Bölgede yaptıkları çalışmalarda, depremler nedeniyle 450 kilometreye yakın bir yüzey kırığının oluştuğunu gözlemlediklerini aktaran Özkaymak, şöyle konuştu:
"6 Şubat'taki depremler bize, bilimsel anlamda beklemediğimiz durumları da öğretti. Aynı anda birden fazla fay segmentinin kırıldığını gördük. İlk depremde 4, ikinci depremde 2 fay segmenti kırıldı. Bu segmentlerin aynı anda kırılması da bizim beklediğimiz büyüklüğü de artırdı. Bizim Kahramanmaraş'ta beklediğimiz deprem 7,2-7,3 büyüklüğündeydi, 7,7 ile 7,6 değil. Yine, aynı gün 9 saat arayla iki büyük deprem, bölgedeki yıkımı oldukça artırdı."
"KIRILMAMIŞ OLAN SEGMENTLERİN BU ANLAMDA ARAŞTIRILMASI ÇOK ÖNEMLİ"
Gelecek yıllarda kırılmanın meydana geldiği alanlarda yeni bir kırılma beklemediklerine işaret eden Özkaymak, şunları kaydetti:
"Kırılmamış olan segmentlerin bu anlamda araştırılması çok önemli. Bu yıl 'Türkiye Diri Faylarının Paleosismoloji Projesi' kapsamında Antakya Fayı ile Ölüdeniz Fayı üzerindeki Yesemek, Narlı ile Sakçagöz segmentlerinde araştırmalar yapacağız. Çünkü, bu faylar hakkında günümüzde yeterince veri yok. Bu araştırmaların sonucunda, bu fayların deprem üretme potansiyeline yönelik yeni veriler üreteceğiz. Projede, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir ile Araştırma Görevlisi Dr. Mustafa Softa ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Karabacak ile çalışacağız."
"BİLİNMEYEN FAY ÜZERİNDEKİ KONULARI ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞACAĞIZ"
Özkaymak, sismolojik ve deprem davranışları açısından Hatay ve güney bölgesindeki fayları çok iyi tanımadıklarını dile getirdi.
Ölüdeniz Fayı'nın kuzey kolları üzerinde 1800'lü yıllarda yıkıcı deprem kayıtlarının olduğuna dikkat çeken Özkaymak, şöyle devam etti:
"O depremlerin hangi faylar üzerinde meydana geldiği, şu ana kadar bilinmiyor. Dolayısıyla Antakya'nın güney tarafına yoğunlaşarak bu bilinmeyen fay üzerindeki konuları ortaya çıkarmaya çalışacağız. Çünkü, Antakya'nın güneyinde ve doğusunda gelecek yıllarda 7,3-7,4 ve hatta faylar birlikte kırıldıklarında 7,6-7,7'ye varan büyüklükte deprem üretme potansiyeli olan büyük faylar var. Ölüdeniz Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu'yla Antakya bölgesinde birleşme eğilimi gösteriyor. Güneye doğru da Kızıldeniz ve İsrail'e doğru devam eden çok büyük bir kırık. Bu kırık, Arap ile Afrika plakasının arasındaki tektonik sınırı da oluşturuyor. Antakya Fayı ise güneybatıya doğru devam ederek Kıbrıs Adası güneyinden geçen ve Afrika okyanusal litosferinin Anadolu plakası altına daldığı Kıbrıs yayına bağlanmaktadır."
Özkaymak, Kıbrıs Adası ve doğusundaki bu alanda da özellikle deniz altında yıkıcı deprem ve tsunami oluşturma potansiyeline sahip kırıkların olduğunu sözlerine ekledi.