Asgari Ücret Tespi Komisyonu, asgari ücretin yeniden belirlenmesi için ilk toplantısını gerçekleştirirken; Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Rıdvan Turan da partinin talep ve önerilerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Milyonlarca işçinin asgari ücretin belirlenmesini beklediğini kaydeden Turan, 'Ekonomi Bakanlığı'na Mehmet Şimşek'in, MB Başkanlığı'na Hafize Gaye Erkan'ın getirilmesi ile gömlek değiştiren ekonomi politikalarının muhtevası itibariyle geniş işçi emekçi kesimlerde refah artışı sağlayamayacağını, asgari ücrette neye karar kılınırsa kılınsın refah artışının mümkün olmayacağını hatta mevcudu koruyamayacağını biliyoruz. Türkiye ekonomisi son derece ağır yapısal sorunlarla maluldür' dedi.
'BÜTÇE AÇIĞI YÜZDE 312 ARTTI'
Bu yılın merkezi yönetim bütçesinde öngörülen açığın, deprem ve Emeklilikte Yaşan Takılanlar (EYT) gibi faktörlerle daha da arttığını ve yılın ilk 4 ayındaki bütçe açığının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 312 oranında artarak 264 milyar TL'ye çıktığı kaydeden Turan, faiz giderlerinin de yüzde 95'in üzerine çıktığı hatırlattı.
'CARİ AÇIK FİNANSMANI OLANAKSIZ BİR NOKTADA'
Turan, devamında, 'Cari açık bu yıl 58 milyar dolar ile finansmanı olanaksız bir noktaya taşınmıştır. Bu yıl ödenmesi gereken kısa vadeli borç stoku 200 milyar dolardır. Merkez Bankası'nın iç ve dış borçları ve toplamda bu borçları çevirebilmek için gereken döviz rezervlerinin kuru tutma inadıyla eritilmesi de durumu vahimleştiren bir başka tablodur' ifadelerini kullandı.
'İKTİDARIN POLİTİKALARI İŞÇİLERİ VE YOKSULLARI VURACAK'
AKP iktidarının ekonomi politikalarına işaret eden Turan, şöyle devam etti:
'İktidar sınıfsal tercihleri nedeniyle bütçe açığını kapatmak için para basmaya, vergi gelirlerini artırmaya, cari açığın finansmanı ve borçların çevrilebilmesi için de dış kaynağa yönelmektedir. Bu politikaların bundan evvel olduğu gibi işçi sınıfını ve yoksulları vuracağı, enflasyonu tırmandıracağı, işsizliği arttıracağı, iddiaların aksine gelir dağılımı adaletsizliğini derinleştireceği ortadadır. Bu eksenden asgari ücret tartışmalarına bakıldığında; asgari ücret artışının refah artışını sağlayamayacağını hatta mevcudu koruyamayacağını, kozmetik iyileştirmelerin de kısa sürede enflasyonla geri alınacağını vurgulamak gereklidir. Kaldı ki iktidarın asgari ücret politikası, çalışan nüfusun yarıdan fazlasının asgari ücrete mahkûm olmasına sebep olmaktadır. Her geçen gün de daha çok çalışan da reel ücretlerinin düşmesi ile bu kümeye dahil olmaktadır.'
'O yüzden öncelikli olarak hedefine emekten yana tercihlere sahip bir enflasyonu düşürme hedefini koymayan bir anlayışın asgari ücret üzerinden refah artışı sağlayabilmesi olanaksızdır. Kaldı ki iktidar mahfillerince dillendirilen artış miktarı ile asgari ücretin açlık sınırının altında kalmayı sürdüreceği açıktır' sözleriyle devam eden açıklamada, 'Bu sebeple asgari ücretin, geçen dönem önerdiğimiz 12 bin 500 liralık net asgari ücretin yüzde 30 enflasyon farkıyla en az net 16 bin 250 liraya çıkması gerekmektedir' talebi dile getirildi.