Erzincan İliç’te Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen facianın üzerinden 13 gün geçmesine ragmen göçük altında kalan 9 işçi kurtarılamadı. Facianın 7’inci gününde de arama-kurtarma çalışmaları heyelan riskinden dolayı durdurulmuştu.

İliç’teki işçiler hala göçük altındayken bu sabah Elazığ’da madende bir facia daha yaşandı. Alacakaya’da maden ocağında meydana gelen göçük sonrası 4 işçi toprak altında kaldı. Yapılan arama-kurtarma çalışmaları sonrası tüm işçilerin kurtarıldığı bildirildi.

18 ADLİYEDE EŞ ZAMANLI SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU

Erzincan İliç’te 13 Şubat’ta Çöpler Altın Madeni’nde yaşanan faciayla ilgili sorumlulardan hesap sorulması için bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde, Adana, Artvin, Hatay, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İzmir ve Muğla’nın arasında olduğu 18 farklı adliyede suç duyurusunda bulunuldu.

"20 Yıl İçinde Dünya Nüfusunun %70'i Ciddi Risklerle Karşılaşacak" "20 Yıl İçinde Dünya Nüfusunun %70'i Ciddi Risklerle Karşılaşacak"

“İLİÇ’TE YAŞANANLAR KESİNLİKLE İHMAL SUÇU DEĞİLDİR”

Çağlayan Adliyesi alanında toplanıp basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasında, yaşananın bir ekokırım suçu olduğu belirtilerek “Yaptığımız suç duyurusu ile İliç’te yaşanan, telafisi mümkün olmayan ağır doğa tahribatının, bir çevre felaketi değil ‘ekokırım suçu’ olduğunu vurgulamak isteriz. Ekokırım, doğanın katledilmesi, gelecek kuşakları da etkileyecek şekilde, ağır ve telafisi mümkün olmayan doğa tahribatı, yani ekolojik yıkımdır. Böylesi büyük ölçekte doğa tahribatına sebep olan ‘kasıtlı fiiller’ ise ekokırım suçudur. Bu bağlamda, İliç’te yaşananlar kesinlikle ‘ihmal suçu’ değildir” denildi.

“BU ‘SINIR ÖTESİ DOĞA TAHRİBATI’ GELECEK KUŞAKLARIN SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAM HAKKINI ELLERİNDEN ALMIŞTIR”

İliç’te sınır ötesi doğa tahribatının yaşandığı belirtilirken, doğayı oluşturan tüm unsurların haklarını korumak için yine hukuka güvenildiği belirtildi. Adliye önünde yapılan açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi:

“Öngörüldüğü, uyarıldığı, ölçümlendiği, verileri sunulduğu halde, sonucu bilinerek yapılan bu kasıtlı fiiler, ihmal edildi denilerek geçiştirilemez veya örtbas edilemez. Su döngüsü marifetiyle, Fırat Havzası’nın tamamına yayılmasına uzmanlar tarafından kesin gözüyle bakılan bu ‘sınır ötesi doğa tahribatı’, yani ekolojik yıkım, hava küre, yer küre ve su küreyi, çok ağır ve geniş ölçekte kirletmiş, gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını ellerinden almıştır. Başka bir deyişle, İliç altın madeninden yayılan tehlikeli atıklar, hem coğrafi bakımdan sınır ötesine taşan, hem de o coğrafyada yaşayan tüm canlılığı tehdit eden, ‘devasa ölçekli bir suç mahalli’ haline insan eliyle dönüştürülmüştür.

MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI

Ekokırım suçu günümüzde, dünyanın bildiği, tartıştığı, hem ulusal hem de uluslararası yasalara dahil ettiği bir suçtur. Yaşam alanlarımızı yok eden kişi, kurum, anlayış ve uygulamalara karşı, doğa ve insan türü, bugünkü değerler ve yetersiz hukuki tedbirler düşünüldüğünde savunmasızdır. Bugün olduğu gibi ‘kasten işlenmiş suçlar karşısında hiçbir sorumluluk almayan yetkililer’ çıkmazından kurtulmak ve tıpkı ekosistemin kendisi gibi bütüncül bir bakış açısıyla, canlı veya cansız, doğayı oluşturan tüm unsurların haklarını korumak için yine hukuğa güveniyoruz.

Bu amaçla, sokaktaki yurttaşlardan 28 bin ıslak imza toplayarak sunduğumuz Ekokırım Yasa Teklifinin 5 Ocak 2024 tarihinden beri tüm vekillerin masasında olduğunu buradan duyururuz. Eğer vekiller, gelecekte, İliç gibi büyük ekokırımlardan ülkemizi korumak istiyorlarsa, dünyanın bu konuda aldığı önlemleri yerine getirir ve ekokırımın suç olarak ceza hukumuzda yer alması için gereken Meclis oturumlarını başlatırlar.”

“İLİÇ’TE EKOKIRIM SUÇU İŞLENDİ”

Baş, İliç’te yaşanan facianın bir ekokırım suçu olduğunu ifade etti. İliç’te yaşanan maden faciasının orada yaşayan tüm canlıların hayatını tehlikeye attığını söyleyen Baş, “Bir ekolojik yıkım, tahribat gerçekleşti İliç’te. Bu tahribatı da hale göz göre göre yaptılar. Artık bu gibi şeylerin, doğanın zarar vermenin rahatlıkta kaçınılacak, örtbas edilbilecek bir şey olma sürecinden çıkartılması hukuka, düzenlemelerimize, yönetmeliğimize geçirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“BUNA ARTIK DUR DEMEMİZ GEREKİYOR”

Maden facialara ihmal demenin bunları hafiflettiğini söyleyen Baş, tüm bunların “kasıtlı” olduğunu söyledi:

“İliç’teki yığın liçinin 257 metreye kadar çıktıpğını uzmanlar söylüyor. Bunun en fazla 150 metreye kadar çıkması gerektiğiniz hepimiz biliyoruz. Neden bir şeyi iki kat yukarı çıkarırsın ve neden siyanür yağmurlamasına maruz bırakırsın? Çamur olup kaysın diye mi? Tamamen para hırsı, insan hayatının hiçbir değerinin olmaması, tamamen hukuksuzluğun getirdiği cüret var ortada. Buna artık dur dememiz gerekiyor."

Kaynak: İmece Gazetesi