İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim çalışmaları kapsamında 'Yeşil İstanbul' projesini tanıttı. Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilen proje tanıtım toplantısına İmamoğlu'nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı Volkan Demir ile PM üyeleri Mahir Yüksel ve Berker Esen de katıldı. Konuşmasına, Erzincan İliç’te altın madeninde meydana gelen göçükte toprak altında kalan işçilerin bir an önce kurtarılmasını dileyerek başlayan İmamoğlu, görev sürecinde yaptıkları ve gelecek dönemde yapmak istedikleri projelerden bahsetti. Toplantının sonunda ise Kanal İstanbul projesinin iptali için açılan davaya dair 11’inci İdare Mahkemesinin verdiği kararı açıkladı.
"BU ANLAYIŞIN ÇEVREDEN ANLADIĞI TAM DA BUDUR"
Erzincan İliç’te yaşanan madem kazasına değinerek konuşmasına başlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Gözü yaşlı annelerin acısını paylaşıyorum. Umarım açıklanandan daha büyük bir felaketle karşı karşıya değiliz. Tabii şunu söylemek lazım. Dün yaşanan bu felaket öyle kolayca geçiştirilecek bir olay değil. Kamuoyunun da öğrendiği gibi bu madende oluşan gelişmeler süreci buraya taşıdı. Bu yönüyle yaşanan bu felaketin en üst seviyede sorgulanması şarttır. Madene 31 Aralık 2019 günü kapasite artışı izni verilmiştir. Bu izinle beraber bu iznin ardından madenle ilgili şikayetler çok yoğun bir biçimde artmıştır. Madene kimin izin verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Altında kimin imzası var, hepiniz biliyorsunuz. 2022 yılında Elazığ Milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol, bu madenle ilgili kaygıları ve soruları dile getiren bir önerge vermiştir Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne. Ve önergeye yanıt veren ilgili kişi, altında imzası olan kişi kaygıların haklı olduğunu belirtmiş ve ihmaller zincirini tespit edip para cezası uygulanmıştır. Verilen cezalar madenden kazanılan paranın yanında tam anlamıyla bir hiçtir. Dünkü olayın yarattığı çevre felaketini telafi edecek de hiçbir para yoktur. Paranın kıymetsiz olduğu bir durumdur. 5-6 yıl Çevre Bakanlığı yapanlar ne yazık ki doğal yaşama karşı koruma vazifelerini yerine getirememiştirler. Hatırlayın, inanın o fotoğrafları dün gibi hafızamda daha birkaç yıl önce Gümüşhane'de pervasızca 12 bin yıllık bir buzul gölünü yok edip sonra da dalga geçer gibi ekskavatörlerle, iş aletleriyle, makineleriyle oraya betonarme bir gölet yapmışlardır. Bu arkadaşların ve bu anlayışın çevreden anladığı tam da budur.
“BİZİM MUHAFIZLIĞIMIZ BU ŞEHRE NEFES ALDIRMIŞTIR"
Konuşmasına devam eden İmamoğlu, “Bu zihniyet İstanbul'un doğal yapısını yok edecek Kanal İstanbul projesini de bu kente dayatmıştır, arkasında durmuştur. Önlerine gelen her şeyi çatır çutur imzalamışlardır. Her yıl verilen demeçlerle ‘Bu kanalı yapacağız. Bu İstanbul Türkiye için beka meselesidir. Türkiye'nin geleceğidir’ demişlerdir. Ta ki Son bir yıla kadar. Ne oldu? İstanbul halkının haklı kanal tepkisini tespit ettiler. Ve bunu bildikleri için bu felaket planını, seçim sonrasına bırakıyorlar aklı sıra, kurnazca. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, Ekrem İmamoğlu olarak İstanbul'u ve Marmara Denizi'ni geri dönülemez felaketlere sürükleyecek olan bu talan projesine hep karşı durduk. Durmaya devam edeceğiz. Milletimize biz İstanbul'un muhafızıyız cümlesini kurarken bunu boşuna kurmuyoruz. Bizim muhafızlığımız bu şehre nefes aldırmıştır" dedi.
“ANA DAVALARIMIZIN İDARİ MAHKEMELERDE VE DANIŞTAY'DA SÜRDÜĞÜNÜDE BURADAN BELİRTMEK"
Ekrem İmamoğlu, konuşmasının devamında Kanal İstanbul Projesinin iptali için yapılan başvurusu hakkında bilgiler verdi. İstanbul 11’inci İdare Mahkemesinin kararını açıklayan İmamoğlu, “Dün akşam itibariyle İstanbul 11’inci idare mahkemesi, Kanal İstanbul birinci etap projesine ilişkin yaptığımız 1 bölü 5 bin ve 1 bölü bin ölçekli imar planlarına yaptığımız itirazı karara bağladı. Mahkeme planın getireceği sonuçları şöyle değerlendirdi. Plan payına düşen nüfusun nasıl tespit edildiğinin belirtilmediği nüfus hesabının eksik yapıldığı, donatı alanları için yatırımcı kurum görüşü alınmadığı, plan notlarının niçin değiştirildiğine dair yeterli teknik açıklama olmadığı için hukuka uygun olmadığı ve yani açıkçası planları iptal etti. Bu karar elbette kesin değil. İdare mahkeme kararı olduğu için kararın gerekleri 30 gün içinde yerine getirilmesi istendi. Bu karar Kanal İstanbul meselesinde büyük bir yanlış yapıldığının bir başka yönüyle de hüküm altına alınmasının bir belgesidir. Özellikle ana davalarımızın idari mahkemelerde hem de Danıştay'da sürdüğünü de buradan belirtmek. Bunun sıkı takipçisiyiz" ifadelerini kullandı.