2010 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube’nin müdür, amir ve memurları tarafından sistematik olarak intihara sürüklendikten sonra 28 yaşında hayatına son veren Onur Yaser Can’ın davasında 14 yıl sonra işkenceye yargı yolu göründü.
Onur Yaser Can için açılan sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya göre davada 14 yıl sonra işkenceye yargı yolu göründü. Takipsizlik kararının kaldırılmasıyla Can'ın takip, taciz ve tehdit edilerek intihara sürüklenmesi fiillerini işleyen emniyet görevlilerinin işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlarından yargılanacak.
Yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
“İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi, 05/06/2023 tarihinde verdiği kararla, sanıklar polis amiri H.A. polis memurları M.O., O.Ü. ve Y.B.'nin resmî belgeyi bozmak ve yok etmek suçlarından cezalandırılmalarına hükmetmiş, ancak sanıkların işkence, intihara sürükleme ve cinsel saldırı suçlarından da yargılanmaları talebimiz yönünden değerlendirme yapmayıp dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermişti. Danıştay 2. Dairesi ise 27/03/2024 tarihinde oybirliğiyle verdiği kararda sanık polislerin Onur Yaser Can'a karşı işledikleri işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçları bakımından “kendilerini şaibeden uzak tutacak yeterli izlenimin oluşmadığını” belirtmişti. Bütün bunların akabinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği 22/07/2024 tarihinde verdiği kararla 2011 yılında tanzim edilen ve sanık polislerin işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlarından yargılanmasının önüne geçen “Takipsizlik Kararı”nı kaldırmıştır” denildi.
DEFALARCA DELİLLER SUNULDU
Sanık polislere kalkan olan takipsizlik kararının kaldırılmasına dayanak olan delillerin Onur Yaser Can'ın artık hayatta olmayan anne ve babası Mevlüt ile Hatice Can tarafından yetkili mercilere defaatle sunulduğunun kaydedildiği açıklamada, “Ancak görmezden gelinmiştir. Bugün bu karar ile, Onur Yaser Can'ın işkence, kötü muamele ve cinsel saldırı altında sorgulanması, ifade tutanaklarının tehditle, zorla, birden fazla kez değiştirilmesi ve sonrasındaki 21 günlük süreçte sürekli takip, taciz ve tehdit edilerek intihara sürüklenmesi fiillerini işleyen emniyet görevlilerinin işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlarından yargılanmalarının yolu, bu fiillerin işlendiği 2010 yılından 14 yıl sonra, nihayet açılmıştır. Verilen bu karar, Türkiye'de insan hakları hukukunun gelişiminde, işkenceye ve cezasızlığa karşı verilen mücadelede kritik öneme sahiptir ve emsal teşkil edebilecek niteliktedir. Takipsizlik kararının kaldırılması sonrası hukuki, ahlaki, vicdani her türlü sorumluluk, Onur Yaser Can'ın ölümüne, ailesinin ise yok olmasına neden olanları, adaleti daha fazla geciktirmeden sorgulayacak, yargılayacak olan yetkililerdedir” ifadeleri kullanıldı.
NE OLMUŞTU?
ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’da narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. İfadesinin alınmasının ardından serbest bırakılan Can, iki gün sonra, ‘Tutanaklarda eksiklik olduğu’ gerekçesiyle tekrar 23 Haziran 2010’da karakola çağrıldı. Onur Yaser Can aynı gün intihar etti. İntiharının ardından annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun arka cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz bırakıldığına ilişkin ifadelerin yazılı olduğu bir not buldu.
Anne Hatice Can 2014 yılında intihar etti. Baba Mevlüt Can ise sağlık sorunlarından dolayı 2019 yılında hayatını kaybetti.
Can’ın intiharıyla ilgili yargılamada iki polis, “evrakta sahtecilik” suçlaması ile iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Polisler, ayrı ayrı 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ancak İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dört polis ve bir bilirkişi hakkında daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. İstanbul Valiliği, soruşturma izni vermedi. Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine istinaf mahkemesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı Temmuz 2021’de kaldırdı. Dört polis ve bir bilirkişi hakkındaki yargılamanın ilk duruşması 30 Eylül 2022’de yapılmıştı.