"Kader Bu Olsa Gerek" başlıklı bu yazı, çocukluktan itibaren bireylerin bağımsızlık ile topluma uyum arasında ödediği bedelleri ve bu ikilemin doğurduğu travmaları düşünmeye yönlendiriyor.
İnce, bir çocuğun istemediği halde büyükannesi tarafından okula götürülmesiyle ilgili gözlemlediği olaydan yola çıkarak, toplumun bireylere dayattığı kuralların çocukluktan itibaren nasıl derin bir iz bıraktığını anlatıyor. Çocuğun bağımsız bir birey olarak varlığını sürdürme isteği, toplumun sosyal normlarına göre biçimlenirken, çocuğun içsel isteklerinin nasıl bastırıldığını vurguluyor. Yazar, bu gözlemden hareketle kendi çocukluk anılarına ve çocuk yetiştirme sürecine dair sorgulamalara yöneliyor.
İnce, toplumsal kurallara uyum sağlama çabasının yarattığı travmaların, bireylerin iç dünyasında derin yaralar bıraktığını ifade ediyor. Bu travmaların, nesiller boyu genetik ve epigenetik olarak aktarıldığına, şiddet ve öfke gibi toplumsal sorunların da bu süreçten kaynaklandığına dikkat çekiyor. Yazarın Antik Yunan’daki "Procrustes Söylencesi"ne yaptığı gönderme ile insanlar, topluma uyum sağlama adına zorlanarak, sosyal bir varlık olmanın bedelini ödediklerini anlamlandırıyor.
İnce'nin yazısının son bölümünde, özgür birey olma arzusu ile topluma uyum sağlama zorunluluğu arasındaki bu ikilemin, “kader” olarak nitelendirildiği bir düşünceye varılıyor. Toplumun derin yapısal çelişkilerinin insanın psikolojisinde yarattığı baskının kaçınılmazlığı üzerinde duran yazar, bu durumu insanlığın kadim bir sorunu olarak tanımlıyor. Nedim İnce'nin yazısı, toplumsal uyum ile bireysel özgürlüğün çatışmasının hem tarihsel hem de güncel bir olgu olarak sürdüğüne dikkat çekiyor.
Yeni kitabında daha derin incelemelerle okuyucusuyla buluşacak olan İnce, toplum ve birey ilişkisini, nesiller arası aktarımlarıyla inceleyerek okuyucusunu düşünmeye davet ediyor.