Mersin’in Mut İlçesi’nde uzaklaştırma kararı olan boşanma aşamasındaki kocası tarafından katledilen hemşire Ayfer Kaya için toplanan sağlık emekçileri, “Kadın katliamlarını durdurun! Yaşamak yaşatmak istiyoruz” dedi.
Mersin Tabip Odası, MAHDER (Mersin Aile Hekimleri Derneği), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık İş (Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası), Aile Sağlığı Çalışanları Derneği (Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu), SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası), HEKİMSEN (Hekimsen Hekim Dayanışma ve Yardımlaşma Platformu), Hekim Birliği Sendikası üyeleri katledilen meslektaşları için basın açıklaması yaptı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde yapılan basın açıklamasını üyeler adına Mersin Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Reyhangül Baloğlu okudu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE VURGU YAPTI
Ülkemizde en önemli insan hakkı ihlallerinden ve halk sağlığı sorunlarından birinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri olduğuna vurgu yapan Baloğlu, “25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü”ne yaklaşırken; 23 Ekim 2023 tarihinde Mut’da Hemşire Ayfer Kaya, uzaklaştırma kararı olan boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından, çalıştığı hastanenin yanındaki özel otoparkta vahşice katledildi. Aynı gün Mersin Üniversitesi KYK Yurdu yakınında bir intörn kadın, bir erkek tarafından 6 el ateş edilmesi sonucu ağır yaralandı. Bir bacağı ampüte edildi, diğer bacağında kırıklar mevcut. Şu anda yoğun bakımda hayat mücadelesi veriyor. Görünen odur ki ülkemizde en önemli insan hakkı ihlallerinden ve halk sağlığı sorunlarından biri toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri olmuştur” diye konuştu.
Kadın katliamlarının yükselişte olduğuna dikkat çeken Dr. Baloğlu, “Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan ulusal ve uluslararası hukuksal, kamusal kazanımlarımız, başta İstanbul Sözleşmesi’ne atılan imzanın geri çekilmesi olmak üzere, hem ülkemizde hem de dünyada milliyetçi muhafazakar eril iktidarlar tarafından uygulanması engellenmiş, güçsüzleştirilmeye çalışılmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin etkin şekilde uygulanması değil de kaldırılması devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor. Ataerkinin ürettiği şiddet, kadın düşmanı politikalar, cezasızlık ve korumasızlık ile hayatın her alanında şiddet körüklenmektedir. Ne evde ne iş yerinde ne sokakta şiddette uğramak istemiyoruz. Şiddet sarmalını ortaya çıkaran ve besleyen ekonomik sosyal eril zihniyetli düzenlemeler, artarak devam etmektedir. Bizler ise bu zihniyete karşı dur demeye ve mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
“Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz”
Baloğlu, “Bizler biliyoruz ki sağlıkta şiddet ve kadına yönelik şiddetin kesişim noktası altta yatan eril şiddet ve cezasızlık politikalarınızdır. Şiddet ikliminin, sağlık alanına ve kadına yönelik sonuçları ile yüz yüze kalan biz kadın sağlık çalışanları isyanımızı bugün de haykırmaya devam ediyoruz. Koruyamıyorsunuz, öldürülüyoruz! Aramızdan çekilip alınan kadınların eksikliğinde; ülkemizde kazanımlarımızı geri alma girişimlerimizi sürekli gündemde tutmaya, başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa olmak üzere kazanımlarımızdan geri adım atmayacağız ve mücadelemize devam edeceğiz. Başka kadınları, başka meslektaşlarımızı, başka sağlık emekçilerini kaybetmeye tahammülümüz yok. Bir kişi daha eksilmemek için; Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz! Kadın katliamlarını durdurun, yaşamak yaşatmak istiyoruz!” ifadelerini kullandı.