Gündem

Kadına şiddet önergesi reddedildi

Yeşil Sol Parti'nin kadına yönelik şiddetin araştırılmasına ilişkin önerisi TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Abone Ol

eşil Sol Parti'nin kadına yönelik şiddetin araştırılmasına ilişkin önerisi TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, 'Kadına yönelik şiddet bu ülkenin temel sorunlarından hatta en yakıcı sorunlarından biri olarak devam ediyor. Özellikle yerel ve ulusal basından derlenen bu verilere göre Haziran 2023'te erkekler; en az 25 kadını öldürdü, en az 62 kadına şiddet uyguladı, en az 17 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 7 kadını taciz etti. Bu rakamların hepsi sadece basına yansıyan rakamlar. Bir de yansımayan rakamlar söz konusu' dedi.

Yeşil Sol Parti, 'Kadına yönelik şiddetin araştırılması' için verdiği Meclis araştırma önergesinin TBMM Genel Kurulu'nda bugün görüşülmesi için grup önerisi getirdi. YSP'nin önerisi AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, şunları söyledi:

'KADINA YÖNELİK ŞİDDET BU ÜLKENİN TEMEL SORUNLARINDAN HATTA EN YAKICI SORUNLARINDAN BİRİ OLARAK DEVAM EDİYOR'

'Kadına yönelik şiddet bu ülkenin temel sorunlarından hatta en yakıcı sorunlarından biri olarak devam ediyor. Bianet Gazetesi'nin birkaç verisini paylaşmak istiyorum. Özellikle yerel ve ulusal basından derlenen bu verilere göre Haziran 2023'te erkekler; en az 25 kadını öldürdü, en az 62 kadına şiddet uyguladı, en az 17 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, en az 7 kadını taciz etti. Bu rakamların hepsi sadece basına yansıyan rakamlar. Bir de yansımayan rakamlar söz konusu. İktidarın dili ve kadın politikalarından bahsetmek istiyorum. Özellikle dili, politikaları ve dayattığı toplumsal yaşam koşulları kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerinin artmasındaki en önemli etkenlerden biri olarak duruyor. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuzca çekilme kararı iktidarın politikalarının aslında en çarpıcı ve en can alıcı örneği.

Sözleşmeden çekilme kararından beri 600'den fazla kadın öldürüldü ve 500'e yakın şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Her şeyden önce kararın yayınlanmasının ardından kolluk güçlerinin yasal mevzuatında ortadan kalktığı yönündeki söylem ve davranışları kadınların kolluk güçlerine başvurularında engel oluşturdu. Diyarbakır'da 4 Temmuz günü 22 yaşındaki Kübra Yurt, Sur'daki evinden dördüncü kattan şüpheli bir şekilde düşerek ağır bir şekilde yaralandı. Kübra Yurt boşanma aşamasında bir kadın ve sistematik bir şekilde eşinden şiddet gördüğü kayda geçmiş bir kadın. Kübra şu anda ağır yaralı ve ilk ifadesinde, polise ifade vermek istemediğini çünkü güven duymadığını ifade etti. Eşi tarafından çocuklarıyla tehdit edildiğini ifade etti. Çünkü defalarca gitmiş olduğu halde yaşam hakkı koruma altına alınmamıştı. Eş, polis tarafından ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

'BÜTÜN KADINLARA SESLENMEK İSTİYORUM; 6284 SAYILI KADINI VE AİLEYİ KORUMA KANUNU HALA YÜRÜRLÜKTEDİR'

Bizi dinleyen bütün kadınlara seslenmek istiyorum; 6284 sayılı Kadını ve Aileyi Koruma Kanunu hala yürürlüktedir. Şiddet tehdidi altındaysanız kolluk güçlerine ve kendi illerinizdeki kadın örgütlerine başvurabilirsiniz. Kolluk ve yargı koruma tedbirlerini uygulamak zorundadır. Büyük bir mücadele ve ısrarımız sonucunda Kades uygulamasına Kürtçe dil seçeneği kondu. Artık sadece Kürtçe konuşan kadınlar açısından da Kades kullanılabilir durumda. Kadın örgütlerine yapılan şiddet başvurularında inanılmaz bir artış var. Kolluğa ve yargıya güven zayıflamış ama kadın örgütlerine dairde bir artış söz konusu.

Sözleşmeden çekilme kararı yargı pratiklerinde de cinsiyetçi yaklaşımların yeniden artmasına yol açtı. Kadın ve LGBT artılara yönelik işlenen suç davalarında karar verme süreçleri faillerin lehine olacak bir biçimde uzatılıyor. Yine kadın cinayetlerinden yargılanan faillere ceza indirimi uygulanıyor. Bununla ilgili olarak da Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 33 yaşındaki TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz'ı öldüren Orhan Munis'e, 'kaçmaz evlenme talebini kabul etseydi cinayet işlenmezdi' gerekçesiyle ceza indirimi uygulamış olmasını örnek olarak vermek istiyorum.'

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN YASAL MEVZUATIMIZA TAMAMEN AYKIRI BİR ŞEKİLDE ÇIKILMIŞTIR'

Yeşil Sol Parti'nin önerisi hakkında söz alan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu şunları kaydetti:

'Türkiye, İstanbul Sözleşmesini hazırlayan, sözleşmeye ev sahipliği yapan, herhangi bir çekince koymaksızın imzalayan ve parlamentosundan geçiren ilk ülkedir. 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalanmış ve 2014'te yürürlüğe girmiştir. Kadın cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı 2019- 2020 yıllarında bazı kesimler tarafından sözleşmenin 'Türk toplumuna, örf ve adetlerine uygun olmadığı' iddiası ortaya atılmış ve sözleşme tartışmaya başlanmıştır. 20 Mart 2021 tarihinde bir gece yarısı Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye'nin sözleşmeden çıkacağı ilan edilmiştir. Ardından ikinci bir Cumhurbaşkanı Kararı yayınlanmış ve yürütmeyi durdurma kararının reddedilmesi sonucu 1 Temmuz 2021 tarihi itibariyle Türkiye sözleşmeden imzasını çekmiştir.

İstanbul Sözleşmesi'nden yasal mevzuatımıza tamamen aykırı bir şekilde çıkılmıştır. İstanbul Sözleşmesi temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir sözleşmedir ve normlar hiyerarşisinde kanunların üstünde yer alır. Bu sebeple fesih için parlamento kararı gereken sözleşmeden Cumhurbaşkanı Kararıyla çıkılması hukuka aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşmedir. Sözleşmenin dört temel ilkesi vardır.

'EN TEMEL İNSAN HAKKI OLAN YAŞAMA HAKKI İHLAL EDİLEN KADINLARA YÖNELİK DEVLETİN SORUMLULUKLARI VARDIR'

Kadınları yalnızca aile içerisinde konumlandırmak isteyen ve şiddetle baş başa bırakan hükümet İstanbul Sözleşmesi'nden çıkarak bu zihniyetini tüm dünyaya kanıtlamıştır. Kurucumuz Ulu Önder Atatürk cumhuriyetin ilk yıllarında bir dizi kanun ile toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda Avrupa ülkelerinden önce önemli adımlar atmıştır. Ancak sonrasında yürütülen yanlış politikalar derin bir toplumsal cinsiyet eşitsizliğine sebep olmuştur. Bunun sonucunda ise kadına yönelik şiddet vakaları artmış hatta önlemez bir hal almıştır.

En temel insan hakkı olan yaşama hakkı ihlal edilen kadınlara yönelik devletin sorumlulukları vardır. Kadınlar yönelik her türlü şiddeti önlemek bu konuda etkin politikalar üretmek devletin kurumları arası iş birliğini ve koordinasyonunu sağlamak mevcut yasal düzenlemelerin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktır. Devletin temel görevleri bunlarken ülkemizin cumhurbaşkanı bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmıştır.'

'KADINA YÖNELİK ŞİDDET 21 YILLIK AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE GİDEREK ARTMIŞTIR'

CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış ise şunları söyledi:

'Kadına yönelik şiddet 21 yıllık AKP iktidarı döneminde giderek artmıştır. Biz kadınlar olarak hiç bitmeyen fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddetle karşı karşıyayız. Milletin iradesini yok sayanlar Meclis'i görmezden gelerek anayasamızı ayaklar altına alarak İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede feshettiler. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı sonrası ve beraberinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'unda yürürlükten kaldırılmak istenmesi tartışmaları sonrası; kadın cinayetlerinin failleri cesaretlendirilmiş, İstanbul Sözleşmesinin fesih kararı ile kadına şiddet ve cinayet rakamlarında artışlar gözlemlenmiştir.

Kadın örgütleri tarafından yapılan araştırmalara göre Türkiye'de 2023 yılının ilk 6 ayında 148 kadın öldürüldü. Yine maalesef bundan tam 3 gün öne Mersin ilimizde daha 27 yaşında olan genç bir kadınımız Esra Asena Temir erkek arkadaşı tarafından gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti. Mersin'de son 6 ay içerisinde 3 kadının öldürüldüğü açıklanmıştır. 2020- 2022 arasında 914 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 632 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. 2022 yılında 23 kadın öldürüldüğü anda fail hakkında tedbir kararları olmasına rağmen korunamadı. Öldürüldüğünde tedbir kararı olan kadınların yüzde 50'si boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürüldü.

'MEVCUT SİSTEMDE CEZASIZLIK POLİTİKASI, FAİLLERİN YAKALANMADIĞI, KADIN CİNAYETLERİNİN ÖNÜNÜ AÇAN BİR HALE BÜRÜNDÜ'

Mevcut sistemde cezasızlık politikası, faillerin yakalanmadığı, kadın cinayetlerinin önünü açan bir hale büründü. Cinayetlerdeki artışın sebebi de 'ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' diyen bir bakış açısıdır. İstanbul Sözleşmesi'ni feshedenler, 6284 sayılı yasanın kaldırılmasını ittifak koşulu yapanlar, kadın cinayetlerini teşvik edip cesaretlendirmekten başka bir fayda sağlamamıştır. 28'inci dönem yasama yılı içerisinde kadınlarımızın bizden bir beklentisi var. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin hemen başlatılması gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesi derhal, yeniden yürürlüğe konulmalıdır. Kadına şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler ve Yargıtay'ın da ayrı bir ceza dairesi kurulmalı tüm savcı, hakim ve adli kurumlarda çalışanlar bu konuda özel eğitime tutulmalıdır. Kadınlara şiddet uygulayan şahıslara indirimsiz bir şekilde hukuki yaptırımlar uygulanmalıdır. Kadınlarımız artık adaleti ve güvenliği sosyal medyada aramak durumunda kalmamalıdır.'