Kayyum mu, kayyım mı? (I)

Abone Ol

Hüznün ve ölümün şairi Cahit Sıtkı Tarancı’nın, o çok ünlü Otuz Beş Yaş şiirinin bir dörtlüğünde; “Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!// Her yıl biraz daha benimsediğim.// Ne dönüp duruyor havada kuşlar?//Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?// Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar”? Dizelerinde belirttiği hüznün, hasadın ve bolluk ve bereketin simgesi Eylül ve Ekim aylarını da geride bıraktık. Ekim ayının son haftası tam da Cumhuriyet’in 101’inci yıldönümü şenlikleri ve etkinlikleriyle neşeli ve dingin bir şekilde geçecek derken, aynı günlerde Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in görevinden alınarak yerine İçişleri Bakanınca Kayyım atanması olayı, bu neşe ve dinginliğin üzerine büyük bir gölge düşürdü. Bunun hemen ardından yine, eski kuşakların kış mevsiminin başlangıcı olarak kabul ettikleri Kasım Ayı da başta Mardin olmak üzere Batman illeri ve Şanlıurfa’ya bağlı Halfeti ilçesi Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine yine kayyımlar atanması haberleriyle başladı. Pazartesi sabahı erken saatlerde gerçekleşen bu olay, siyasi alanda sarsıcı oldu. Ve deyim yerindeyse, adı geçen illerde ve bazı toplum kesimleri üzerinde tam bir şok etkisi yarattı. Bunun doğal bir sonucu olarak kamuoyunun gündemi de yoğun bir şekilde yaşanan bu kayyım tartışmalarıyla şekillenmeye başladı. Tabii Türkiye’de son yıllarda sıklıkla görmeye başladığımız belediye yönetimlerine yapılan bu kayyım atamaları, yerel yönetimlerin merkezi yönetim karşısındaki hukuksal, siyasal ve yönetsel konumunu ve yerel demokrasi anlayışının geldiği son aşamayı da gözler önüne serdi. Bu konuların her biri başlı başına önemli birer tartışma konularıdır ama, bu konular hakkında açıklamalara başlamadan önce, bir hukuksal kavram olarak Kayyımlığın doğru kullanım şeklinin ifade edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de kavramın gazetelerde, internet sayfalarında, yazarların kaleme aldığı köşe yazılarında ve televizyon konuşmalarında “kayyım” ya da “kayyum” olarak iki farklı şekilde kullanılmasıdır. Bu durum, çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Bu nedenle öncelikle “Kayyım” sözcüğünün kavramsal anlamda açıklığa kavuşturulması ve karmaşadan arındırılması gerekir. TDK sözlüğünde, aynı zamanda Arapça kökenli bir sözcük olan kayyum sözcüğü iki anlamda kullanmıştır. Kavramın eski kullanımı “cami hademesi” anlamına gelirken, hukuksal açıdan “belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse” olarak tanımlanmıştır. TDK’nın, birbirinden farklı iki sözcüğün anlamlarını tek bir sözcükmüş gibi “kayyum” sözcüğünde birleştirmiş olması, bu konudaki kavramsal karmaşayı artırmıştır. TDV İslâm Ansiklopedisi ise, her iki sözcüğü ayrı ayrı maddeler halinde açıklamıştır. Buna göre, camilerde temizlik görevlisi ve aynı zamanda vakıf mütevellisi anlamında kullanılan terim kayyım, Allah’ın isimlerinden biri olarak kullanılan sözcük ise kayyum’dur. Ansiklopedide yazıldığı gibi, kayyım ve kayyum sözcüklerinin hem anlamları hem de kullanım yerleri farklıdır. “Kayyım” belirli bir malın özellikle bir vakfın yönetilmesi ve belirli bir işin yönetilmesi için atanan kimse anlamlarına gelmekte ve hukuksal bir kavram olarak kullanılmaktadır. Kayyum ise, İslam inancına göre Esmâ-i Hüsnâ’da sayılan Allah’ın 99 isminden biridir. Ve sözcük olarak da “kendi varlığıyla ayakta duran, varlığını sürdürmek için hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olan ve tüm yaratılmışları var eden” anlamlarına gelmektedir. Günümüzde yaşanan, belediye başkanlarının görevden alınmaları nedeniyle tanık olduğumuz söz konusu tartışmalarda kullanılan “kayyım” sözcüğü ise, Efsane Mülkiyemizin yerel yönetimler konusunda tartışmasız bir numaralı otoritesi olan Prof. Dr. Ruşen Keleş hocamız tarafından özetle şu şekilde yorumlanmıştır. “Kayyım sözcüğü, ne 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda ne de 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda kavram olarak geçmemektedir. Nitekim Özel Hukuka tabi gerçek ve tüzel kişiler için kullanılan kayyım kavramın belediyelere yapılan atamalar için kullanılması uygun bulunmamaktadır. Diğer yandan, kayyım atamalarının mahkeme kararlarıyla gerçekleştirilmesi gerekirken, yerel yönetimlerde yapılan atamaların merkezi yönetim tarafından bir mahkeme kararı olmaksızın yapılması da hukuken tartışmalı bir uygulamadır. Kamuoyunda “belediyelere kayyım atanması” olarak ifade edilen durum; “terör ve terör örgütlerine yardım ve yataklık nedeniyle belediye başkanlarının yerine ‘vesayet makamınca’ atama yapılması durumudur.” (Devam edecek)