KENDİNİ DEV AYNASINDA GÖRMEK

Abone Ol

Dilimizde,

'Kendini dev aynasında görmek.'

'Gök görmemiş.'

'Sonradan görme.'

'Burnu büyüdü.'

'Kendini adam oldum sandı.'

'Kendini Kaf Dağında görüyor.'

Deyimlerine oldukça sık rastlarız.

Olanaksızlıklar içerisinde yaşarken, ezilmiş insanların birden daha fazla olanakların olduğu bir ortama geçen insanlarda görülen, içinden geldiği toplumu küçümseyen kişilerdeki değişimi anlatır bu deyimler. Ama olumlu değil, kişilerin olumsuzluklarını anlatır.

Ekonomik, sosyal ve kültürel ezilmişlikten biraz da olsa kurtulduğuna inanan insanlar, geçmişin üzerinde yarattığı aşağılık duygularından kurtulmak isterler. Ama yerleşmiş bu psikolojik durumdan kurtulamazlar. Bunun üzerini kapatmak için kendilerini, oldukları durumdan oldukça farklı, başka bireylerden daha yükseklerde görme hastalığına yakalanırlar. Bu da zaten psikolojik bir rahatsızlıktır.

Tabi ki bu rahatsızlığı asla kabullenmezler.

Başlarlar başkaları hakkında konuşmaya:

'Senin aklın ermez.'

'O cahilin birisi.'

Toplumda taraf olduğunu göklere çıkarırken, karşı olduğu tarafı yerin dibine kadar indirir.

'Yahu o zaten adam olmaz.' Gibi karşısındakini aşağılama söylemlerine devam ederler.

Bunun benzerlerine yaşamın her alanında karşılaşırız.

Son günlerde politika da daha fazla rastlıyoruz.

Her şeyi doğrusunu en iyi kendisinin yapacağına inanıyor ve bunu da açıkça söylüyorlar.

Ama bu yetkiyi alıncaya kadardır. Yetkiyi aldıktan sonra o sözleri söyleyen kişi başkası oluyor. Muhalefette vadettiklerinin ne kadarını iktidar olunca yapıyorlar. Demokratik toplumlarda verilen sözlerin önemli bir bölümü iktidara gelince çoğunlukla yapılır. Yapılmazsa bir sonraki seçimde seçmen hesap sormasını çok güzel bilir.

Zira seçmen bilinçlidir.

Üç kuruş paraya, beş torba çimentoya ihtiyacı yoktur. İşe girme ya da yakınını iş girdirme derdi yoktur. Bu gibi durumlar bizim gibi işsizliğin, çaresizliğin çok, kültür düzeyinin düşük olduğu toplumlarda daha çok görülüyor.

İşe girmek için adamını bulmazsa girmesi mümkün değil.

Ülkemizde siyaset yalanın çok söylenildiği alandır.

Siyasetçi yetkiyi alıncaya kadar her türlü vaadi vermenin ve sözü söylemenin en doğru bir yöntem olduğuna inanıyor.

Fakat yetkiyi aldıktan sonra da kendini dev aynasında görmeye başlıyor.

Asli görevi temsil ettiği toplumun huzur ve refaha kavuşturmak iken, önce kendisi, en yakınları, yakınları derken asıl destek göreceklere sıra gelmeden yetki süresi bitiyor.

Hz Mevlana'nın güzel bir sözü vardır:

'Dervişler uçmaz, onları müritleri uçurur.' Der.

Günümüzde ise politikacıları seçmen yükseltir, onlarda kendilerini herkesten üstün, dev aynasında görmeye başlarlar. Kendisini seçenlere tepeden bakmaya başlarlar.

Bu durum yalınız politikacılarda değil, tolumun bütün kesimlerinde bulunduğu konumdan bir üst konuma sıçrayanların bir çoğunda görülür.