Bu ülkenin en büyük sorunu ne siyaset! Ne ticaret! Ne de başka bir unsur!En büyük sorun medya!
Daha indirgersek gazeteci.
Bu tehlikeyi 90'larda yaşamıştık.
O yıllarda 4. Kuvvet olarak anılan medya, aslında hükümetleri devirecek kadar güçlü, siyasilerle oyuncak gibi oynayacak kadar şımarık bir çocuk gibiydiler.
Yani yargıyı bile etkileyecek kadar 1. Kuvvettiler.
Bunun örneklerini yaşadık.
Aslında hep aldattılar, hep kandırdılar.
Kim bilir! Belki de o yüzden Ak Parti iktidara geldiğinde ilk olarak, bunları hizaya çekip terbiye etti.
Yani dizayn etti.
Terbiye olanlar iktidara teslim oldu.
Üç- beş şımarık, kendini bilmez CHP'ye kaldı.
Belki de Millet İttifakının en büyük handikabı bunlar oldu.
Herkesi, her yeri hala yönetmeye çalışıyorlar.
Kendilerini hem halktan, hem de siyaseten üstün görüyorlar.
Bugünlerde ekranlarda bunu görüyoruz.
Seçimi kaybetmek bu kadar üzmemişti beni, Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı kadar.
Neymiş!
12 gün ortalarda yokmuş!
Ulan densiz Portakal!, saygısız Saymaz!, fütursuz dünü dar, yarını kör Dündar, fitneci hem yanar, hem döner Yanardağ.
O sizler gibi bir günde, bir saatte, bir dakikada değişecek kadar zayıf, karaktersiz değil!
Elbette vicdanı ile hesaplaştı.
Nerede yanlış yaptım diye…
Ve o yanlışı buldu, bugün de yüzünüze haykırdı 'Satılık kalemler' diye.
Çünkü siz pof pofladınız!
Çünkü siz inandırdınız!
Çünkü siz kandırıp, siz aldattınız.
Gerçeği görmesini engellediniz.
O kadar profesyonelsiniz ki!
Şimdi çıkmış ekranlarda saygısızca, terbiyesizce ifadelerle istifaya davet ediyorsunuz.
Aslında sizler muhalefet cephesindeki ajanlarsınız!
Hainsiniz! Kıblesizsiniz!
Sayın Kılıçdaroğlu ' Ben Aleviyim' derken bir mezhebe bağlılıktan ziyade, size yabancı gelecek ama! ' Eline, diline ve beline' sahip olmanın vurgusunu yaptı.
Bunu bile anlamadan eleştirdiniz.
Dün grupta sizi 'satılık kalem' olarak nitelendirdi diye bay portakal hesap sormuş, adamsan açıkla, kim diye…
Bak popülist gazeteci parçası…
Satılmak sadece parayla olmaz!
Bazen ruhunu, bazen vicdanını, bazen duygularını satarsın.
Bak senin gibi ileri gitmiyorum.
Sana tavsiyem sende haddini bil!
İleri gitme.
Sadece sana değil sözüm…
Yukarıda saydığım tüm fırıldak gazetecilere.
Ailesini, çoluk çoğunu yönetemeyenlere.
Haddinizi bilin!
Sayın Kılıçdaroğlu'nun ne olursa olsun, oğlum dediği Ekrem İmamoğlu'nu , karşı karşıya getirip CHP'ye başkan yapmaya çalışmanız sizi ele veriyor bilesiniz.
O bugün vazgeçmiyorsa bil ki sebep sizsiniz.
Sadece siz değil!
Grup toplantısına veda ederken, salya sümük ağlayanlara da gider bu dik duruş.
Hepiniz bilesiniz!
Kılıçdaroğlu'nun bu duruşu artık iktidara değil sizedir, size!
Çünkü yılların devlet bürokratını, dürüst ve namuslu adamını hep yanlış yönlendirdiniz.
Zaten bir daha asla aday olmayacağını, söylemesine rağmen neden kalmak istediğini anlamadıysanız, ben söyleyeyim.
Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini sizlerden kurtarmak.
O yüzden teşkilatları bile kendine bağladı.
Bu saatten sonra artık Kılıçdaroğlu olmayabilir!
Ama hafife aldığınız Kılıçdaroğlu, hemşehrim, toprağım, yakınen tanıdığım değerli ve kıymetli büyüğüm Kılıçdaroğlu, sizi temizlemeden asla ayrılmamalı.
CHP'nin onlarca yıldır iktidar olamamasının tek sebebi hadsiz basın, öngörüsüz CHP'li popülist siyasetçiler yüzünden.
CHP bir gün Kılıçdaroğlusuz iktidar olacak belki!
Ama bilesiniz onlarca yıldır vekil olup, üst düzeyde bulunanlar siz de göremeyeceksiniz.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sizin son kurbanınız olacak.
Çünkü hiç biriniz görmeyecek.
Göremeyecek!
Sonuna kadar, sonsuza kadar Kılıçdaroğlu…