Son yıllarda kızamık vakalarında endişe verici bir artış yaşanıyor. UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2024 yılında Avrupa ve Orta Asya'da toplam 127.350 kızamık vakası rapor edildi. Bu rakam, 2023'e göre iki kat artış gösterirken, 1997'den bu yana en yüksek seviyeye ulaşıldı. Türkiye'de de kızamık vakaları endişe verici seviyelere ulaştı. 2021'de 51 olan vaka sayısı, 2023'te 4.959'a fırladı. Türkiye'de kızamıktan kaynaklı herhangi bir ölüm rapor edilmemiş olsa da uzmanlar, bu verinin gerçek tabloyu yansıtmayabileceğini belirtiyor.
Aşı Karşıtlığı Salgını Nasıl Tetikliyor?
Kızamık vakalarındaki bu dramatik artışta aşı karşıtlığının büyük bir rol oynadığı belirtiliyor. Pandemi döneminde aşılamaya duyulan güvenin sarsılması, kızamık da dahil olmak üzere pek çok hastalığın yeniden ortaya çıkmasına neden oldu.
Aşı Karşıtlığının Kızamık Vakalarına Etkisi
Aşı karşıtlığı nedeniyle kızamık vakalarında ciddi bir artış yaşanıyor. Aşı Oranlarının Düşmesi, kızamık gibi hastalıkların yayılmasını önlemek için toplumun en az %95'inin aşılanmış olması gerektiğini ortaya koyuyor. Ancak bazı bölgelerde bu oran %70’in altına düştü. Ayrıca yanlış bilgi yayılımı, özellikle sosyal medya üzerinden yayılan, bilimsel temeli olmayan iddiaların ebeveynleri aşıdan uzaklaştırdığına dikkat çekiyor. Pandemi sonrası güven kaybı, COVID-19 aşılarıyla ilgili oluşan şüphelerin diğer aşı programlarını da etkilediğini gösteriyor. Bunun yanı sıra dini ve kültürel faktörler, bazı topluluklarda aşı karşıtlığının inançlarla desteklenerek yaygınlaşmasına sebep oluyor.
Dünya Genelinde Aşı Karşıtlığı ve Kızamık Salgınları
Aşı karşıtlığının yaygın olduğu bölgelerde kızamık vakaları hızla artıyor. ABD’de, aşı karşıtlığının etkili olduğu eyaletlerde büyük kızamık salgınları yaşandı. Benzer şekilde Romanya, Bosna-Hersek ve Karadağ gibi ülkelerde aşılanma oranları %70’in altına düştü ve salgınlar hızla yayıldı.
Uzmanlardan Uyarılar ve Çözüm Önerileri
Sağlık uzmanları ve DSÖ, kızamık vakalarının durdurulması için çeşitli önlemler öneriyor. Bunların başında zorunlu aşı politikaları geliyor. Çocukların okula başlamadan önce zorunlu aşı yaptırmaları bazı ülkelerde uygulanıyor. Bunun yanında, yanlış bilgilendirmeyle mücadele kapsamında sosyal medya ve medya organlarında aşılarla ilgili mitlerin çürütülmesi gerektiği vurgulanıyor. Aşıya erişimin artırılması, özellikle dezavantajlı bölgelerde aşılama programlarının yaygınlaştırılmasını içeriyor. Son olarak, hassas gruplarla iletişim kurularak, bilimsel verilerin daha geniş kitlelere aktarılması gerektiği belirtiliyor.