Bilim Teknoloji

'Kızıl Gezegen'de Yaşam Belirtisi

Dünya dışı yaşamla ilgili araştırmalarına devam eden NASA, 'Kızıl Gezegen'deki bir kraterin yakınında yaşam belirtisi olabilecek gaz izleri buldu.

Abone Ol

Uzaylılar var mı? Mars'ta yaşanabilir mi? Tüm bu ve benzeri soruların peşinden koşan bilim insanları Mars'ta yeni izler buldu.

NASA, Mars'ta bir kraterin yakınında Dünya'daki canlılar tarafından üretilen bir gaz tespit etti. Curiosity, Gale Krateri'nden gelen, günün farklı saatlerinde ortaya çıkan ve mevsimsel olarak dalgalanan, bazen normalden 40 kat daha yükseğe ulaşan sabit bir metan akışı tespit etti.

Bilim insanları gazın kaynağının yerin derinliklerinden geldiğine inanıyor. Ekip, metanın katılaşmış tuz altında saklanabileceğini ve yalnızca Mars'ta sıcaklıklar yükseldiğinde veya Curiosity kabuğun üzerinden geçip onu kırdığında dışarı sızabileceğini öne sürdü.

DÜNYA'DA YAŞAMA İŞARET EDİYOR, PEKİ YA MARS'TA?

Bir karbon atomu ve dört hidrojen atomundan oluşan bulunan bu basit molekülün bilim insanlarını heyecanlandırmasının nedeni ise, Dünya'da genellikle yaşamın bir işareti olması.

2012'den beri Mars yüzeyinde dolaşan NASA'nın aracı Curiosity'nin tüm bu süre boyunca bulduğu en şaşırtıcı şey de Gale Krateri'nden gelen sürekli bir metan akışı oldu. Gale Krateri'nde metanın çıktığı nokta, gezegende Curiosity'nin gazı tespit ettiği tek nokta.

Bilim insanları, Mars toprağının koşullarını taklit eden laboratuvar deneylerinde neler olabileceğini simüle ettler. Gezegenin kayalık, tozlu yüzeyinin derinliklerinden 'regolit' olarak bilinen bir madde olan tuzlar kabarcıklar halinde yükselir. Bu tuzlara da perkloratlar denir ve Mars'ta bol miktarda bulunur. Zehirli perkloratlar gezegenin yüzeyinin altında sıkışıp kalan buzda bol miktarda var.

Bu tuzlardan yeterli miktarda regolit içinde biriktiğinde, kumsalda kuruyan kum gibi bir tür kabuk oluştururlar veya demlendikten sonra geride kalan kalan kahve telvesi yığını gibi kalır.

Mars'ta görünen bu gaz, bir tür canlıdan kaynaklanıyor olabilir ya da gezegenin yüzeyinin altındaki, hâlâ bilim insanlarının göremediği jeolojik süreçlerden kaynaklanıyor olabilir.