NOW TV ekranlarında yayınlanan Kızıl Goncalar dizisinin 43. bölümünde geçen bir diyalog, kamuoyunda dikkat çekici bir tartışmanın fitilini ateşledi. Dizide kadınların dini liderliğe —mürşidliğe— yükselebilmesi üzerine yaşanan gerilim sırasında bir karakterin kullandığı “kuyudaki konca” ifadesi, izleyiciler tarafından gerçek hayatta Hizbullah tarafından işkenceyle öldürülen yazar ve kadın hakları savunucusu Konca Kuriş’e yapılan bir gönderme olarak yorumlandı.

Replik, kadınların dini alanda söz sahibi olmasına yönelik itirazlara karşılık olarak, mürşidlik için adı geçen kadın karakterin yakınındaki bir kadın tarafından dile getiriliyor; bu ifade, bastırılmış kadın seslerinin simgesel bir direnişi olarak öne çıkıyor. Bu yönüyle söz yalnızca bir metafor değil, aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanmış acı bir olayın hatırlatılması anlamına da geliyor.

“Bu Cesedin Kuyuya Atıldığını Herkes Bilsin”

Kızıl Goncalar dizisindeki bu gönderme, Hizbullah’ın Konca Kuriş’e yönelik gerçekleştirdiği infazın ardından kamuoyuna gönderdiği bir bildiriyi yeniden gündeme taşıdı. 1999 yılında bazı gazetelere ve emniyet birimlerine gönderilen açıklamada Hizbullah, Kuriş'in kendilerine karşı geldiği için öldürüldüğünü açıkça ilan etmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bu pisliğin cesedi Antep Et Balık Kurumu yanındaki kuyuya atılmıştır. İsteyen gidip İslam düşmanının geride kalanlarını görebilir.”

Bu açıklamanın ardından emniyet güçleri bölgede geniş çaplı arama başlattı. Gaziantep Et ve Balık Kurumu çevresinde 300’ü aşkın kuyu tek tek incelendi. Arama çalışmalarına terörle mücadele, istihbarat, güvenlik, asayiş ve itfaiye ekipleri katıldı. Ancak belirtilen noktada herhangi bir cesede ulaşılamadı. Öte yandan aynı bölgede daha önce, 1998 yılında bir kuyu içerisinde elleri ve ayakları tellerle bağlanmış ve silahla öldürülmüş bir erkek cesedi bulunmuştu.

Konca Kuriş'in cenazesi ise olaydan yaklaşık 1,5 yıl sonra, 23 Ocak 2000’de Konya’da bir hücre evinin bodrum katında bulundu. Ağır işkencelere maruz kaldığı ve bu görüntülerin kayıt altına alındığı ortaya çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, görüntüleri gazetecilere izlettikten sonra Hizbullah'a yönelik operasyonlar hız kazandı.

Konca Kuriş Kimdir?

1961 yılında Mersin’de doğan Konca Kuriş, seküler bir ailede yetişti ancak genç yaşta evlendiği eşi aracılığıyla dindar bir çevreye dahil oldu. Başlangıçta bazı tarikatlara ilgi gösterdi, dini yapıları yakından tanımaya çalıştı. Ancak zamanla kadınların dini alandaki yeri üzerine sorgulamalar yapmaya başladı.

İslami feminizm olarak adlandırılan çizgide görüşler geliştiren Kuriş, yazılarında kadınların ikincilleştirilmesine karşı çıktı. Başörtüsünden miras hukukuna, kadınların namaz kılma şekillerinden sosyal hayatta görünürlüklerine kadar pek çok konuda Kuran’ı merkez alan özgün yorumlar dile getirdi. “Kadınlar pislik değildir”, “Kur’an erkek egemen bakışla tahrif edildi” gibi sözleri dönemin muhafazakâr yapıları tarafından sert tepkiyle karşılandı.

Kuriş, İktibas dergisi gibi yayınlarda yazılar kaleme aldı, televizyon programlarına katıldı ve geniş bir etki alanı oluşturdu. Aynı zamanda kadın sığınma evlerinin kurulması, 4320 sayılı ailenin korunması yasası gibi toplumsal konularda aktif roller üstlendi. Mersin’deki Bağımsız Kadın Derneği bünyesinde çalışmalar yürüttü.

Tehdit Edildi, Uyarıldı, Ama Vazgeçmedi

Çevresi, medyadaki görünürlüğü ve radikal dini yapılara dair eleştirileri nedeniyle Konca Kuriş’i sık sık uyardı. Ancak o, fikirlerini dile getirmekten vazgeçmedi. Yakınları tarafından “gözü kara”, “meraklı”, “yiğit” ve “başkaldıran” olarak tanımlandı. 16 Temmuz 1998 gecesi Mersin’de evinin önünde Hizbullah militanları tarafından kaçırıldı. İşkenceyle öldürüldüğü kesinleştiğinde, geriye Türkiye’nin en karanlık sayfalarından biri daha eklenmişti.

2025 Ramazan Bayramı Tatili Kaç Gün Olacak? 9 Günlük Tatil Mümkün Mü? 2025 Ramazan Bayramı Tatili Kaç Gün Olacak? 9 Günlük Tatil Mümkün Mü?

Dizi, Geçmişle Yüzleşmeyi Gündeme Taşıdı

Kızıl Goncalar dizisinin 43. bölümünde geçen “kuyudaki konca” ifadesi, yalnızca sembolik değil, aynı zamanda tarihsel bir acının yeniden hatırlatılması anlamı taşıyor. Kadınların dini ve toplumsal hayattaki yeri üzerine tartışmaların yeniden alevlendiği günümüzde, Konca Kuriş’in hayatı ve mücadelesi bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Bu replik, yalnızca bir dizideki sahne olmaktan çok, Türkiye’nin toplumsal hafızasına çakılmış bir çığlık olarak yorumlanıyor.

Editör: Hüsamettin Tanrıkulu