Mersin’in Silifke ilçesindeki Göksu Deltası'nda dün gece saatlerinde, henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı çıkan yangın sabah saatlerinde kontrol altına alındı. Uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile koruma altında bulunan bu özel ekosistem, kuş göç yolları ve nadir bitki örtüsüyle büyük öneme sahip. Yangın, bölgedeki sazlık alanda etkili oldu ve yaklaşık 8 dönümlük bir alanı küle çevirdi.
Yangına Müdahale Zorluğu
Bölgedeki bataklık arazi, yangına müdahale etme konusunda ekiplerin zorluk yaşamasına neden oldu. Ekiplerin yoğun çabalarına rağmen, yangın sabaha kadar sürdü. Havanın serinlemesi ve rüzgarın etkisini kaybetmesiyle yangın sonunda söndü. Olayın ardından, fotoğraf sanatçısı ve kuş gözlemcisi Nadir Köksoy, bölgeyi dron ile görüntüledi. Köksoy, yangın sonrası ortaya çıkan korkunç manzarayı belgeledi.
Bölge Kuşların Yumurtlama Alanı
Göksu Deltası, birçok kuş türü için kritik bir yaşam alanı oluşturuyor. Yangın sırasında, özellikle sakar meke, akbalıkçı, saz horozu, yaz ördeği ve sucum kuşlarının yumurtlama dönemi olduğunu vurgulayan Köksoy, bölgedeki yangınların her yıl bu dönemde yaşandığını belirtti. Köksoy, bu durumun, ekosistemin dengesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine ve yangının çıkış nedenlerinin araştırılmasının önemine dikkat çekti.
Yangının Nedenleri Araştırılmalı
Yangının henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı çıktığını belirten yetkililer, bu tip olayların önlenmesi için daha fazla önlem alınması gerektiğini ifade etti. Özellikle, yangınların sıkça çıktığı bu dönemde, bölgede yaşayan kuşların ve diğer canlıların korunması adına, yangının çıkış nedeninin araştırılması gerektiği vurgulandı.
Göksu Deltası, yalnızca Mersin'in değil, tüm Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği açısından kritik bir alan olma özelliği taşıyor. Bu nedenle, hem yerel halkın hem de çevre koruma kuruluşlarının dikkatli ve bilinçli olması, bu tür yangınların önlenmesinde büyük önem taşıyor. Yangın sonrası bölgenin durumu, ekolojik dengeyi ne kadar tehdit edebileceğini gözler önüne sererken, koruma altındaki alanda yaşanan tahribatın önlenmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır.
