Hep merak etmişimdir, turunçgil diyarı Mersin neden Ortadoğu'yu çağrıştıran palmiye ağaçlarıyla sembolize edilmeye çalışılıyor? Akdeniz ikliminin en fazla hissedildiği Mersin'in parklarında, bulvarlarında limon veya portakal ağaçları olsaydı, Mersinliler bundan daha çok memnun olurlar, diye düşünüyorum.
Her şeyden önce turunçgiller dört mevsim yeşil kalan ve görsel olarak palmiye ağaçlarını gölgede bırakan bir güzelliğe sahiptir. Hele ki baharın gelmesiyle birlikte, tüm şehri saran limon ve portakal ağaçlarında açan çiçeklerin muhteşem kokusu, insanı kendinden geçirmeye yetiyor. Bu çiçeklerin kokusunu derinlemesine duyumsamak için şehrin biraz dışına çıkmanız yeterli olacaktır. Turunçgillerin kokusu baharda açan başka ağaçların kokusuna benzemez. Mart'ın ortalarında açmaya başlayan çiçeklerin kokusu, ta ki Nisan'ın sonlarına kadar kendisini hissettirir. İşte tam bu aylarda Mersin çevresinde yapacağınız geziler, sizi hiç bitmesini istemeyeceğiniz inanılmaz güzelliklerin içine sürükleyecektir.
Kendi adıma bu büyüleyici iklimin nimetlerini bir Akdenizli olarak çocukluğumdan beri doyasıya yaşıyorum. O tazeliği, o kokuyu duyumsamak için sık sık doğayla bütünleşirim. Bisikletimle yaptığım bu gezilerden birisi de şehre on beş kilometre uzaklıktaki Tömük kasabası oldu. Kasabaya limon bahçelerinin içinden kıvrıla kıvrıla uzanan, dar bir yoldan ulaştım. Bu yola girdiğiniz zaman içinizde yolu aşıp bitirme isteğinden çok, yolun daha da uzamasını isteyen bir ruh haline bürünüyorsunuz. İlerlediğim yolun her iki tarafı, yemyeşil limon ağaçlarıyla kaplıydı. Bu ağaçlar, üzerinde arıların uçuştuğu bembeyaz çiçeklerle bezenmişti. Gözlerimi bu güzelliklerden bir an olsun ayırmak istemediğim bir görüntüydü bu.
Kasabanın meydanına geldiğinizde, meydandaki ulu çınarların gölgesinde nefeslenmenin dinginliğini yaşamalısınız. Eski bir su değirmeninden bozma, Şelale Restoran'ına uğramanızı da tavsiye ederim. Restoranın içinden hala eski değirmene su taşıyan kanallar geçmekte. Sularının serinliğini hissettiğiniz şelalenin yanında yiyeceğiniz lahmacunlar, Mersin'deki emsalleri içinde en iddialı olanlarından biri diyebilirim.
Karnınızı doyurduktan sonra hemen eve dönmeyi düşünmeyin. Tömük'ten üç kilometre uzaklıktaki Yeşildere köyüne de yine yeşil yapraklarına beyaz çiçeklerin eşlik ettiği limon bahçelerinin arasından ulaşın. Bu köy, gerçekten adını sonuna kadar hak etmiş köylerimizdendir. Yeşilin her tonunu burada görmenin güzelliğini yaşayacaksınız. Köyün kuzey tarafından Arpaçbahşiş kasabasına dönerseniz limon bahçelerinin içinden ilerleyerek, beş kilometre sonra Akdeniz'in turkuaz sularıyla buluşursunuz. Çok katlı yazlık sitelerin tüm kıyıları kaplamasının yarattığı görsel kirliliği benim gibi kafanıza takmazsanız gezinizi mutlu bir şekilde sonlandırmış olursunuz.
Akşam saatlerinde kıyıdaki iskelelerden, Akdeniz'in ufuklarını, kızılın tüm renklerine boyayan gün batımını izleyerek, gezinizi tamamlayın, derim.
Bugün de battı güneş, kimine karada, kimine dağda, kimine de Akdeniz'in engin sularında…