İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında savcılığın tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen İmamoğlu, yolsuzluk dosyasından tutuklandı. “Silahlı terör örgütüne yardım” iddiasıyla açılan ikinci soruşturmada ise serbest bırakıldı.
İmamoğlu’nun bu dosyadan serbest kalması, belediyeye kayyım atanması ihtimalini hukuken zayıflattı. Bu gelişmenin ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kamuoyunun merakla beklediği ilk açıklamayı yaptı. Yavaş, yaşanan sürece sert tepki gösterdi.
“Hukuk Sistemimiz Adına Utanıyoruz”
Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen suçlamalar ve soruşturma sürecinin işleyişine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Hukuk sistemimiz adına utanıyoruz. İfadeler, iddialar ve suçlamaların hepsi 5 dakika sonra kamuoyuna yayıldı. Bunların hepsinin gizli olması gerekiyordu.”
Yavaş, sorgu sürecinde İmamoğlu’na yöneltilen bazı soruların da rahatsız edici olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Kaldı ki çok incitici sorular vardı. 'Ailenizde terörle iltisaklı kişiler var mı?' 'Yurt dışına izinsiz çıktınız mı?' Bunlar nasıl sorular!”
“Kayyum Atanmamasına Sevindim”
Yavaş, kayyım atama ihtimaline ilişkin görüşlerini de açıkça dile getirerek şu açıklamayı yaptı:
“Ben kayyum atanmamasına sevindim. Çünkü yapılan uygulamalara bakılırsa o yönde de bir çalışma var gibiydi.”
Bu ifadeleriyle Yavaş, yargı sürecinin yalnızca adli değil, aynı zamanda siyasi bir arka plan taşıdığına da dikkat çekti.
Ne Olmuştu?
Ekrem İmamoğlu hakkında biri yolsuzluk, diğeri “silahlı terör örgütüne yardım” suçlamasına ilişkin olmak üzere iki ayrı soruşturma yürütülüyordu. Savcılık, her iki dosyada da tutuklama talebinde bulundu. Nöbetçi hakimlik, yolsuzluk dosyasında İmamoğlu’nun tutuklanmasına, terör dosyasında ise serbest bırakılmasına karar verdi.
Türk Ceza Kanunu uyarınca, belediyelere kayyım atamaları genellikle terör suçlamalarıyla bağlantılı tutuklamalar sonrası gündeme geliyor. Bu nedenle hukukçuların bir kısmı, mevcut durumda İBB’ye kayyım atanmasının hukuken mümkün olmadığını savunuyor.
