Aynur Geçgin
Olası bir depremde Mersin'de yıkımlar yaşanacağının altını çizen Şube Başkanları yaptıkları ortak açıklamada depreme dirençli kentlerin önemine vurgu yaptılar. İMO Mersin Şube Başkanı Hüseyin Erkan ve yine İMO Mersin Şubesi 2. Başkanı Çınar Çobanoğlu, gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu. Olası bir depremde Mersin'inin depreme tam olarak hazır olmadığını kaydeden başkanlar zaman kaybetmeden çalışmaların başlatılması gerektiğini söylediler.
EN TEHLİKELİSİ ECEMİŞ FAY HATTI
Son günlerde Adana depreminin gündemde olduğunu ve olası depremin Mersin'i de ciddi oranda etkileyeceğini kaydeden Erkan ve Çobanoğlu uyarıda bulunarak, "Ülkemizin doğal afetlere maruz kalma riski değerlendirildiğinde, depremler en önemli risk grubunu oluşturmaktadır. Bilindiği üzere; ülkemiz yüzölçümünün %95’i deprem kuşağında yer almaktadır. Türkiye deprem tehlike haritası’na bakıldığında ise; ana fay hatlarımız Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı’dır. İlimiz ölçeğinde ise; Doğu Anadolu Fay Hattı’nın üretmesi muhtemel depremler durumunda ciddi etkiler yaşamamız olasıdır. Bunun son örneği ise; 06.02.2023 tarihinde yaşanan ve 10 ilimizi doğrudan etkileyen, aynı zamanda şiddeti İlimizde de oldukça hissedilen Kahramanmaraş merkezli depremlerdir. Bu noktada asıl riski ise; Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Adana üzerinden geçen ve 06.02.2023 tarihli depremler sonrasında muhtemel enerji kaymaları neticesinde yarınlarda deprem üretme riski olan fay güzergahlarıdır. Bu faylar ise; Karataş-Yumurtalık Fayı, Misis-Andırın Fayı, İskenderun Fayı, Kozan Fayı, Savrun Fayı, Saimbeyli Fayı ve Adana’nın kuzeybatısında yer alan Ecemiş Fay Hattı’nın güney uzantısı olan Namrun, Ovacık ve Mut Fay hatlarıdır. Bu fayların lokasyonları incelendiğinde; özellikle Ecemiş Fay Hattı ve uzantı faylarında yaşanabilecek bir deprem İlimizi doğrudan etkileyecektir."
"KAYBEDECEK TEK BİR GÜNÜMÜZ YOK"
Muhtemel bir depremde Mersin'in kaybedecek tek bir gününün dahi olmadığına dikkat çeken başkanlar, "Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki, geçmişte yaşanan depremler ve 06.02.2023 tarihli depremler irdelendiğinde, zemin konusunun depremin etkilerini ve olası can-mal kayıplarını doğrudan etkilediği açıktır. Örneğin; 06.02.2023 tarihli depremlerde alüvyon zemin, gevşek zemin ve yeraltı su seviyelerinin yüksek olduğu zeminler üzerinde inşa edilmiş hem eski yapı stoğu hem de yeni yapı stoğunda ciddi yıkımlar ve ağır hasarların meydana geldiğini görmekteyiz. Bu nedenle; deprem dirençli kent oluşturma sürecini 2 ana başlık altında irdelememiz gerekmektedir. Kentimizi deprem hazırlarken, ilk adım olarak yapı envanter stoğunun hızlı tarama testleri ile deprem risk analizlerini makro ölçekte hazırlamalıyız. İkinci başlığımız ise; kentimizin zemin özelliklerini ortaya koyan yerel zemin sınıfı haritasının 1/1000 ölçekli plan düzeyinde ortaya konulmasıdır. Bilindiği üzere; 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları hazırlanırken makro ölçekte plana esas jeolojik etüd raporları hazırlanmaktadır. İlaveten; İmar Kanunu’na göre inşaat ruhsatları düzenlenirken parsel bazlı jeolojik etüd raporları hazırlanmaktadır. Bu veriler; kentimizin yerel zemin sınıfı haritasını oluştururken önemli altlıklar olacaktır. Ayrıca belirtmek isteriz ki; gerek yapı stoğunun yaş durumu, gerek yerel zemin sınıfı birlikte değerlendirildiğinde Tarsus, Mersin (Merkez), Erdemli aksının Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ve D-400 Karayolu güzergahı olarak bilinen aksın güney kısmında yer alan yapı stoğunun can ve mal güvenliği yönünden risk teşkil ettiğini söyleyebiliriz. İşte bu noktada; dünya genelinde kabul görmüş hızlı tarama testleri özellikle bu alanlarda ki yapı envanter stoğunun Mersin Büyükşehir Belediyesi koordinesi, İlçe Belediyeleri ve TMMOB’a bağlı meslek odalarının görüş, öneri ve katkılarıyla ortaya konulması büyük önem arz etmektedir. Bu konu; kentimizi deprem dirençli kent haline getirmenin ilk adımını oluşturmaktadır. Bu noktada; deprem ve etkileriyle ilgili olarak Mersin Kenti Teknik Komisyonu’nun oluşturulmasını öneriyoruz. Bu komisyonda; kentimizin karar vericileri, teknik bürokratları, inşaat mühendisleri, jeoloji mühendisleri, jeofizik mühendisleri, mimarlar ve şehir plancılarından oluşması gerektiğine inanmaktayız. Çünkü; kentimizi deprem dirençli kent haline getirirken mevcut yapı stoğunu güçlendirme ve dönüşüm başlığı altında gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için ise; dönüşümün ana altlığını oluşturan Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planları’nın vatandaşlarımız mağdur etmeden hazırlanması gerekliliğidir.
Tüm bunların neticesinde; Adana ve çevresinde yer alan fay hatlarının kentimizde oluşturması muhtemel deprem risklerini en aza indirgemek ve deprem dirençli kent üretmek amacıyla Mersin Kenti Teknik Komisyonu öncülüğünde çalışmaların ivedilikle başlatılması gerektiğine inandığımızı belirterek, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi olarak yaklaşık 3000 üyemizle sürece her türlü katkıyı vermeye hazırız" şeklinde konuştular.