MERSİN'E KAYYUM OPERASYONU BAŞARISIZ OLDU

Abone Ol

MERSİN'E KAYYUM OPERASYONU BAŞARISIZ OLDU

Vahap SEÇER; 'Ben Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin hakkını, hukukunu, onurunu sonuna kadar savunacağım…' dedi.

Halkımızın Mersin'e Kayyum Operasyonu olarak değerlendirdiği son olaylar, 8 Mart 2022 tarihinde Mersin Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Olcay Kılavuz'un Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğu soru önergesiyle başlıyor.

TBMM'ne verilen aşağıda belgeli olan önergenin hemen ardından, Devlet Müfettişleri Mersin Büyükşehir Belediyesi için görevlendiriliyor. Müfettişlerin Mersin Büyükşehir'e ilk yazdığı yazının tarihi; 30.03.2022'dir. Olcay Kılavuz'un TBMM'ne aynı konuda verdiği önergenin tarihi 8 Mart 2022'dir.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; Olcay Kılavuz'un önergesine 1 Ağustos 2022'de çelişkilerle dolu bir yanıt veriyor. Süleyman Soylu'nun verdiği yanıtta, '33 kişinin gözaltına alınıldığı ve 14 kişinin PKK, FETÖ, 2 kişinin Hizbullah Örgütü Üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındıkları, 14 kişinin tutuklandığı ve 33 kişinin de halen terör suçundan hükümlü bulunanların yakını olduklarını ve belediye bünyesinde çalıştıkları belirlenmiştir' açıklaması öne sürülüyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtı hakkında, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz Meclis'te 29 Ağustos 2022'de Basın Toplantısı düzenliyor. TBMM'nde düzenlediği Basın Açıklamasıyla birlikte verilen yanıtlar YANDAŞ MEDYA üzerinden köpürtülüyor. Mersin Büyükşehir çalışanlarına ve özellikle Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Bedrettin GÜNDEŞ üzerinden montaj fotoğraflarla konuyu yanlış besleyerek 36 yıllık devlet memuruna iftiralar atılma derecesinde ulusal yayınlar yapılıyor. Müdahale eden olmuyor.

Halbuki Bedrettin GÜNDEŞ, Mersin'de ve öncesinde birçok siyasi partinin yerel yönetimlerinde devlet memurluğu yöneticiliği yapmış bir geçmişe sahip. Mersin Büyükşehir Belediyesi öncesinde Mersin'in Akdeniz İlçesi Belediyesinde Başkan Fazıl TÜRK döneminde, Akdeniz Belediye Başkan Yardımcılığı yapan Bedrettin GÜNDEŞ'in ve birçok dönemin belediye çalışanlarının Selahattin DEMİRTAŞ ile olan fotoğraflarını yandaş medya yayınlıyor. Selahattin DEMİRTAŞ o yıllarda Cumhurbaşkanı Adayı idi. Yüksek Seçim Kurulu kararı ve onayı ile HDP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olan Selahattin DEMİRTAŞ'ın yanında elbette HDP Belediyesi çalışanlarının belediye ziyaretindeki fotoğraflarda olması çok olağandır. Türk Milletine böylesine doğru bir haberi TERÖRİSTLERMİŞ gibi anlatarak, fotoğraflarla besleyerek yayın yapan, farklı üç fotoğrafta da MONTAJ yaparak yayın yapan yandaş medya; milletimizin düşüncesinde yanlış algılar yaratıp toplumu kutuplaştırmaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerine yakışmayan bu yayınlar HAK İHLALİDİR. Henüz suçu tespit edilmemiş, davası dahi açılmamış insanlar suçsuzdur. Yargılanmadan hiç kimseye hiç kimse kendi aklınca HÜKÜM GİYDİREMEZ! Hukuk ihlaline giren bu davranışların ve yayınların önü alınmalıdır. Kaldı ki, Selahattin DEMİRTAŞ'ın terörle bağlantısı bulunamamış, suçsuz olduğu anlaşılmış olduğu halde halen tutuklu hapis yatmaktadır. Tüm dünya ve özellikle Avrupa İnsan Hakları Temsilcileri defalarca hem Selahattin DEMİRTAŞ'ın, hem de Osman KAVALA'nın suçları bulunmadığı için serbest bırakılmaları gerektiğini defalarca ulusal basında açıklamışlardır. Dünyada en fazla hapis yatan gazetecinin Türkiye olduğunu ve gazetecilerin onlarca çoğunluğunun yargılanmadan tutuklu yattıkları için AİHM defalarca açıkla yapmıştır. Türkiye yıllar geçtikçe geriye gitmekte ve adalet, özgürlük, bağımsızlık zedelenmektedir. Seçim hesabı uğruna insanları yargısız tutuklayarak hayatlarını bitirmek günahtır. Ayrıca vicdan özgürlüğünü zedeleyerek İslam Dini gereği insanlığın insanlığının yok edildiğini gösteren yaşanmış ve yaşanmaya devam eden gerçeklerdir. Selahattin DEMİRTAŞ'ın Eşi Öğretmen Hanımefendiye sosyal medyada ve yandaş medyada yapılan hakaretlerin önünün alınamaması da İslam Dininde kabul edilemeyen çirkefçe hal, hareket ve tutumlardı…

Yandaş Medyayı ve Milletvekilini her kim veya kimler kullanarak bu yola sürüklemişse, Mersin Emniyetini ve İçişleri Bakanlığını milletimiz nazarında kullanılmışlık algısı yaratmışlardır. Emniyeti ve İçişleri Bakanlığını yanlış yönlendirerek suç işlemişlerdir. Mersin halkı bu olayda adı geçenlerin suçlu olduğuna asla inanmamış, devlet kurumlarını zafiyete düşüren zihniyete kızmışlardır. Yandaşça ve ASİL MİLLİ RUHU kullanıp olaya ALET ederek toplumda ve medyada yanlış algı yaratmak ta suçtur. Bu konular adaletli bir şekilde gözden geçirilip, milletimizin hafızasında bu başarısızlığın nedenleri açıklanarak, milleti yanıltan algı operasyonunun yanlış olduğu belirtilmelidir. Zira Mersin kozmopolitik bir seçmen yapısına sahiptir, bir kenti bu şekilde önemli bir genel seçim öncesi karıştırmak veya karıştırmaya yönelik emniyeti ve bakanlığı alet etmeye çalışmak en büyük suçtur…

Olcay Kılavuz Meclis'te 29 Ağustos 2022'deki Basın Toplantısının ardından Cumhur İttifakı'nın Mersin İl Başkanları, cevabi yazı üzerine kamuoyu oluşturma gayreti içerisine girdiler. Yandaş yerel gazeteler en ağır şekilde suçu tespit edilmemiş insanlara hakaretler yaptılar. Sosyal medyada ayrıca yapılan bu hakaretlere ve asılsız suçlamalara hiçbir uygulama yapılmadı. İktidara yandaşlık yapmak uğruna henüz yargılanmamış ve dava açılmamış veya davası sonuçlanmamış bir iddiayı savunmak SİYASİ PARTİLERİN BAŞKANLARININ da görevi değildir…

MERSİN BÜYÜKŞEHİR SAVCILIĞA DİLEKÇE VERİR

Süleyman Soylu'nun verdiği cevap üzerine, algı operasyonu yaratmayı güçlendirmek için yurt genelinde Ulusal Medyada ve Mersin'de büyük çabalar harcanırken, Mersin Büyükşehir Belediyesi Savcılığa dilekçe verir. Dilekçede; '5 Eylül 2022'de Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na 31 Mart 2019'dan itibaren belediyemizde çalışan herhangi bir personel hakkında terör bağlantılı gözaltı veya tutuklama olup olmadığının, tutuklama var ise isimlerinin ivedi olarak belediyemize bildirilmesi istenmiştir. Ancak bu yazıya üzerinden bir ayı aşkın zaman geçmesine rağmen halen savcılıktan cevap verilmemiştir' açıklamasını yapmıştır.

5 Eylül'de MHP Milletvekili Olcay Kılavuz, Süleyman Soylu'yu her nedense makamında ziyaret etti! Ziyaretin Fotoğrafı aşağıda yer almaktadır.

15 Eylül'de Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik ilk gözaltı operasyonu yapıldı. 10 belediye çalışanı gözaltına alındı ve o gün emniyet, devlet adabına ve genelgesine uygun olmayan açıklamalar yaptı.

16 Eylül, 10 KİŞİ SERBEST KALDI. 3 kişi daha sonra Savcılığın itirazı üzerine tutuklandı.

26 Eylül'de Mersin'de bir LANET Terör saldırısı yapıldı. Ne yazık ki, bir Türk Polisi ŞEHİT oldu, bir TÜRK POLİSİ halen yaşama mücadelesi veriyor. Şehidimiz ışıklarda uyusun. Gazi olan Polisimize sağlık ve şifa diliyoruz. Her kim veya kimler Terörü destekliyorsa, her kim veya kimler Terörü yapıyorsa LANET OLSUN! VE HER KİM VEYA KİMLER TERÖRDEN BESLENİYORSA LANET OLSUN! …

Daha önce yukarıdaki süreçte işlem yapılan dosyadan Mersin Büyükşehir Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Bedrettin GÜNDEŞ ve Mersin Büyükşehir Belediyesi İşçisi 13 kişi gözaltına alınıyor.

27 Eylül'de Mersin Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı terör olayının sıcaklığıyla örtüştürülmek için hiç beklemeden Adliyeye getiriliyor. Getirilme şekli, henüz devlet memurluğu devam eden bir insana en ağır şekilde toplumda küçük düşürmek için yapılan davranışlarda dahil hiç hoş değildi. Bir devlet memuruna sanki dağa çıkmışta teröristlik yapmış ta, sanki elinde silah varmış, teröristmiş gibi davranıldı. Nerede yaşadığı belli olan, 36 yıllık devlet memurunu bu şekilde tutuklayan bir devlet uygulaması ile gerici ülkeler listesine girdiğimizi bir olayda daha görmüş olduk ve çok üzüldük…

GÖZALTINA ALINANLARDAN BİR İŞÇİ ŞEHİT YAKINIYDI!

Diğer 3 İşçi de 3 gün Emniyet'te tutulduktan sonra HEPSİ SERBEST BIRAKILDI. Gözaltına alınıp serbest bırakılanlardan birisi de ŞEHİT yakınıydı… Şehit Yakınına aynı hoş olmayan uygulamalar yapıldı…

Burada siyasi rant elde etmek amacıyla; çalışanlara, ekmeği peşinde koşan insanlara haksız saldırı düzenlenmesi toplum nazarında kabul edilemez bir olaydır. Emniyetin ve Bakanlığın kökeninde suç teşkil etmediği bir olayı kendilerini yönlendirenlere uyarak hareket etmesi devlet erkanına yakışmaz. Devletimizde MİT diye bir kurum var. MİT, gözaltına alınanların gerçekten bu terör olayıyla ilgileri olsa önceden mutlaka bilirdi. MİT'in mutlaka terör olaylarında önceden istihbaratı vardır. Gözaltına alınma şekilleri ve gözaltı ile tutuklama uygulamaları MİT'in önceden tespit etmediği bir durum olduğunu gösteriyor. Terör Olayının gerçekleşmesinin üzerinden saatler geçtikten sonra gözaltı alımları direk işçilerin ve daire başkanının ikamet adreslerine yapılıyor. Böyle bir durum akla, mantığa sığmıyor. MİT'in hiç tespit ederek belirlemediği bir durumu, direk belediye çalışanları yapmıştır mantığı ile ülke genelinde ve yurt dışında suçlularmış gibi medyada ve sosyal medyada yansıtmak doğru değildi…

Yukarıdaki bilgileri zaman zaman konuşmalarının içinde belirten, gözaltı avukatlarından ve basından takip ettiğimiz kadarıyla anlatabildiğimiz bu olayın bir benzeri Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bir daha yaşanmamalıdır. Milletimizin aklıyla oynayan bu rezil duruma bir daha hiç kimse devlet kurumlarını alet etmemelidir. Devletimizin ve Devlet Kurumlarımızın itibarıyla oynanması yazıktır, günahtır…

Bu olayda başından şimdiki zamana kadar en dik duran kişi ve hakkı, adaleti savunan kişi Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap SEÇER; 'Ben Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin hakkını, hukukunu, onurunu sonuna kadar savunacağım…' diyerek en belirgin açıklamalarını halen her çalışmasındaki konuşmalarında sürekli yapmaktadır.

Kısacası yerelde ana muhalefet partisi CHP'nin hüküm sürdüğü Mersin ve İlçelerinde Halkımızın 'kayyum yapmak istiyorlar' dediği gibi; Mersin'e KAYYUM OPERASYONU düşüncesini kim ya da kimler yönlendirdiyse tutmamıştır, devlet erkanı da birçok insanda, insan onuru da zan altında bırakılmıştır…

Terörde kaybettiğimiz ŞEHİDİMİZİN Ruhu ŞAD Olsun. Gazimize sağlık ve şifa diliyoruz. Dileriz Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz yaklaşık 50 yıldır süren terör belasından kurtulacak bir iktidara ve askerimizi, milletimizi terörden kurtaracak, terörü kullanmayacak devlet kurumları yönetimlerine yeniden kavuşur. Türkiye; gerici, dinci anlayışa ve uygulamalara doğru değil, ilerici ve bilimci anlayışa ve uygulamalara doğru ilerlemelidir…

Beyhan BALABAN

Cumhuriyet'in KALEMİ